Elif Ege: Deprem bölgesindeki kadınların umudu çok güçlü

Afet İçin Feminist Dayanışma Grubu’ndan Elif Ege, deprem bölgesindeki kadınların zorluklara rağmen umudunun güçlü olduğunu belirterek, “Çadır ortamını evlerinden getirdikleri eşyaları ile güzelleştiriyorlar. Bir düzen kurma umuduyla çabalıyorlar" dedi.

MEDİNE MAMEDOĞLU

Semsûr- Afet İçin Feminist Dayanışma Grubu, Mereş merkezli 6 Şubat’ta meydana gelen iki büyük depremin ardından kadınlarla dayanışmak için deprem bölgesine gitti. Semsûr ve Hatay’da ‘kadın çadırı’ kurarak kadınların ihtiyaçlarını belirleyen grup, binlerce kadına ulaştı. Dayanışma Grubu gönüllüsü Elif Ege, dayanışma içerisinde oldukları kadınların umutsuzluktan ziyade yaşamını yeniden kurmada kararlı olduklarını anlattı.

Depremin ilk gününden bu yana sahadalar

Afet İçin Feminist Dayanışma Grubu, olarak depremin ilk gününden itibaren örgütlenerek deprem bölgelerine gittiklerini söyleyen Elif Ege, 6 Şubat’tan bu yana kadınlarla dayanışma içerisinde olduklarını ifade etti. Birçok çalışma grubuyla farklı şekillerde depremden etkilenen kadınlara, çocuklara ve LGBT-İ+’lara destek vermek için çalıştıklarını anlatan Elif Ege, çadır kentlere kurdukları ‘kadın çadırları’ ile kadınlarla bir araya geldiklerini söyledi.

‘Sel felaketi mağduriyeti artırdı’

Kadınlarla kimi zaman kadın çadırında kimi zaman da kendi çadırlarında bir araya gelerek sohbet ettiklerini anlatan Elif Ege, kadınların ihtiyaçlarını da belirleyerek dayanışma içerisinde olduklarını dile getirdi. Depremde en çok etkilenen kesimin kadın ve çocuklar olduğuna dikkat çeken Elif Ege, yaşanan sel felaketlerinin bu mağduriyeti daha da artırdığını vurguladı.

‘Cinsiyet eşitsizliği derinleşti’

Elif Ege, şunları ifade etti: “Burada gördüğümüz şey aslında son birkaç gün yağan yağmurlarla birlikte daha da derinleşti. Afet durumlarında kadınların nasıl daha fazla etkilendiklerini gördük. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği, kadına yönelik şiddet bunlar zaten her zaman tırnak içerisinde en normal gördüğümüz zamanlarda bile var olan şeyler. Ama afet dönemlerinde bunun özellikle derinleşip yoğunlaştığını görüyoruz. Pandemide de bunu görmüştük yine de depremde de aynı şekilde var.”

‘Çadırda yaşayan kadınlar uyanır uyanmaz çalışmaya başlıyor’

Kadınların depremden bu yana kendi ihtiyaçları yerine çadırdaki düzen ve çocuklarının ihtiyaçlarına yoğunlaştığını belirten Elif Ege, çadırda yaşayan kadınların sabah uyanır uyanmaz çalışmaya koyulduğunu ve bu emeğin akşama kadar devam ettiğini söyledi. Bu aşamada kendilerinin devreye girip dayanışma ağı örerek kadınların ihtiyaçlarını karşıladıklarını aktaran Elif Ege, şunları ifade etti:

“Erkeklerin eğer çalışıyorlarsa belki dışarı gidiyorlar ama çalışmadıkları durumda zaten hizmet beklediklerini görüyoruz. Suriye’den gelen kadınlar var, dolayısıyla zaten bir kamp hayatı yaşamış daha sonra bir düzen kurabilmiş kadınlar bu depremde onu da kaybetti. Böyle çok katmanlı ve uzun bir süreç bu. Bize gelen kadınların en büyük sıkıntısı görünmeyen bakım emeği sorunu. Çocukların bakımı, çamaşırı, temizliği bütün bunları çadır ortamında yapmak zor. Kadınların ihtiyaçları bu bakım emeği üzerinden şekilleniyor. Bizim burada yaptığımız temel şey onlarla bunu konuşmak. Kadın olmak üzerinden onlarla ne kadar benzerlikler yaşadığımızı görmek bunlar üzerinden konuşmak.”

‘Kadınların umudu çok güçlü’

Kadınlara destek veren hiçbir devlet kurumunun olmadığını söyleyen Elif Ege, bütün zorluklara rağmen kadınların çok büyük bir umutla yaşamı yeniden inşa etmek istediklerini aktardı. Farklı kesimlerden olan kadınların da yaşadıkları farklı sıkıntılar olduğuna vurgu yapan Elif Ege,

“Özellikle birkaç hane bazen bir çadırda olmak zorunda oluyor. Bununla gelen şiddetin nasıl arttığını da net bir şekilde görüyoruz. Burada bu konuda devletin veya kamunun herhangi bir destek mekanizması yok. Kadınların başvurabilecekleri bir mekanizma veya bir bilgilendirme yok. Bu nedenle kadınlar burada kaderlerine terk edildiler. Ümitsiz bir tablo çizmek istemiyorum çünkü kadınların burada umudu çok güçlü. Çadır ortamını bile evlerinden getirdikleri eşyaları ile çok güzelleştirdiklerini söyleyebilirim. Kendilerine yeniden bir düzen kurma umuduyla çabalıyorlar. Kadınlar burada umutsuz değil burada hayatı yeniden kurmaya devam ediyorlar.”