‘Dünya Kadın Konfederalizmi ve onun öz savunmasını geliştirmeliyiz’ (2)- SÖYLEŞİ

Dalga dalga büyüyen faşizme karşı ortak mücadelenin önemine değinen Jineoloji Akademisi üyesi Elif Berk kadınlara, “Ortak akıl, duygu ve düşünceyle Dünya Kadın Konfederalizmi ve onun öz savunmasını geliştirmeliyiz” sözleri ile çağrı yaptı.

DİREN ENGÎZEK

Haber Merkezi- Afganistan’dan Filistin’e, Kürdistan’dan Yemen’e, Ukrayna’dan Sudan’a savaşla birlikte yayılan tecavüz kültürüne karşı kadınlar her alanda öz savunmayı tartışıyor. Bu tartışmalara katkı sunmasını amaçladığımız Jineoloji Akademisi üyesi Elif Berk ile yaptığımız söyleşinin ikinci bölümünde ortak mücadeleyi büyüterek, ortak profesyonel bir öz savunma mekanizmasını nasıl geliştireceğimize ve Kürt Kadın Özgürlük Hareketi’nin kadın sorunlarına ve öz savunmaya dair önerdiği Dünya Demokratik Kadın Konfederalizm önerisini konuştuk.

“Kürt kadınları 20’nci yüzyıldaki öz savunmayı profesyonelleştirme, toplumu ve kendi varlığını koruma yönünde adımlar attı” diyen Elif Berk, çözümünde bu çerçevede aranması gerektiğine vurgu yaptı.

*Ortadoğu merkezli bir 3’üncü Dünya Savaşı yürütülüyor, Afganistan’da Taliban örneği, İsrail’in Gazze’ye saldırıları var. Bu savaşlara karşı kadınlar nasıl profesyonel bir öz savunma geliştirebilir?

Kadınların profesyonel öz savunma geliştirmesi için atılmış adımlar var. Kadınlar öz savunma gücünden hiçbir zaman düşmemişler bunu görüyoruz. Tarih incelemelerimizde karşımıza çıkıyor. Popüler bir imge olarak karşımıza çıkıyor mesela Amazonlar var. Amazonlar aslında kadınların öz savunma girişimidir. Öz savunma örgütlenmesinin ifadesidir. Diğer taraftan baktığımızda Kürt ve Ortadoğu toplumsallığı açısından Surka Alem örneği var. Kızılbaş kadınlar diye kendilerini korumak üzere oluşturdukları bir sistemdir bu. 74. Fermanı yaşayan Êzîdi kadın tarihselliği Sitîya Nisra’yı biliriz. Kadın ordulaşmasının, sistemleşmesinin ifadesidir. Böyle bunun örnekleri arasında Hindistan’da popüler başka bir örnek Gulabi Gang pembe kadınlar çetesi olarak bilinen örgütlenme sistemi var. Dünyanın farklı yerlerinde farklı öz savunma sistemleri tarihsel olarak da mevcut.

Profesyonelleşen öz savunma sistemini oluşturma girişimleri olduğunu biliyoruz. Ancak bu son yüzyılın karakterine baktığımız zaman şöyle bir politika karşımıza çıkıyor. Bir illegaliz etme, kadının profesyonel öz savunma sistemini oluşturma çabalarını illegaliz eden, işte “Terörize eden” gayri meşru göstermeye çalışan bir devlet ve kapitalist modernite aklı böyle bir baskı ve hat var. Bunun yanı sıra kadın erkek eşitliği adı altında “kadınlar her yerde var” söylemiyle devlet ordularında giderek öne çıkarılmaya çalışılan bir kadın varlığının olduğunu görüyoruz. Kadın general, pilot ve suikastçı geçtiğimiz yılın 8 Mart’ında birçok devletin verdiği kutlama mesajında kadın amiral ve askerlerin fotoğraflarıyla kadın erkek eşit vurgusuyla öne çıkarttıkları kadının profesyonel öz savunması ile sistemlerde yer alma biçimi var.

Bu iki hat karşısında bir yandan illegaliz etmeye çalışan, bir yandan da devletçi cinsiyetçi erkek egemen sistem içerisine yedirilen, etkisizleştirilen kadının öz savunma gücü içindeki varlığı yeri söz konusu. Bizim verdiğimiz tarihsel örneklerle bu iki hat kadının gerçek öz savunma birlikleri sadece yerel anlamda değil küresel anlamda nasıl oluşturulabilir, bunun için ne yapılmalı. Bu da kadın hareketlerinin tartıştığı bir gündem. Böyle birbirine zıt olan iki ayrı kanaldan işleyen, tartışmanın olduğunu görüyoruz. Kadının profesyonel öz savunma örgütlülüğünün oluşturulması derken yapılması gereken kadınların dünyada birbirlerine deneyimlerini aktarabilecekleri zeminlerin ve platformlarının yaratılması gerekiyor. Kadınlar birbirinin farkında olma ve kendi olma gerçekliğini yaşayabilsin. Bu anlamda ortak kadın platformlarının oluşması önemli. Bu temelde bazı girişimlerde vardır. Bazı kadın konferansları yine Şengal özgülünde oldu. Kadınların öz savunması nasıl gerçekleştirilebilir bu şekilde enternasyonal tartışmalarda yürütüldü, kamuya açık paneller yapıldı bunlar önemli adımlar.

Kadın örgütlülüklerinin süreklileşen ilişki tarzı yakalamalı

Birbirinden kopuk gibi duran ama ideolojik ve felsefi olarak aynı sistem ve saldırılarına karşı mücadele ettiği için birbiri ile bağlantılı olan kadın örgütlülüklerinin, kalıcı süreklileşen bir ilişki tarzı yakalaması gerekiyor. Bu da öz savunmanın profesyonelleşmesi açısından önemli bir adım. Diğer taraftan en önemli boyutu toplumun kendi içinde, yerelinde sistem geliştirmesi, aslında kadınların kendilerini süreklileşen daimî bir savaş içinde tanımlayıp kendilerini konumlandırması gerekiyor. Bize karşı, kadınlara karşı savaş açılmış durumda bu savaşın adı değişiyor ve bu savaşın silah tutan tarafı yani bize karşı silah tutan tarafı değişebiliyor. Bu bazen bir molla oluyor, bir patron, bazen babamız oluyor. Sonuç itibari ile kadınlar bir savaşın içinde, bunu çok net istatistiklerden görüyoruz. Buna deng toplumsal örgütlenmenin çok güçlü oluşturulması gerekiyor. Kadının örgütlenmesi içerisinde öz savunmanın kültürel, sağlık, politik siyasi ve fiziki boyutuyla refleks geliştirme veya hukuki boyutlarında çalışma ve politika üretilebilir. Profesyonel öz savunma örgütlenmesinin birinci koşulu kadının toplumsal örgütlülüğü, bu olmadan herhangi bir sistem herhangi bir öz savunma örgütlülüğünden bahsetmek mümkün değildir.

Bu öz savunma örgütü ve toplumsal örgütlülük oluşturulduktan sonra. Bir savaşın içinde olduğumuzun farkında olmak yüz yüze kaldığımız saldırıların sebebinin ve öznesinin kim olduğunun ve tehlikelerin nereden geldiğinin farkında olmak ve buna göre tedbir almak refleks geliştirmek de bu örgütlülüğün parçası oluyor.

Geçen gün Şırnak’ta bir kadını taciz eden subay örneği var. Hindistan’da bir kadına tecavüz etmeye kalkan adama dönük kadınların tepkisinin örneği vardı. Birçok örnek verilebilir. Birçoğunda görüyoruz ki kadınlar ve toplumun geneli, anında ve yerinde refleks gösterdiğinde cevap verdiğinde ya da tedbir geliştirdiğinde kendini savunabiliyor veya geri adım attırabiliyor. Bu anlamda öz savunma örgütlülüğünün reflekslerinin güçlü olması ve politika üretilmesi çok önemli. Hangi saldırıya hangi tehditte karşı nasıl bir adım atılması gerekiyor noktasında politika üretebilme kapasitesinin, yani düşünce gücünün gelişmesi gerekiyor. Bu da tartışma ve bilinçlenmeyle olur. Kolektif bir bilinç ile olur. Rojava örneğinde gördüğümüz kadınların milis yapıları ya da Kadın Savunma Birlikleri (YPJ) gibi yapılar, kadın öz savunma örgütlüğünün içinde yerleşen kadının iradesini açığa çıkartan önemli yapılar olarak karşımıza çıkıyor.

*Öz savunma deyince aklımıza Kürt kadınları geliyor. Kürt kadınlarının yaşamın her alanında geliştirdiği öz savunmayı nasıl değerlendirirsiniz?

Kürt kadınları denilince orijinal kendi kimliğini koruyan, kendi doğasından uzaklaşmamış bir imge geliyor insanın aklına yani Kürt kadın imgesi dik duran bir kadındır. Başı eğilmeyen kadındır ve gerektiği yerde düşmanına; ki kim olursa olsun düşmanı, ister bir aşiret kavgası olsun, köyler arası çıkan bir kavga olsun ya da günümüzdeki gibi düşman gerçeği olsun her zaman bir duruş sahibi olan gerektiği yerde gereken cevabı verebilen kadındır. Bir çatışmanın durması gerekiyorsa onu durdurma gücüne de sahip eğer bir adım ve tavır alınması gerekiyorsa bunu yaptırma gücüne de sahiptir.

Kadın imgesi karşımıza çıkıyor. Bunu Kürt kadınının öz savunma tarihine baktığımızda Beselerden Zarifelere oradan çağdaş Bese ve Zarife’lere kadar bir hat ve süreklilik görüyoruz. Kürdistan’ın dört parçasından akan Leyla Qasım’dan, Gûle Selmo’ya kadar, Rojhilat hattından bakınca Hürremi isyanından Zilan isyanına kadar, Şengal hattından Sitiya Nisra’dan kadınların isyanı ve kadınların direnişi hep var. Bu tarihsel ve toplumsal hafızada canlı, bir diğer taraftan da bastırılmış, sessiz, başı öne eğik, erkeği takip eden bir kadın gerçeği de oluşturulmuş durumda.

Kürt kadınları kendi varlığını koruma anlamında adımlar attı

Kürt kadınları 20’nci yüzyıldaki öz savunmayı profesyonelleştirme, toplumu ve kendi varlığını koruma yönünde adımlar attı. Leyla Qasımlardan, Viyan Soranlara, Beselerden Beritanlara biraz bu tarihsel bilincin ifadesi oluyor, güncellenmesi oluyor. Hem kendi farkında olan, olması gereken yerde cevap veren kadının takipçisi oluyor. Diğer taraftan da sessizleştirilen başı öne eğdirilen kadın kimliğine karşıda bir öfkenin ifadesi oluyor. Bu anlamda gerçekten dünyada örnek olarak alınan bir deneyim bir mücadele çizgisi Kürt kadınlarının öz savunma anlamında yaptıklarıdır.

Kürt kadın özgürlük hareketi özelinde baktığımız zaman yani 90’larda 92’lerde başlayan kadının kendi sistemini nasıl oluşturabiliriz, kadının öz savunma sistemi içerisindeki varlığını nasıl isimlendirebiliriz bu tartışmalar yoğunlaşıyor. 1994’ten itibaren kadınların kendi sistemini kurma adımlarını yoğunlaştırdığını, adını koymayı yoğunlaştırdığını görüyoruz. Kadının konfederal sistemini oluşturduğu bir düzeye geldiğini görüyoruz. Kadının en büyük öz savunma sistemini bütün boyutlarıyla kurduğu formunu oluşturduğu ve cevherini de sürekli dinamik bir şekilde doldurduğu bir hat görüyoruz. Bu anlamda hem askeri hem kültürel, sosyal bütün boyutlarıyla öncülük rolünü oynayan bir öz savunma sisteminin gerçekliğini görüyoruz.

Kadın özgürlük hareketi bir alanda başladı ama bugün baktığımızda bütün dört parça Kürdistan’da, kadınlar kendi özgünlüklerine ve ihtiyaçlarına göre kendi öz savunma sistemini oluşturuyorlar. Bu Kürdistan’la sınırlı kalan bir noktada değil dünya ve Ortadoğulu kadınları etkileyen bir noktaya gelmiş durumda. Bunun tartışmaları yapılıyor. Afganistan’ın Taliban’a teslim edilme sürecinde gördük oradaki kadınların doğrudan YPJ’ye mesajı vardı. Onlardan destek beklediklerini ve ilham aldıklarını belirten ama aynı zamanda paylaşılan bir iradeyide ifade eden açıklamaydı. Bu ilişkiler süreklileşti. Yine “Jin, Jiyan, Azadî serhildanları sürecinde Belluc kadınların arayışları var. Çeşitli konferanslarda bir araya geldiğimizde ifade ettikleri öz savunma sistemine ihtiyaçları olduğu ve bunu Kürt kadınlarından feyz alarak gerçekleştirebileceklerini tartıştıklarını ifade etmişlerdi. Bu önemli bir örnek Kürt kadınlarının kendileri ile sınırlı kalan değil bölgesel ve küresel anlamda etkisini yaydığı o evrenselleşme iddiasının bu anlamda öz savunmanın sistemleştirilmesi boyutunda da gerçekleştirildiğini görüyoruz.

Öz savunmanın en fazla geliştiği, serpildiği ve anlam bulduğu yer toplumsallıktır. O yaşam kültürünü ne kadar oluşturabildiğimiz ve koruyabildiğimizdir. Profesyonel öz savunma sistemini toplumsallıkla birlikte ele alıyoruz. Bizim toplumsallık içerisinde reflekslerimiz ve tepkilerimiz ne kadar güçlü olursa politikalarımız caydırıcı güç olur ve kadın hareketlerinin potansiyelleri ne kadar yüksek olursa o kadar başarılıdır. Bu anlamda Kürt kadın hareketinin bir caydırıcı güç olma özelliği var. Buna karşıda tabi ki özel savaş saldırıları ile etkisizleştirme çabaları sürüyor. Bunu da göz önünde bulundurmak gerekiyor. Tedbirler geliştirmek gerekiyor.

*Kadınların ortak mücadelesinin geliştirilmesi öz savunma için ne kadar önemli? Ortak mücadele nasıl oluşturulabilir. Dünya Kadın Konfederalizmi Kürt kadınlarının önerisi bunu biraz açar mısınız?

Ortak mücadele ve evrenselleşmenin bir formunun olması gerekiyor. Öz-Cevher, form-biçim bütünselliği esas olan yaşam gerekiyor. Öz savunma dediğimiz olguda onun ruhu ve dinamiğidir. Ayakta kalma gücüdür. Feyz alma ilham alma dayanışma içinde bulunma hallerinin örgütlenmesi ve sistemleşmesi gerekiyor. Bir form kazanması gerekiyor ki süreklileşsin. Süreklileşmek bedenleşmeyi ve tarihselleşmeyi ifade eder. Bu aynı zamanda sistemin saldırıları karşısında bizi varlık olarak koruyacak ve sistemin varlığını da gerileteceğimiz bir zemin sunuyor. Bu eksende Dünya Demokratik Kadın Konfederalizmi anlaşılabilir. Geniş bir konudur. Ama temelde kadın birlikteliği ve gücünün, kadının evrensel enerjisinin bilgisinin bedenleşmiş formlaşmış halidir. Doğal olarak kendisi zaten öz savunma formu olarak açığa çıkmaktadır. Aynı zamanda bunun içinde özel olarak öz savunma eylemlerimizin ve tedbirlerimizin ne olacağının tartışılacağı özel bir sistemin olması gerekiyor. 

Kadın Konfederalizminin öz savunma sistemi nasıl olmalı, eylem hattı politikası ne olmalıdır. Bunun üzerine bir tartışma var. Bu son iki yıl içinde gerçekleştirilen kadın konferansları özellikle Kürt Kadın Hareketi öncülüğünde gerçekleştirilen ya da başka kadın hareketleri tarafından gerçekleştirilen kadın buluşmaların gündemini takip ettiğimiz zaman görüyoruz ki bu konu aslında hepimizin ortak gündemine aldığı ve acil gündemler listesine aldığı konulardan biri. Hepimizi heyecanlandıran ve hepimizi o savaş gerçekliğinin içindeyiz noktasında birleştiren, netleştiren bir konuma getiriyor. Burada artık 21’inci yüzyılda da belki örgütlü öz savunma sistemine sahip belli başlı hareketlerden halklardan biri de Kürt halkı ve kadınları olduğu için Kürt kadınlarına düşen öncülük misyonu da söz konusudur. Bu misyona deng yoğunlaşma ve hareketlilik, bu misyonu karşılayabilecek formları geliştirme çabalarını her yerde görüyoruz. Atılan her adımda her diyaloğu ilmek olarak değerlendirebiliriz. Birdenbire oluşmuyor ya da kâğıt üzerinde oluşacak bir şey değil. Bu duyguda ve felsefede birliği gerektiriyor. O da ilmek ilmek örülüyor adım adım yapılıyor. Birbirimizi tanıyarak ve hissederek birbirimizin sevincini ve acısını paylaşarak gelişebilecek bir şey. Zaman alacaktır ve dolayısıyla her yerde aynı anda hayata geçebilecek bir sistem değil ama renklillik, çeşitlilik ve zenginlik için de birlik; felsefede, duyguda birlik nasıl oluşturulabilir bunların tartışıldığı bu ulus ötesi buluşmaların çok anlamlı olduğuna inanıyorum.

Evrensel aklın oluşması gerekiyor

Son iki üç yıl içindeki gelişmelere baktığımız zaman Rojihilat Kurdistan’ındaki “Jin Jiyan Azadî” devrimi küresel olarak kadınların duyguda ve düşüncede birliğini tartışılmasına ya da oluşmasına zemin oluşturan önemli tarihsel anlardan biriydi. Yine Afganistan’daki kadınların isyanı kadınların kabullenmeyişi, Amerika’nın ve Taliban’ın gerçek yüzünü açığa çıkartma süreçleri bu anlamda önemliydi. Şimdi İsrail’in Gazze saldırılarında gördüğümüz İsrail karşısında belki şimdi daha çok öğrenci gençlik öncülüğünde yürüyen bir süreç var ama İsrail’in yürüttüğü katliama karşı uluslararası kadın ağlarının bir araya gelme ve tartışma durumları vardı. Biz de Jineoloji Akademisi olarak Ortadoğu ve dünyanın birçok yerinden kadınların katılımı ile online panel yapmıştık. Orada da açığa çıkan milliyetçiliğin ve dinciliğin ötesine geçebilen cinsiyetçiliği aşmış, ortak evrensel kadın mücadelesini geliştirmenin adımlarını atmamız gerekiyor diye tartışmalar yürüttük.

Evrensel aklın oluşması gerekiyor ama adımlar yerelden olmalı. Ortak akıl ortak duygu ve düşünce yerelden pratikleştirme hedefimiz Dünya Kadın Konfederalizmi ve onun öz savunmasını geliştirme diyorsak eğer her yerde kadınların kendi olmaları, güçlü bir şekilde örgütlülüklerini gerçekleştirmeleri ve birbirleri ile bağ içinde diyalog içinde olmaları gerekiyor. Bu en acil şekilde yapmamız gereken bir şey. Bu anlamda her yerde kadınların her örgütlenme adımlarında sadece siyasal örgütlenme olarak da dile getirmiyoruz, toplumsal kültürel farklı formlarda örgütlenmelerde olabilir ama esasta kadınların her toplumsal örgütlenme biçimi öz savunmanın temeli olmuş oluyor. Bu aynı zamanda farkındalık kazanmanın temeli olmuş oluyor.

Şahmaran’ın bilinciyle mücadeleye çağırıyoruz

Bütün kadınları Şahmaran’ın bilinciyle, Şahmaran’ın yaşam veren, yaşamı güzelleştiren, ölümsüzlüğün bilgisine sahip ama aynı zamanda dostluk ve güzellikten vazgeçmeyen bilincine çağırarak hepimizin neyi kaybettiğimizin farkına varması ve kaybettiklerimizi geri alma öfkemizin politikasını yapma, üretme noktasında harekete geçmeye çağırıyoruz.

Bunun zemini ve bilgisini oluşturmaya çalışıyoruz Jineoloji Akademisi olarak. Şahmaran hikayesinin bazı versiyonlarında şöyle bir şey vardır; derler ki marlar ülkesindeki, marlar yani yılanlar hala farkında değildir Şahmaran’ın esir alındığının ve katledildiğinin. Farkına vardıklarında bir gün öç almak ve intikam almak için yer altından yer yüzüne çıkacaklardır ve her yeri istila edeceklerdir. Bu anlamda kadınların kendi kaybettiklerinin bilincine varması onu geri almak onun öcünü almak için harekete geçmeleri, bilinçlenmeleri, örgütlenmeleri ve üretmeleri bu anlamda yapılabilecek her şeyi yapmaları; başka kimseden beklenti içinde olmamaları bizim öz savunma örgütlülüğümüzün çok güçlü olacağı anlamına gelir.

Bitti…