‘Devlet dersinde öldürülen’ Ceylan için adalet sağlanacak mı?
Ceylan Önkol, “devlet dersinde öldürülen” yüzlerce çocuktan biri. Katledilmesinin üzerinden 16 yıl geçmesine rağmen adalet sağlanmadı. Ailesi, “Ceylan’ın failleri yargılanmadan barış nasıl sağlanacak?” diye soruyor.

ARJÎN DİLEK ÖNCEL
Amed- Ece Ayhan, öldürülen üniversite öğrencileri için 1970 yılında yazdığı “Meçhul öğrenci anıtı” şiirinde şöyle diyordu;
“Buraya bakın, burada, bu kara mermerin altında, bir teneffüs daha yaşasaydı, tabiattan tahtaya kalkacak bir çocuk gömülüdür, Devlet dersinde öldürülmüştür.”
Şiir, “devlet dersinde öldürülen çocuklardan” Battal Mehetoğlu (14 Aralık 1969) için yazılmış. Kürt olan annesi, oğlunun cenazesinde kara çarşafını çıkararak bir konuşma yapar ve özellikle failler duysun diye Türkçe, “Katil, er veya geç bunun hesabını verecektir” der.
Kürdistan’da çocuk olmak
Aradan yıllar geçse de “devlet dersinde” öldürülen çocuklara yenileri eklenir. “Kürdistan’da çocuk olmak” cümlesiyle başlanan her konuşmanın ardından hayattan koparılan çocukların isimleri hatırlanır.
Çocukluğu elinden alınmış, daha bebekken işkenceyle tanışmış sayısız çocuk; 5 yaşındaki Erdem Aşkan, 12 yaşındaki Uğur Kaymaz, 10 yaşındaki Cemile Çağırga, henüz 3 aylık bebek Miray ve 12 yaşındaki Ceylan Önkol…Ayrı tarihlerde katledildiler belki ama hepsinin ortak yani Kürt olmalarıydı.
28 Eylül, koşar adım gittiği meradan parçalanmış bedeni annesinin eteğinde toplanıp getirilen 12 yaşındaki Ceylan Önkol’un ölüm yıldönümü.
Sarı kazağı ve kocaman açtığı gözleri ile tanıdı herkes onu. Etkileyici bakışları hesap sorar gibiydi. Basına yansıyan sadece iki fotoğrafı vardı Ceylan’ın, fotoğraf biriktirecek kadar bir yaşamı olmadı.
Ceylan, henüz ilkokul öğrencisiydi. 2009 yılında Amed'in (Diyarbakır) Licê ilçesi Kanîsipî (Şenlik) kırsal mahallesine bağlı Xanbaz mezrasında hayvanları otlatırken karakoldan atılan havan mermisiyle katledildi. Cenazesi 6 saat olay yerinde bekletildi. Olay yeri savcısı, “can güvenliğim yok” diyerek, Ceylan’ın vurulduğu yere gelmeyince, annesi kızının parçalanmış bedenini eteğine sığdırdı.
Dava süreci
Önkol ailesinin avukatları, 2010 yılında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvurdu. Avukatlar, Mayıs 2012'de de soruşturmanın etkin ve tarafsız yürütülmemesi, soruşturmanın derinleştirilmesine yönelik taleplerin reddedilmesi, aradan geçen süreye rağmen dava açılmaması ve şüphelilerin bulunmaması nedeniyle tekrar AİHM'e başvuru yaptı. AİHM, 17 Ocak 2017’de Önkol ailesinin başvurusunu sonuçlandırdı ve “etkin soruşturma ve yaşam hakkı açısından ihlal olmadığına” karar verdi.
Lice Cumhuriyet Başsavcılığı, 30 Nisan 2014’te Önkol'un ölümüyle ilgili başlattığı soruşturma dosyasında" daimî arama kararı" verdi. Söz konusu karara, "dosyadaki kanıt ve raporların faillerin tespiti için yetersiz olduğu" gerekçe gösterildi. Önkol ailesi avukatları, ayrıca İçişleri Bakanlığı aleyhine maddi ve manevi tazminat talebiyle Diyarbakır 2'nci İdare Mahkemesi'nde dava açtı. Mahkeme, aileye 28 bin 208 TL tazminat ödenmesine karar verdi.
Danıştay hala bir karar vermedi
Karar Danıştay'a taşındı. Danıştay, 16 Mayıs 2019'da Önkol'un ailesine tazminat ödenmesi kararını bozdu ve tazminat davasının “kusursuz sorumluluk” ilkesi veya “hizmet kusuru” ilkesi kapsamında görülmesi gerektiğine hükmetti. Bunun üzerine İdare Mahkemesi, 8 Mart 2021’de aileye toplamda 283 bin lira maddi ve manevi tazminat ödenmesine karar verdi. Olayda, Önkol’un yüzde 10, idarenin ise yüzde 90 kusurlu olduğu kararlaştırıldı. Hem Önkol ailesi avukatları hem de bakanlık avukatları bir kez daha Danıştay'a temyiz başvurusunda bulundu. Aradan geçen 4 yılda Danıştay hala bir karar vermedi.
Ceylan Önkol’un ölümünün üzerinden 16 yıl geçti. Ceylan için adalet sağlanmazken, Kürt sorununun demokratik çözümü için başlatılan süreç, özellikle savaş ve çatışmalı süreçlerde çocuklarını kaybeden ailelerde adaletin sağlanması için yeni bir umut oldu.
“Meclis’te kurulan “Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu” 12’nci toplantısını yaptı. Her toplantı öncesi çocuklarını kaybeden aileler, bir kez daha “yüzleşme olmadan, hesap verilmeden barış olmaz” diyor.
Önkol ailesi 16 yıldır adalet arıyor
Ceylan’ın katledilişinin 16’ıncı yılında ablası Selma Önkol, “16 yıl geçti diyorlar ama bizim için zaman o gün durdu” diyor. Evin en küçüğü olan Ceylan’ın ölümüyle birlikte yıllarca bitmeyen bir yas süreci yaşadıklarını söyleyen Selma Önkol, “En çok da bu adaletsizlik canımızı yakıyor” diyerek, adalet sağlanmadan yas sürecinin bitmeyeceğini belirtiyor.
Selma Önkol, “Dosya yıllardır rafta bekliyor, bir arpa boyu yol alınmadı. Failler yok, sorumlular yok. Bizim tek isteğimiz adaletti. Adaletin olmadığı yerde yara hep kanıyor” diyor.
‘Barış, yüzleşmeyle, adaletle gelir’
Kürt sorununun demokratik çözümü için başlatılan sürece işaret eden Selma Önkol, “Barış, elbette ki en büyük özlemimiz. Hiçbir çocuk, hiçbir anne-baba bizim yaşadığımız acıyı yaşamasın istiyoruz. Ama barış demek sadece silahların susması değildir. Barış, yüzleşmeyle, adaletle gelir” diyerek, aile olarak adalet talebinden vazgeçmeyeceklerini söylüyor.
Selma Önkol, “Ceylan’ımızın failleri hâlâ ortada yok ise, hesabı verilmediyse, nasıl barış olacak?” diye soruyor ve şöyle devam ediyor konuşmasına; “Gerçek barış, geçmişte yaşananlarla yüzleşilerek olur. Failler ceza almadıkça, adalet yerini bulmadıkça barış eksik kalır. Bizim beklentimiz, önce adaletin sağlanması, sonra herkes için onurlu bir barıştır.”
‘Önce çocukların failleri hesap vermeli’
Amed Barosu Çocuk Hakları Komisyonu Başkanı Metin Arkaş da, ailelerin “yüzleşme” taleplerine ilişkin şunları söyledi: “Toplumun bir kesimine karşı işlenen suçlarda sistematik olarak uygulanan cezasızlık politikasının barışın konuşulduğu bir süreçte yerini adalet kavramına bırakması kaçınılmaz görülmelidir. Acılar değersizleştirilerek, adalet arayanların bu arayışı görmezden gelinerek ve yaşanan acıların faille korunarak sağlam bir temelde barış konuşmak mümkün değildir. Bu sebeple Ceylan Önkol ve öldürülen diğer çocukların failleri hesap vermeli, süreç adil bir şekilde tamamlanmalı ve ailelerine karşı en azından adalet borcu ödenmelidir”
‘Türkiye’de cezasızlık sisteminin özeti’
Ceylan Önkol’un katledildiği dönem İnsan Hakları Derneği (İHD) Amed Şubesi’nde yönetici olan Avukat Rehşan Bataray Saman, Ceylan Önkol dosyasını “Türkiye’de cezasızlık sisteminin tam bir özeti” olarak değerlendiriyor.
Dosyada en temel soruşturma işlemlerinin dahi yapılmadığını, olayın “şüphelisi” konumunda olan Jandarma yetkilileri tarafından düzenlenen belgelere dayandırılarak kararların verildiğini hatırlatan Rehşan Bataray, sorumluların tespit edilip yargılanmasına ilişkin hala bir gelişmenin olmadığını hatırlattı.
‘Verilen daimî arama kararları ile zaman aşımının dolması bekleniyor’
Rehşan Bataray, Ceylan’ın dosyasına ilişkin şunları söyledi: “Dosya İHD Amed Şubesi Hukuk Komisyonu tarafından en başından beri takip edilmekte. Verilen daimî arama kararları ile zaman aşımının dolması bekleniyor. Güvenlik görevlilerinin şüpheli konumunda olduğu dosyaların büyük bir kısmında cezasızlığın en etkili yöntemlerinden biri de savcılığın tozlu raflarında zamanaşımının dolmasını beklemektir. İdare dosyasında ‘hizmet kusurunun olmadığı’ yönünden verilen kararlara karşı yaptığımız itirazlar sonucunda en azından ‘hizmet kusuru’ kabul edilerek, karar verildi. Ancak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi olayda Türkiye’nin ihmali olmadığına hükmetmişti. Son yıllarda AİHM’in Türkiye dosyalarında verdiği kararlar çok tartışmalı, Ceylan Önkol dosyasında verilen karar da bunlardan biri.”
‘Cezasız kalan ağır insan hakları ihlalleri konuşulmalı’
Rehşan Bataray, Kürt sorununun demokratik çözümü için başlatılan süreci insan hakları savunucuları olarak önemsediklerini, ancak asıl önemli olanın sürecin kalıcılığı olduğunu söylüyor.
Sürecin kalıcı olmasının şartlarından birinin “geçmişte yaşananlar ile sağlıklı bir yüzleşmenin yürütülmesi” olduğunu ifade eden Rehşan Bataray, “Geçmişte yaşanan ve cezasız kalan ağır insan hakları ihlallerinin tüm yönleriyle konuşulması ve cezasızlık kısmının aşılması gerekmektedir. Olayların tekrar etmemesinin yolu da buradan geçiyor” sözleriyle konuşmasını tamamladı.