Dêrazorlu kadınlar: İşgale karşı tek ses olalım
Türk devleti ve çetelerinin işgal saldırılarına karşı Özerk Yönetim’in seferberlik çağrısını desteklediklerini belirten Dêrazorlu kadınlar, “Dêrazor bizimdir, dolayısıyla topraklarımızı savunma hakkımız var” dedi.
ZEYNEB XELÎF
Dêrazor- Kuzey ve Doğu Suriye’de; Kürtler, Araplar, Türkmenler, Süryaniler, Ermeniler ve diğer tüm bileşenler, Türk devleti ve çetelerinin işgal saldırılarına karşı omuz omuza direniyor. Derazorlu Sanaa Al-Ahrash, Türk devletinin Kuzey ve Doğu Suriye’deki halklar arasında fitne çıkarmaya çalıştığını belirterek, “Suriye'nin kuzey ve doğu bölgesine yönelik saldırıların başlamasıyla birlikte dış güçler halk arasındaki sosyal dokuyu parçalamak ve onları demokratik ulus projesinden uzaklaştırmak amacıyla Dêrazor’da fitne çıkarmaya çalıştı” dedi.
‘Birlik en etili güçtür’
Demokratik Özerk Yönetim, saldırılara karşı tüm halklara seferberlik çağrısında bulunduğunu dile getiren Sanaa Al-Ahrash, “Tüm halklar Suriye'nin sınırları içinde birlikte yaşıyoruz. Bölgedeki her birey bu toprakların savunulmasında yerini almalı. Demokratik Özerk Yönetim, birliğimizi yeniden tesis etmek ve daha iyi bir dünya inşa etmek için gerçek bir fırsatı temsil ediyor. Çocuklarımızın geleceği için başlattıkları seferberlik çağrısına aktif katılım sağlıyoruz. Türk devleti halklar arasında fitne çıkararak bizi bölmeye çalışıyor. Bu nedenle bölgelerimize yönelik nifak tohumları ekmeye yönelik girişimlere karşı hep birlikte bir araya gelmeli ve bölgelerimize yönelik saldırılar karşısında birlik olmalıyız. Çünkü birlik en etili güçtür ve zorluklarla yüzleşmede kullanabileceğimiz bir silahtır” ifadelerinde bulundu.
‘Türk işgali, bizi direnişimizden uzaklaştıramayacaktır’
Suriye'nin kuzey ve doğu bölgesinde kadınların elde ettiği başarılara dikkat çeken Sanaa Al-Ahrash, kadınlar öncülüğünde başlayan Rojava Devrimi’nde büyük başarılara imza atıldığını belirtti. Sanaa Al-Ahrash, “Bu aşamada, bölgeyi korumak, Demokratik Özerk Yönetim ilkelerini savunmak, toplumu eğitim vermek konularında kadınların önemli bir rolü var. Kuzey ve Doğu Suriye bölgesi barışın sesi olacak ve toplumlar arasında yaratılmak istenen çatışmaların tehlikeleri konusunda farkındalık yaratacaktır. Bu anlamıyla kadınları, çözümün bir parçası olmaya, barışın hakim olduğu bir toplum inşa etmeye, fikir ve görüşleriyle katkıda bulunmaya çağırıyorum. Tüm halklar davasına ve topraklarına sahip çıkmalıdır. Dêrazor bizimdir, dolayısıyla topraklarımızı savunma hakkımız var. Türk işgali, saldırılarıyla ve bize karşı yürüttüğü özel savaşla bizi direnişimizden uzaklaştıramayacaktır” dedi.
‘Topraklarımızı savunmak bir sorumluluktur’
Kadınlardan Iman Al-Kwan ise, Özerk Yönetim’in seferberlik çağrısına destek verdiklerini dile getirerek, “Genel seferberlik çağrısı toplumumuzdaki her bireye, özellikle de biz kadınlara bir çağrıdır. Topraklarımızı savunmak bizim sorumluluğumuzdur. Biz kadınlar, toplumumuza nifak tohumları eken insanların yaydığı yalanlara karşı halka psikolojik ve sosyal destek sağlayabiliriz. Özerk Yönetim’in seferberlik çağrısına katılıyoruz ve QSD’nin yanındayız. Dolayısıyla bu aşamada onları desteklemeliyiz ve direnişimizle işgali yeneceğiz. Tüm halklar birlik olmalı ve işgale karşı tek ses olmalı” çağrısında bulundu.