‘Ekonomik yük’ olarak görülen çocuklar evlendiriliyor: Bir nesil tehlikede
Gazze’de çocuklar “ekonomik yük” olarak görüldükleri için aileleri tarafından evlendiriliyor. Bu durumun çocuklarda sağlık sorunlarına yol açtığına dikkat çeken Psikolog Reham Labad, önüne geçilmezse bu durumun yeni neslin tamamını etkileyeceğini söyledi.
NAGHAM KARAJEH
Gazze- İsrail’in 7 Ekim 2023'ten beri saldırdığı Gazze’de aylardır süren ateşkes görüşmelerine ilişkin ABD'de 20 Ocak'ta göreve başlayacak olan Başkan Donald Trump açıklama yaparak, ateşkese varıldığını duyurdu. Henüz resmî olarak açıklanmayan anlaşma, 6 haftalık bir ilk ateşkes aşamasını içeriyor ve İsrail’in Gazze'den kademeli olarak çekilmesi ile İsrail tarafından tutulan Filistinli tutuklulara karşılık Hamas tarafından tutulan rehinelerin serbest bırakılmasını içeriyor.
7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze Şeridi'nde devam eden savaş, beraberinde birçok yıkım ve acı getirdi. Bunlardan biri de çocukların evlendirilmesi oldu. Henüz 18 yaşını tamamlamayan ve erken yaşta evlendirilen kız çocukları yaşadıkları sorunları ajansımıza anlatırken, Gazze Şeridi'nde yerinden edilmiş ailelerle sahada çalışan Psikolog Reham Labad ise, çocuk yaşta evlendirmelerin tehlikeli sonuçlarına dikkat çekti.
‘Yeni bir hapishane’ benzetmesi
Gazze’de 17 yaşındaki B.K. isimli kız çocuğu, “Evliliğin beni yerinden edilmenin dehşetinden koruyacağını düşünmüştüm ama kendimi yeni bir hapishanede buldum” sözleriyle yaşadıklarını anlattı.
‘Komşularım çığlık seslerimi duyuyordu’
Savaş sırasında ailesi tarafından “daha fazla güvende olursun” denilerek evlendirildiğini söyleyen B.K., “Ailem ekonomik yüklerinin azalacağını söyledi. Beni bu şekilde ikna ettiler, ancak söylediklerinin tam tersi bir durumla karşılaştım. Evliliğimin başlangıcında her gün fiziksel ve psikolojik şiddete maruz kaldım. Komşularım çığlık sesimi duyuyordu ama kimsenin müdahale etmeye cesareti yoktu” dedi.
‘Şiddete dayanamadım ve kaçtım’
Gördüğü şiddete daha fazla dayanamayarak kaçtığını ifade eden B.K., “Bu duruma daha fazla dayanamadım ve evlendikten birkaç ay sonra kaçtım. Boşanmak için başvuruda bulundum, ancak boşandığınızda da başka bir durumla karşı karşıya kalıyorsunuz. Boşanan kadınlar genellikle yaşadıkları izolasyon nedeniyle depresyona giriyor ve yaşadıkları acılar bitmiyor. Bundan kaynaklı çoğu kadın boşandıktan sonra etrafındakilere karşı güvenini kaybediyor” şeklinde konuştu.
‘Toplumdan izole edildim’
Henüz 16 yaşındaki H.A., ekonomik zorluklar gerekçe yapılarak kendisinden 15 yaş büyük bir erkek ile zorla evlendirildi. H.A.“Ailem bana evliliğin yüklerini hafifleteceğini söyledi ama bana, bu yeni duruma dayanabilir miyim diye sormadılar” diyerek, yaşadıklarının psikolojik olarak kendisini olumsuz etkilediğini belirtti. H.A., “Artan günlük anlaşmazlıklarla birlikte anksiyete atakları ve şiddetli stres yaşamaya başladım. Beni aşan beklentiler sarmalının içinde sıkışıp kaldım. Hayatı yaşamadan toplumdan izole edildim” diye belirtti.
15 yaşındaki N.A.Q. da, “Eskimiş bir çadırda evlenmeyi kabul etmeye zorlandığım o anı asla unutmayacağım” sözleriyle yaşadığı travmayı anlattı.
‘Hamile kaldım ve düşük yaptım’
Zorla evlendirildiği erkeğin kalabalık ailesiyle birlikte küçük bir çadırda yaşamak zorunda bırakılan N.A.Q. “Her şey duyuluyor, tartışma sesleri ve fısıltılar bile gizli tutulmuyor. Kendimi küçük bir kafese hapsolmuş gibi hissettim ve kaçış yoktu. Kapasitemin üstünde sorumluluklar taşıyorum. Yakacak odun toplamak, yemek hazırlamak ve su taşımak zorunda kalıyorum ve bedenim bu yüklere dayanmıyor. Hamile kaldım, ancak yetersiz beslenme ve zorlu yaşam koşulları nedeniyle dördüncü ayda düşük yaptım. Artık kendimi tamamen kaybettiğimi hissettim. Düşükten sonra ciddi bir kanama yaşadım ve çok acı çektim” dedi.
‘Gazze'de reşit olmayan evlilik oranı en az yüzde 19,3’tür’
Gazze Şeridi'nde yerinden edilmiş ailelerle sahada çalışan Psikolog Reham Labad, “insani bir kriz olarak” değerlendirdiği “çocuk evlendirmelerinin” tehlikeli sonuçlarını ajansımıza anlattı.
Reham Labad, “Reşit olmayan kızların evlendirilmesi sadece sosyal bir sorun değildir, kız çocuklarına doğrudan uygulanan zulümdür. Kız çocukları, ekonomik yükten kurtulmaya çalışan aile kararlarının kurbanıdırlar. İstatistiklere göre Gazze'de reşit olmayan evlilik oranı yüzde 19,3’tür. Mevcut savaş bu olguyu benzeri görülmemiş bir şekilde daha da artırdı ve belgelenmediği için şu an bu oranın çok daha yüksek hale geldiğini düşünüyoruz. Savaştan kaynaklı yüzdeyi doğru bir şekilde belirlemek zorlaştı. Ebeveynler genellikle kızlarının evliliğini ‘toplumsal damgalama’ korkusu ile gizler, bu da bu konuyla doğrudan başa çıkmayı zorlaştırır” şeklinde konuştu.
‘Çocuklar ekonomik bir yük olarak görülüyor’
Gazze Şeridi'nde ailelerin ekonomik koşulları bahane ederek kız çocuklarını evlendirdiğini kaydeden Reham Labad, sözlerine şöyle devam etti: “Günümüzde aileler kız çocuklarını hakları ve hayalleri olan bireyler olarak değil, ortadan kaldırılması gereken ekonomik bir yük olarak görüyor. Aşırı yoksulluğun yaygınlaşması, aileleri durumun yükünü hafifletecek hızlı çözümler aramaya yöneltti. Ne yazık ki bu çaresizlik karşısında kız çocukların evlendirilmesi onlara mantıklı bir seçenek gibi görünüyor. Önemli olan faktör daha var ki, o da ailelerin çadır veya barınma merkezlerinde yaşadığı, aile bireyleri ile toplum arasındaki sınırların ortadan kalktığı, ailelerin korktuğu, yerinden edilen yerlerdeki kalabalıktan kaynaklanan mahremiyet eksikliğidir. Kızlarını korumak için maalesef akıllarına gelen bu çözüm gelecek nesillerin hayatını riske atıyor. Sonuçları düşünülmeden kız çocukları evlendiriliyor.”
‘Evlendirilen çocuklar şiddet ve yoksunluk döngüsü içinde yaşar’
Kız çocukların evlendirilmesiyle ilgili başka bir duruma dikkat çeken Reham Labad, “Çoğu erkek, evliliği sadece evlilere dağıtılan yiyecek ve yardımları güvence altına almanın bir yolu olarak görmeye başladı. Bir genç kızın yiyecek sepeti ya da bazı temel ihtiyaçları elde etmek için evlenmeye zorlanması trajedinin başka boyutu. Bu durum açıkça insanlık dışıdır. Erken yaşta evlenmeye zorlanan bir kız, bir şiddet ve yoksunluk döngüsü içinde yaşar” ifadelerine yer verdi.
Sosyal damgalanma korkusu susmalarına neden oluyor
Bir çocuğun evliliğin getirdiği yük ve sorumlulukları taşımaya hazır olmadığını vurgulayan Reham Labad, “Vücudu hamilelik ve doğuma hazır değil, bu da onu hayatı boyunca eşlik edebilecek ciddi sağlık sorunlarına maruz bırakıyor. Birlikte çalıştığım kızların çoğu anksiyete, depresyon, panik atak gibi ciddi psikolojik rahatsızlıklardan muzdarip. Birçoğu sosyal damgalanma ya da daha fazla şiddete maruz kalma korkusuyla acılarını ifade etmekten utanıyordu. Sorun şu ki; bu aileler, olayı örtbas etmenin komplikasyonları artırdığının farkında değiller. Bu koşullar altında evlenen kızlar eğitim, sağlık gibi en temel haklarından mahrum kalıyor, şiddete ve sömürüye açık hale geliyor” sözleriyle çocukları bekleyen tehlikelere dikkat çekti.
‘Çocuk evliliğini suç sayan katı kanunlar olmalı’
Çocukların zorla evlendirilmesinin önüne geçmenin mümkün olduğunu söyleyen Reham Labad, çözüme dair şunları söyledi: “Bunun için devlet kurumlarının ve sivil toplumun ortak ve sürekli bir çaba göstermesi gerekiyor. Farkındalık ilk adımdır, ancak farkındalık tek başına yeterli değildir. Kızlara ve ailelerine destek sağlamak ve onlara reşit olmayan evliliğin korkunç sonuçlarını anlatmak gerekiyor. Bu merkezler sorunun boyutunu hafifletmek için başlangıç noktası olabilir. Eğer ailelere iş imkanı sağlayabilirsek veya sürdürülebilir ekonomik yardım sağlayabilirsek, aileler kız çocuklarını evlenmeye zorlamaya gerek kalmayacak. Ayrıca çocuk evliliğini suç sayan katı kanunlar olmalı ve bu kanunların sahada uygulanmasını takip edecek mekanizmalar harekete geçirilmeli.”
‘Kız çocuklarının eğitim hakkı güvence altına alınmalı’
Çözümün önemli bir parçası olarak Gazze Şeridi'nde eğitim sürecinin yeniden canlandırılması gerektiğini vurgulayan Reham Labad, “Savaş nedeniyle bir buçuk yılı aşkın süredir eğitimin olmayışı, kızların geleceğe dair umutlarını kaybetmesine neden oldu. Şartlar ne olursa olsun kız çocukların eğitim hakkı güvence altına alınmalı. Reşit olmayan kız çocukların evlendirilmesi bir çözüm değil, şiddettir. Kızlarımızı korumak, güvenli bir çocukluk sağlamak için birlikte çalışmalıyız. Onlara iyi bir eğitim ve daha iyi bir gelecek sağlamalıyız. Kız çocuğu ailesine yük değil, toplumun direğidir. Eğer onları ötekileştirmeye ve bastırmaya devam edersek tüm nesilleri yok ederiz” uyarısında bulundu.