Efrîn’de 19 yaşındaki Şirin Nuri Oso evinde katledildi
İşgal altındaki Efrîn’de 19 yaşındaki Şirin Nuri Oso’nun uğradığı şiddetin ardından katledilmesi bölgede kadınlara yönelik sistematik ihlalleri ve süregelen güvenlik boşluğunu bir kez daha gözler önüne serdi.
Haber Merkezi – Türk devleti ve ona bağlı çetelerin işgali altında bulunan Kuzey ve Doğu Suriye’nin Efrin kentonunda Şirin Nuri Oso isimli genç kadının katledildiği bildirildi.
Efrîn halkının yıllardır yaşadığı insani trajedinin boyutunu yansıtan olayda, Şirin Nuri Oso, işgal altındaki kentin kırsalında yer alan Cinderese nahiyesine bağlı Eşka köyündeki evinde katledildi. Yerel kaynakların, aktardığı bilgilere göre, Şirin Nuri Oso önce fiziksel şiddete maruz kaldı, ardından doğrudan açılan ateş sonucu olay yerinde yaşamını yitirdi.
Şirin Nuri Oso’nun katledilmesine ve olayın koşullarına ilişkin anlatımlarda çelişkiler bulunduğu, ailesinin ise güvenlik eksikliği, kaos ortamı ve Türk işgaline bağlı çetelerin işlediği vahşi uygulamalar nedeniyle korku içinde olduğu ve herhangi bir açıklama yapmaktan çekindiği belirtildi.
Kadınlar şiddetle yüz yüze
19 yaşında olan Şirin Oso’nun üç yıl önce evlendiği belirtilirken, bu durum Efrîn’de caydırıcı yasaların ve toplumsal denetimin yokluğu nedeniyle giderek artan çocuk yaşta evlendirme olgusuna da dikkat çekiyor. Bu katliam, Türk işgaline bağlı grupların kontrolündeki Suriye bölgelerinde yaşanan daha geniş çaplı ihlaller ve suçlar zincirinin bir parçası olarak değerlendiriliyor. Efrîn kentinde yaşayan halk, sürekli bir güvenlik boşluğu içinde hayatını sürdürürken; öldürme, kaçırma ve saldırı olayları sık sık tekrarlanıyor. Kadınlar ise herhangi bir hukuki koruma ya da destek olmaksızın ev içi ve toplumsal şiddetle doğrudan yüz yüze kalıyor.
Temel haklar kullanılamıyor
İnsan hakları savunucuları, bu tür olayların münferit olmadığını, sivillerin yaşadığı trajik gerçeği yansıttığını vurguluyor. Özellikle kadınlar ve çocuklar için hayatın sürekli bir tehdit altında olduğuna dikkat çeken hak savunucuları, bu ihlallerin devam etmesinin korku ve istikrarsızlık ortamını kalıcı hale getirdiğini ve bölgeye istikrarın geri dönmesi ya da temel hakların korunması ihtimalini zayıflattığını belirtiyor.