Dünya Tebu Kültürü Günü: Geçmişle bugünü buluşturan canlı bir miras

Tebu halkı, “Dünya Tebu Kültürü Günü”nü kutlarken Tebular, bugünün dillerini ve geleneklerini geleceğe taşımanın bir sembolü olarak görüyor.

MONA TOUKA

Libya- 15 Eylül’de Tebu halkı, Dünya Tebu Kültürü Günü’nü kutluyor. Bugün, sadece Libya’nın güneyinde değil; Çad, Nijer ve Sudan gibi komşu ülkelerde yaşayan Tebular için de büyük bir anlam taşıyor. Onlar için bugün, basit bir kutlamadan çok kimliğe, dile ve geleneklere sahip çıkmanın bir sembolü.

Sebha’daki Ulusal Halk Kültürü Merkezi’nde görevli Mona Werdago, bugünü bir fırsat olarak görüyor. Mona Werdago, “Bugün, kim olduğumuzu ve kültürümüzün temsil ettiği gelenek ve değerleri ortaya koyma şansıdır. Kültürümüzü kutlamak, dilimizi ve adetlerimizi kaybolmaktan korumanın en önemli yoludur” şeklinde konuşuyor.

Tebu dili: Kimliğin omurgası

Tebu dili yalnızca bir iletişim aracı değil aynı zamanda kuşaklar arasında bağı güçlendiren bir kimlik sembolü. Tebu aileleri, dili çocuklarına öğretmeyi ve kamusal alanlarda kullanmayı önemsiyor. Tebu dili Libya’daki okullarda da öğretiliyor. Mona Werdago “Dilimizi korumak, mirasımızı ve kimliğimizi korumaktır. Dil olmadan gelenekler sadece hatıralarda kalır” diyor.

Evlilik ve boşanma gelenekleri

Tebu toplumunda evlilik ve boşanma kültürel kimliğin önemli parçaları. Evliliklerde yedinci kuşaktan akrabayla evlenmek yasak. Bu gelenek, ailelerin sağlıklı kalmasını amaçlıyor. Boşanmada ise kadınlar, arkadaşları ve ailesiyle şarkılar söyleyip dans ederek özgürlüklerini kutluyor; bu da evliliğin sonunun hayatın sonu olmadığını gösteriyor.

Kıyafetler ve sembolik anlamları

Geleneksel kıyafetler Tebu kimliğinin belirgin işaretlerinden. Evli kadınlar özel günlerde “melhafa” giyerken, bekâr genç kadınlar “barna barna” adı verilen geleneksel elbiseyi tercih ediyor. Bu farklılık, toplumsal kimlikleri ayırt etmeye ve aidiyeti güçlendirmeye hizmet ediyor.

Sanat ve kutlamalar

Tebu kültüründe sanat, toplumsal birlikteliğin simgesi. Erkekler “naggarah” ve “kidi” çalarken, kadınlar “hemi” adını verdikleri türküleri söylüyor. Düğünlerde ve özel günlerde kadınlar topluca şarkılar söyleyip dans ediyor, bu da hem dayanışmayı hem de sanatın toplumsal değerini yansıtıyor.

Kültürü koruma çabaları sürüyor

Tebu kültürünü yaşatmak için Trablus’taki Tebu Araştırmaları Merkezi, Murzuk’taki Çöl Çocukları Derneği ve Katron’daki Libya Tebu Kültür Derneği gibi kurumlar etkinlikler düzenliyor, kitaplar yayımlıyor ve dili okullarda öğretiyor. Tüm bu çabalar büyük ölçüde gönüllülük esasına dayanıyor. Mona Werdago’ya göre kültür hâlâ tehdit altında. Mona Werdago, bu durumu “Toplumsal değişimler ve teknoloji büyük bir meydan okuma. Ama biz festivaller, sergiler ve eğitim yoluyla kültürümüzü yaşatmaya devam edeceğiz” sözleri ile açıklıyor.

Tebu kültürü; dili, gelenekleri, kıyafetleri ve sanatıyla yaşayan bir değer olarak görülüyor. Dünya Tebu Kültürü Günü, sadece bir anma değil; aynı zamanda kimliğe sahip çıkma çağrısı. Tebular, bu yolla Libya’nın kültürel mozaiğinde özgün yerlerini koruyor, farklılıklarını ise ülkenin zenginliği olarak sunuyorlar.