Diana Montsen: Kadın konfederalizmi hepimizin ilgisini çekiyor

Enternasyonal kadın mücadelesinin, kadınların ortak bir yaşam kurmasının önemini ve kadın konfederalizminin çok ilgi çektiğini vurgulayan Katalan enternasyonal Diana Montsen, “Bizler Kürt kadınları sayesinde devrimin bir hayal olmadığını gördük” dedi.

DİREN ENGÎZEK

Haber Merkezi- Dünyanın her yerinde kadınlar 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne hazırlanıyor.  Kadınlara karşı baskıların, şiddetin ve katliamların erkek egemen zihniyetiyle arttığı bir dönemde kadınlar ortak mücadeleye daha fazla ihtiyaç duyuyor. Enternasyonal kadın mücadelesinin ve kadın devriminin nasıl olması gerektiği tüm kadınlar ve örgütleri tarafından tartışılıyor. 

Katalan enternasyonal Diana Montsen kadın enternasyonal mücadelesini, kadınların son bir yılda erkek iktidar sistemi içerisinde yaşadığı sorunları ve kadın örgütlenme mücadelesini değerlendirdi.

Diana Montsen geçen 8 Mart’tan bu yana dünyadaki gelişmelere bakıldığında kadınlar için yaşamın çok daha fazla zorlaştığına dikkat çekerek, şunları belirtti: “Avrupa devletlerinde sağ partiler iktidara geldi. Bu durum kadınlar açısından hiç iyi olmadı. Geri- geleneksel zihniyet daha fazla gelişti. Dünya kadınları açısından insan ve kadın haklarında bir gerileme durumu olduğunu söyleyebiliriz. Bundan kaynaklı geçen yıl kadınlar çok fazla çalışma yürüttü bu partilere ve ataerkil sistemi değiştirmek için mücadele içerisinde yer aldı. Bu zihniyete karşı her zaman reaksiyonu oldu. Kadın harekeketleri her zaman güçlü oldu.”

‘Kendi haklarımızı korumak istiyoruz’

Geçen bir yıllık feminist mücadeleyi ele alan Diana Montsen kadınların geri zihniyete karşı çok çalıştığını dile getirerek, “Bu zihniyet kadınların bütün yaşamını etkiliyor. Savaşlar artarak devam etti. Özel savaş ve propaganda genç kadınlar için çok etkin yürütüldü. Mücadeleci tüm kadınlar bu sisteme karşı durdular fakat kadınlara karşı şiddet artmış durumda” şeklinde konuştu.

Diana Montsen, Kürt halkı ve Filistin halkına karşı yürütülen savaşa kadın hareketlerinin karşı durduğunu belirterek, şunları söyledi “Birçok yerde halklar savaşlar ile yaşıyorlar. Biz bu sistemi kabul etmiyoruz. Kendi haklarımızı korumak istiyoruz. Devlete ve sağcı geri partilere karşıyız. Onlar evlere girmemizi istediler sadece işimizin çocuklar ve ev olmasını istiyorlar ama biz bu sistemi kabul etmiyoruz.

Kadınların ve özelde Kürdistan’daki kadınların direnişi çok büyüdü. Avrupa’da da kadınlar kendilerini örgütlüyor. Kadın haklarının çiğnenmesine karşı çok mücadele ediyor. Fakat kadınlara karşı saldırılar arttığında kadınların direnişi de daha fazla artmalıdır. Kürdistanlı kadınların mücadelesi bizler için çok önemli bir örnek.”

‘Ortadoğu’daki savaş tüm dünyayı etkiler’

“Ortadoğu da büyük bir savaş var biz bunu görüyoruz ve takip ediyoruz” diyen Diana Montsen, yürütülen savaşların sadece Ortadoğu’nun değil, Avrupa’daki hegemon devletlerin savaşları olduğunu belirtti. Diana Montsen, Ortadoğu’da yürütülen savaşların kendi savaşları olduğuna işaret ederek, şunları söyledi: “Evet, doğru şehrimizde köyümüzde savaş yok ama içerisinde yaşadığımız ülke ve devlet orada savaşıyor oradaki güçlere destek sunuyor. Ortadoğu’daki savaşlar sadece o bölgeyi etkilemez bu dünyayı etkiler. Bunun için bu durum sadece bölgesel değil yani. Savaşlar olduğunda kadınları en çok etkiliyor. Kadınlar aile içerisinde rol oynuyor. Yaşamda rol oynuyor. Kadınların savaşa karşı ciddi bir direnişi de var. Kürdistan’ da bunu görebiliyoruz. Farklı yerlerde savaşlar var. Buradan kadınlar savaş içinde olan kadınlara destek sunmaya çalışıyorlar. Savaş olduğunda yaşam çok zor oluyor. Bizler kız kardeşlerimiz için bu savaşı durdurmak istiyoruz.”

‘Sistem kadınların ihtiyaçlarına cevap olamaz’

Savaşların artmasıyla mültecilik sorununun çok fazla arttığı dile getiren Diana Montsen, “Mültecilerin genel olarak sorunları çok fazla. Özelde kadınların yaşadıkları daha da fazladır. Kadınlar topraklarından çıktıktan sonra çok fazla şey yaşıyorlar. Özellikle şiddet çok fazlalaşıyor” dedi. Çok fazla mültecinin Avrupa’ ya gelmek istediğini belirten Diana Montsen şunları ifade etti:

“Çocukları ile bu yollardan gelmek zorunda kalıyorlar. Sistem erkek zihniyeti ile hazırlanmış bu nedenle kadınların ihtiyacına cevap olamaz. Bunun için de mültecilerin sorunları çok ciddidir. Burada bizler de görüyoruz özelde kadınlar arasında birbirine yardım etme durumu var. Kadınlar buraya geldiğinde kadın hareketleri onlara imkanları dahilinde yardımcı olmaya çalışıyorlar.”

‘Kadınlar her yerde katlediliyor’

Diana Montsen, kadınların yaşadıkları ortak sorunlara değinerek, “Kadınlara karşı saldırılar ve hep artan şiddet yaşadıkları önemli bir sorundur. Kadınlar her yerde katlediliyor. Şiddet her yerde yaşanıyor. Yine ekonomik şiddet çok fazla yaşanıyor. Kadınların öldürülmesi her yıl artıyor. Bir kadının katledilmesi çok büyük bir sorundur” şeklinde konuştu.

Dünyadeki ataerkil zihniyetin kadınların rolünü oynamasını istemediğine dikkat çeken Diana Montsen, “Her zaman kendilerini örgütleyen kadınlara devlet tarafından saldırılar oluyor. Kadınları tutuklamak istiyorlar farklı uygulamalar ile korkutmak istiyorlar. Devletler bizim örgütlülüğümüzün gelişmesini bu nedenle istemiyor” dedi.  Diana, Katalonya’da da özel savaşın feminizme karşı çok fazla yönelimi olduğunu belirterek şunları ifade etti: “Bundan birkaç yıl önce birçok genç kadın tarafından feminizm benimseniyordu. Biz haklarımızı savunacağız diyorlardı. Fakat özel savaş çok güçlü yürütülüyor. Bu sistem, tüm kadınların klasik kadın rollerine geri dönmesini istiyor. Kadınlar sadece erkeklere hazırlanıyor aslında. Genç kadınlar için çok ciddi sorunlar yaşanıyor. Özel savaş dijital medyayı ve araçları ile etkilemeye çalışıyor. Sadece burada değil her yerde bunların örneğini görebiliriz.”

‘Pandemiden önce kadın örgütleri çok aktifti’

Diana Montsen, pandemiden sonra dünyada değişimler olduğuna işaret ederek, “Bütün toplumsal örgütler ve kadın örgütleri pandemiden önce çok aktifti ancak şu an eylemler çok zayıflamış durumda. Kürdistan’da eylemler hep oluyordu ama Avrupa’da devletçi sistem çok etkili olduğu için insanların evde kalması için büyük çabaları vardı. Korku atmosferi yarattılar bazı olaylar üzerinden insanları korkuttular. Günümüze kadar bu korku devam ediyor” diye belirtti.

“Bizim de eksikliğimizdir, biz alternatif projeler yaratamadık” diyen Diana, pandemiden sonra eylem ve etkinliklerin zayıfladığını söyleyerek şunları sözlerine ekledi: “Ama biz yeniden başlayacağız ve örgütleneceğiz. Dünya bu şekilde yürümeyecek eğer biz mücadele edersek. Özellikle Ortadoğu’ da yaşam çok zor, burada da toplumsal ve ekonomik olarak yaşam çok zor. Bütün hareketler yeniden kendisini güçlü bir şekilde örgütlemeye çalışıyor. Eğer bir şey yapmazsak dünya kadınlar açısından daha zor bir yer olacak. Bu son birkaç yıl bir yoğunlaşma süreciydi bizim için yeniden başlayacağız.”

Kadınların çalışma koşullarının düzeltilmesi gerekiyor’

Avrupa’da yaşayan mücadele yürüten kadınların özellikle gündemlerinde mülteciler ile ittifak konusunun olduğunu hatırlatan Diana Montsen özelde Katalonya’da da çok yaşanan kadına yönelik şiddetinde sürekli gündemlerinde olduğuna dikkat çekti. Ayrıca Diana Montsen kadınların yaşam koşullarının düzeltilmesi, uygun koşulların sağlanması gibi konular üzerinde duracaklarını söyleyerek, “8 Mart’ ta bu hegemon zihniyeti kabul etmiyoruz ve bu zihniyete karşı duracağız” dedi. 

‘Çözüm tarihsel ve toplumsal köklerimize dönmektir’

Diana Montsen sistemin iyi analiz edilmesi gerektiğinin altını çizerek şunları söyledi: “Sorun nerede başlıyor? Biz ne yapıyoruz; bugün durumumuz böyle, ama cevabımız farklı olmalıdır bunların sorgulaması içerisinde olmalıyız. Ama kendimizi çok iyi örgütlemeliz. Bu sistem yaşamın her tarafında kadınlara baskı uyguluyor. Psikolojik, vs… Biz bu yaşamın alanlarında nasıl çözüm oluşturmalıyız. Özellikle ekonomik olarak çok büyük baskı var. Kadınların ekonomik sorunlarını nasıl çözmeliyiz. Yine şiddete karşı, öz savunma, örgütlenme konularında kendimizi örgütlemeliyiz. Bu şekilde cevap olabiliriz.”

Kadınların özgün örgütlenmelerinin güçlendirilmesi gerektiğini belirten Diana Montsen, “Bu sistem içerisinde çözüm bulmamız mümkün değil. Ataerkil sisteme karşı özgün örgütlenmeliyiz. Özgün örgütlenme için önce kendimizi örgütlemeliyiz ve eğitmeliyiz. Bizler rolümüzü oynamalıyız. Eğitim çok önemlidir. Biz kadınlar nasıl şu an ki durumumuza geldik. Neredeydik, nasıl bu hale geldik. Buna göre çözüm bulmalıyız. Çözüm aslında tarihsel köklerimize dönmek, toplumumuza dönmektir. Bu nedenle araştırma ve eğitimler yapmalıyız” dedi.

‘Bizler kendi sistemimizi nasıl yaratabiliriz?’

Rojava’daki devrimin dünyadaki enternasyonal devrimci kadınları çok etkilendiğini ve örnek olduğunu söyleyen Diana Montsen, şunları dile getirdi: “Rojava Devrimi bize büyük umut verdi. Devrimin bir hayal olmadığını gördük. Bizim yapabileceğimizi gösterdi. Rojavalı kadınlar her gün yeni bir sistem yaratıyor. Kadın konfederalizmi kadınlar için çok önemli, kadınlar her yerden geliyor ve kimse kimseyi inkar etmiyor.  Peki biz kendi sistemimizi nasıl yaratabiliriz başkalarını inkar etmeden. Ortak bir sistem oluşturmak için Kuzey ve Doğu Suriye örneği bizler için çok önemli. Arap, Süryani, Ermeni, Ezidi ve Kürt kadınların birlikte yaşamı örme gerçeği var. Bu kadınların yaşamı öncesinde çok farklıydı sistem içerisinde belki birbirlerine yaklaşımları da farklıydı ama şu an ortak çalışma yürütüyorlar. Bu durum bütün dünya kadınlarına çok büyük umut veriyor.”

‘Toplumlar kapitalist sistem içerisinde yaşayamaz’

Diana Montsen, Kuzey ve Doğu Suriye’ye Türk devletinin saldırılarını değerlendirerek, “Türk devleti bu devrimin kazanmasını istemiyor. Çok büyük bir örnek ve kuşkusuz yayılacaktır. Önce Rojava’ da başladı sonra Kuzey ve Doğu Suriye’de yayıldı. Özerk yönetim sistemi şu an var. Toplumlar kapitalist sistem içerisinde yaşayamaz bu şekilde devam edemez.  Her zaman alternatif arayışlarının olduğunu ifade eden Diana, “Bugün Kuzey ve Doğu Suriye alternatifi var. Bu nedenle Türk devleti korkuyor, Hegemon güçler ve Avrupa devletleri, Türk devletine destek oluyor. Bu ülkeler destek sunmasa Türk devleti tek başına saldıramaz. Demokratik konfederalizm kesinlikle kazanacaktır. Çünkü bu sisteme kadınlar öncülük ediyor. Rojava’ da kadınlar siyasi, askeri alanda öncülük ediyor ve rollerini oynuyor. Bu nedenle Türk devleti de bu nedenle kadınları hedef alıyor” diye belirtti. 

‘Kapitalist sistemde hayallerimiz sınırlı kalıyor’

Rojava Devriminin kadınlara güç ve perspektif verdiğine değinen Diana Montsen devamında şunları söyledi: “Kapitalist sistem içerisinde hayallerimiz sınırlı kalıyor. Kadınların nasıl öncülük ettiğine tanıklık ediyoruz. Kadınların sorunlarına çözümü hep sistem içerisinde arayışımız vardı. Demokratik Konfederalizm yeni bir perspektif sundu bizlere. Kürt kadınları ve bizlerde tarihimizde görüyoruz ki illa devlet ile çözüm diye bir şey yok. Bu nedenle örgütlenmeliyiz.” Avrupa ve dünyadaki feminist hareketlerin Kürt kadın hareketinden çok etkilendiğine dikkat çeken Diana Montsen, “Rojava devriminden sonra kadınlar bu devrimi nasıl devam ettirebileceklerini soruyor birbirine aynı zamanda. Kadınlar hep soruyor ki biz nasıl bu devrimi devam ettirebiliriz. Kürt kadınlarını görevi değil sadece hepimizin görevi. Mücadele ederek öncülük rolümüzü oynamalıyız” dedi. 

‘Jin, jiyan, azadî sloganının çok güçlü bir anlamı var’

‘Jin, jiyan, azadî’ sloganının çok güçlü bir anlamı olduğunu ifade eden Diana Montsen, kadın ve yaşamın, özgürlük ve kadının çok güçlü bir bağı olduğunu belirtti. Diana Montsen güçlü bir analize ihtiyaç olduğuna değinerek şunları söyledi:

“’Jin jiyan azadî’ felsefesinin o kadar yayılmasının arkasında güçlü bir felsefe olduğunu gördük. Bu nedenle bu slogan etrafında ataerkil sisteme karşı eylemler yapıldı. Jina Amini’nin katledilmesinin durumu var ama bu slogan bütün sisteme karşıydı. Sisteme karşı alternatiftir. Kapitalist ve erkek sistemine karşı kadın ve özgürlük sloganı çok çabuk yayıldı. Kadınlar ve erkekler Jina Amini’nin katledilmesinin ardından bu sloganı sahiplendiler. Bir kadın katledildi ama sisteme karşı serhildanlar yarattı.”

‘Global enternasyonal bir yaşam kurmalıyız’

Diana Montsen kadınların enternasyonal mücadelesinin güçlendirilmesi gerektiğini vurgulayarak, “Kapitalist sistem yaşamda çok etkili. Bizde buna karşı global enternasyonal bir yaşam kurmalıyız. Her yıl Kürt kadınları öncülüğünde konferanslar yapılıyor. Frankfurt konferansı yapıldı geçen yıl, bizler de birlikte çalışma ve mücadele etmenin önemini gördük. Biz şunu diyemeyiz bir tarafta biz kendi dünyamızı kuralım ya da farklı yaşayalım ama bir tarafta çok kötü koşullarda yaşasın, bunu kabul edemeyiz. Alternatif bir dünya yaratmalıyız. Bu şekilde sorunlara cevap olabiliriz” şeklinde konuştu.

Kadın konfederalizminin çok ilgi çekici olduğunu söyleyen Diana Montsen şunları belirtti: “Kürdistanlı kadınların mücadelesi farklı, Abya Yala halkı kadınlarının mücadelesi farklı, Afrikalı kadınların mücadelesi çok farklıdır. Kadın konfederalizmi ile kendimizi örgütleyebiliriz. Birlikte analiz etmeliyiz.  Hangi sorunlar ortaktır bunları nasıl enternasyonal düzeyde cevap olabiliriz. Kürt kadın hareketi ile ortak hareket ettiğimizde çok şey öğrendik. Kadınların birbirleri ile paylaşımı çok önemliydi. Kadınlar bir araya geldiğinde farklı fikirler ve öneriler açığa çıkıyor. Bu görüş ve öneriler ile bölgemizdeki mücadeleyi büyütebiliriz. Zaman zaman bir araya gelmeli ve tartışmalıyız. Birbirimizi geliştirmeliyiz. Her yerde bu şekilde rol oynayabiliriz.”

‘Kürt kadınlar tüm kadınların yaşamı için savaşıyorlar’

Diana Montsen “8 Mart için örgütlülüğümüze ve mücadelemize çok fazla enerji sarf etmeliyiz” diyerek, son olarak şu mesajı verdi:

“Gelecek yıl daha da zor olacaktır. Eğer biz kadınlar rollerini oynamaz ise saldırılar bitmeyecek ve artacaktır. 8 Martlar için Kürt kadınları şu an çok ağır bir mücadele veriyorlar; Rojava’da, zindanda, dağda savaşıyorlar. Kürt kadınları bütün kadınların yaşamı için savaşıyorlar biz bunu unutmuyoruz.  Bunun için teşekkür ediyoruz. Bizlerde onların düzeyinde olmalıyız.”