Dêrsim Katliamı anmasında yüzleşme çağrısı

Dêrsim Katliamı’nda yaşamını yitirenler için anma programı düzenlendi. Anmada soykırımla yüzleşme çağrısı yapıldı.

Haber Merkezi- Dêrsim'de 4 Mayıs 1937 tarihinde başlatılan katliamın yıl dönümü dolayısıyla Qare Gavan (Kutudere) bölgesinde bir anma programı düzenlendi.

Anmaya Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğolları, Demokratik Alevi Derneği (DAD), Dêrsim Emek ve Demokrasi Platformu, İnsan Hakları Derneği (İHD), Pir Sultan Abdal Kültür Derneği ( PSKD), Avrupa Alevi Dernekleri, Mersin Alevi Derneği üyeleri ve çok sayıda yurttaş katıldı.

 ‘Amacımız katliamı unutturmamak’

Anma cerağ yakılmasının ardından yaşamını yitirenler için saygı duruşuyla başladı. DAD Eş Genel Başkanı Kadriye Doğan, “Roja Reş” olarak adlandırıldığı katliamın 87’nci yılında da bir kez daha yüzleşme çağrısında bulunarak “Amacımız bu katliamı unutturmamak, gelecek nesillere aktarmak ve bir gün mutlaka yüzleşilmesi için tüm toplumsal kesimlerin ortak mücadele vermesi içindir. Birlikteliğimiz gücümüzdür, direncimiz geleceğe olan inancımızdır" diye konuştu.

 ‘Soykırımı hatırlatmayı bir görev biliyoruz’

Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu Genel Başkanı Hüseyin Mat da Dêrsim soykırımının tüm dünyanın sorunu olduğunu ifade ederek 87 yıl önce yaşanan soykırımda birçok canı kaybettiklerini hatırlattı ve “Binlercesi sürgüne gönderildi ve maalesef, acılar hala tazeliğini koruyor. Dêrsim Tertelesi’nde yaşamını yitirenleri saygıyla anıyoruz. Bu acıyı asla unutmadık ve unutturmamak adına da Dêrsim'de bir araya gelerek, soykırımın yapıldığı bu topraklara her geldiğinizde bu soykırımı hatırlatmayı bir görev biliyoruz” dedi. Hüseyin Mat konuşmasına şu sözlerle devam etti: 

"Bizler Avrupa'da da Dêrsim soykırımın tanınması adına birçok çalışma yürütüyoruz. Bu çalışmaları yürütürken her Dêrsim'e geldiğimizde görüyoruz ki resmi devlet ideolojisi ya da devlet üst aklı buna ne denilirse denilsin, Dêrsim soykırımıyla yüzleşmek ya da bunun hesabını verebilmek adına adım atmak yerine inkarcı asimilasyoncu politikalarını devam ettiriyor. Şu anda Dêrsim'de kendi dilini konuşamaz, kendi inancını yaşayamaz hale gelmesi adına devlet birçok projeyi hayata geçiriyor. Üniversitesi bilime ışık tutmak yerine asimilasyon merkezi olarak çalışıyor. Doğamız tahrip ediliyor. Dergâhlarımız, ocaklarımız buraların su altında kalabilmesi adına her türlü politika ısrarla uygulanmaya devam ediliyor. Şunu herkes bilmeli Dêrsimliler ve Aleviler artık örgütlüdür. Dünyanın her yerinde örgütsel yapılarını kurmuşlardır. Devlet er geç Dêrsim'den bugüne kadar yaşanan bütün soykırım katliam sürgünlerin hesabını verecek yüzleşecek. Bunun dışında asla hiçbir çözüm önerisini kabul etmiyoruz."

 ‘Onların yolu yolumuzdur’

DAD Eş Genel Başkanı Zeynel Kete ise 4 Mayıs 1937’inin kara bir gün olduğunu söyleyerek “Doğasından tutunda yaşayan bütün canlılar katliama uğradı.  37’de çıkarılan kanunla katliamın fermanı verildi. Bizler diyoruz ki bu bölgede özgür bir gün,  hakikat yolculuğunda hakka yürüyüp, şehit düştüler. Onların yolu yolumuzdur. Katledilenleri hiçbir zaman unutmayacağız” şeklinde konuştu.

 ‘Mücadelemize devam edeceğiz’

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları da, yaşamını yitirenleri andıklarını belirterek konuşmasında şu ifadeleri kullandı:

“Neden unutturmayacağız?  Katliamların yenileri yaşanmasın, acıların üzerine acılar eklenmesin diye unutturmak istemedik. Ama ne yazık ki bu ülke kurulduğu günden bu yana kadar tekçi, ırkçı zihniyeti anlayışı ırkçı resmi ideoloji ondan sonra da bir sürü katliam gerçekleştirdi. Bu topraklarda; Mereş, Çorum, Gazi, Sivas ve sınırın öte yanında Suriye topraklarında yine buradaki resmi ideolojinin emri ile katliamlar gerçekleşti.  Bizler bu katliamlarda yaşamını yitiren bütün canlarımızı bir kez daha anıyoruz ve onları asla unutturmayacağız. Ve şu gerçeğin altını her fırsatta çizmeye devam edeceğiz. Bugün Türkiye’deki resmi ideoloji bu ülkede yaşayan Aleviler olmak üzere farklı inançlara öteki muamelesi yapmaktan vazgeçene kadar, bu ülkede yaşayan başta Aleviler olmak üzere bütün farklı inançtan halkların eşit yurttaşlık hakkı temelindeki bütün hakları Anayasal güvence altına alınıncaya kadar mücadelemize devam edeceğiz. Biz bu sözleri sarf ederken ne yazık ki daha yakın zamanda Çukurova’da, Ege’de, İstanbul’da Alevi canlarımızın evleri işaretlenmeye devam etti. Bizler asla bunu kabul etmedik kabul etmeyeceğiz.”

 Yüzleşme çağrısı

Tülay Hatimoğulları, konuşmasının sonunda “Bu coğrafya da 72 milletten insan birlikte yaşıyoruz ve biz 72 millete aynı nazardan bakmayı bilen bir felsefenin insanları, canları olarak bir kez daha diyoruz ki; bu katliamlarla yüzleşmek zorundayız.  Bu katliamların açığa çıkarılması hakikatle yüzleşmek, bunun için komisyonlar kurmak ve özür dilenmesidir. Bütün bunlar gerçekleşene dek mücadelemiz devam edecek. Bu coğrafya hepimizin burası hepimize yeter. Bu coğrafyanın katliamlar tarihine tanıklık etmiş olması buradaki dağlar taşlar ağaçlar, Munzur deresi ve ona bağlı olan buradaki bütün dereler ne yazık ki bu katliama tanıklık etti. Kanlar aktı bu derelerden, oluk oluk kan aktı, artık yeter.  Hakikatle yüzleşmek için buradan çağrımızı bir kez daha yineliyoruz” dedi.

Anma etkinliği Munzur’a atılan karanfillerle son buldu.