Ermeni kadınlar saldırılara ‘jin jiyan azadi’ felsefesi ile yanıt veriyor

Türkiye’nin, Kuzey ve Doğu Suriye’ye saldırılarına tepki gösteren Ermeni Kadınlar Birliği Üyesi Enahîd Qesebiyan, saldırıların 1915 Ermeni Soykırım anlayışının devamı olduğunu, Ermeniler olarak, ‘jin, jiyan, azadi’ felsefesiyle yanıt vereceklerini söyledi

RONÎDA HACÎ

Hesekê- Türk devleti, 23 Ekim’de Kuzey ve Doğu Suriye Bölgesi’ne yönelik saldırılarını yoğunlaştırdı. Kadın ve çocuklarında aralarında olduğu çok sayıda kişi katledildi. Saldırılara dönük halklar tepki gösterse de uluslararası kurumlar sessiz kaldı.

Türk devletinin saldırılarının amacını değerlendiren Ermeni Kadınlar Birliği Koordinasyon Üyesi Enahîd Qesebiyan, saldırılara sessizliğin onaylamak olduğunu vurgulayarak, dayanışma çağrısı yaptı.

‘Bu saldırılar 1915’in devamıdır’

Enahîd Qesebiyan, Türk devletinin Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırılarının 1915’teki Ermeni Soykırımı’nın devamı olarak görülmesi gerektiğini söyleyerek, “Eğer 1915 tarihine dönersek, Türk devletinin (O zamanki Osmanlı kastediliyor) Ermeni halkını yok etme ve mallarına el koyma yani soygun konusundaki rolünü görebiliriz. Bu durum, bugün hala devam etmektedir. Ermeni kimliği, kültürü ve dili yok edildi. Bu süreçte de diğer uluslar katlediliyor” dedi.

‘Biz varız, kimse bizi yok edemez’

Rojava Devrimi’nde kadınların katliam ve imha planlarına karşı mücadele ile yanıt verdiklerini hatırlatan Enahîd Qesebiyan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Biz Ermeni ulusu olarak Özerk Yönetim sistemi içinde kendi varlığımızı koruduk. Bu sayede Ermeni toplumu kendini tanıdı, kimliğini oluşturdu ve Ermeni kadınlar meclisi ile birlikleri kuruldu. Bugün, kadınların bu devrimdeki varlığı, ‘Jin, jiyan, azadi’ felsefesi altında güçlü bir yanıt vermektedir. Artık imha, inkar ve katliamlar için sessiz kalmayacağız. Biz Ermeni kadınlarıyız ve kültürümüzü, dilimizi yaşatacağız.”

‘Jin, jiyan, azadi felsefesi birlik ve dayanışmayı güçlendirdi’

‘Jin, jiyan, azadi’ felsefesinin dünya kadınları arasındaki dayanışmayı ve birliği inşa ettiğini belirten Enahîd Qesebiyan, “Kadınlar, Rojava Devrimi sonrasında bu felsefe doğrultusunda çalışmalarını sürdürüyor. Bu felsefe, Kuzey ve Doğu Suriye’de kadınların birliğini güçlendirdi. Bugün, tüm dünyada bu felsefenin nasıl kabul gördüğünü ve direnişin bu temel üzerinden şekillendiğini görüyoruz. Bu, kadınların özgürlüğü için tarihi bir adımdır. Biz Ermeni kadınları olarak kimliğimizi, tarihimizi, kültürümüzü, dilimizi ve toplumumuzu bu felsefe çerçevesinde kuruyoruz ve savunuyoruz. Bu durum, 1915 soykırımına karşı verdiğimiz bir yanıttır” şeklinde konuştu.

‘Saldırılara sessiz kalınması bir onay niteliğindedir’

Türk devletinin saldırılarının esas hedefinin halkların ortak kurduğu sistem olduğunu vurgulayan Enahîd Qesebiyan, şöyle ifade etti: “Türk devleti saldırılar ile bölge halklarının yaşamını hedef alıyor. Bombaladığı yerler halkın hizmet aldığı yerlerdir. En önemlisi de Kadın Devrimi’ni hedef alıyor. Uluslararası devletlerin bu saldırılara karşı sessiz kalması, bir onay niteliği taşımaktadır. Biz, hassas bir süreçten geçiyoruz ve ‘jin, jiyan, azadi’ felsefesi doğrultusunda bu saldırılara karşı duruyoruz. Tüm kadınlara çağrıda bulunuyoruz, bu felsefe altında dayanışmalarını güçlendirsinler ve yok etme, imha ve katliam planlarına karşı duruş sergilesinler.”