Cumartesi Anneleri Galatasaray’da: Her yerde aradık kurda sorduk, kuşa sorduk
Cumartesi Anneleri, JİTEM’in itirafına rağmen 1995’ten bu yana bulunamayan Düzgün Tekin’in akıbetini sorarak, yetkililerin bugüne kadar hiçbir adım atmadığını belirtti.
İstanbul- Cumartesi Anneleri, gözaltında kaybedilen ve katledilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle 1019’uncu kez Galatasaray Meydanı’nda bir araya geldi. Karanfiller ve kaybettikleri yakınlarının fotoğrafını taşıyan Cumartesi Anneleri’nin eylemine Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ve çok sayıda hak savunucusu katıldı. Bu haftaki eylemde, 29 yıl önce İstanbul’da gözaltında kaybedilen Düzgün Tekin’in akıbeti soruldu.
Eylemde açıklamayı İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri yaptı. Gülseren Yoleri, Cumartesi Anneleri’nin dün görülen duruşmasında beraat kararı verilmesine rağmen açıklama yapılan noktanın hala polis bariyerleriyle çevrilmesinin keyfi ve hukuka aykırı olduğunu vurguladı.
‘Ailesine bir haftadır polis tarafından takip edildiğini söylüyor’
Ardından bu haftaki basın metnini okuyan Gülseren Yoleri, Düzgün Tekin’in 21 Ekim 1995 tarihinde, İstanbul Güneşli Evren Mahallesi’ndeki ağabeyinin evinden Bayrampaşa’daki işyerine gitmek üzere ayrıldıktan sonra bir daha kendisinden haber alınamadığını belirterek, “Ailesine bir haftadır polis tarafından takip edildiğini söyleyerek, kendisini takip eden araçlardan birinin plakasının 34 F 6676 olduğunu kağıda yazarak eve bıraktı. Evdekiler de içinde sivil giyimli şahısların bulunduğu bir otomobilin günlerdir evlerinin önünde beklediğini görmüştü. Tekin kaybedildikten sonra evin önünde bekleyen otomobil de bir daha gelmedi” dedi.
‘Oğlum Düzgün neredesin?’
Düzgün Tekin’in kaybedilmesinin ardından ailesinin, avukatlarıyla birlikte tüm resmi kurumlara başvuruda bulunduğunu belirten Gülseren Yoleri, “Halkın Hukuk Bürosu ve İnsan Hakları Derneği yasal girişimlerde bulundu, Af Örgütü de bir kampanya düzenledi. Ancak, Düzgün Tekin'i günlerce takip eden güvenlik birimleri onun nerede olduğunu bilmediğini söyledi. Elif ve Veli Tekin oğullarını aramak için Dersim’deki köylerinden ellerinde Düzgün’ün fotoğrafıyla Galatasaray’a geldiler. Elif Tekin buradan ilk kez ‘Oğlum Düzgün neredesin? Seni bulmak için Cumartesi Anneleri’ne katıldım. Cevapsızım, yönsüzüm’ diye seslendi” diye aktardı.
Yaşanan olaydan yaklaşık 18 ay sonra, JİTEM’le bağlantılı Kasım Açık adlı itirafçının, Düzgün Tekin’in JİTEM birimi tarafından sorgulanarak katledildiğini ve bedeninin Edirne yakınlarındaki bir askeri alanda bulunan Çadırkent çöplüğüne gömüldüğünü açıkladığının altını çizen Gülseren Yoleri, “Düzgün’ün eşkâl bilgilerini ve üzerindeki giysilerini tarif eden Kasım Açık, olay yeri ile ilgili de bir kroki çizdi. Bu gelişme üzerine, 27 Mayıs 1997 tarihinde, arama faaliyetinde bulunmak için Düzgün’ün ailesi, arkadaşları ve insan hakları savunucuları Çadırkent’e gitti. Ailenin ve avukatların tüm ısrarlı taleplerini dikkate almayan yetkililer göstermelik bir arama çalışması yaptı ve sonuç alınamadı. Kasım Açık’ın itirafları kendi el yazısı ve imzası ile savcılığa verilse de etkin bir soruşturma yürütülmedi” dedi.
Akıbetine ilişkin hiçbir açıklama yok
Yetkili makamlardan Düzgün Tekin’in akıbetine yönelik bugüne dek hiçbir açıklamanın yapılmadığını söyleyen Gülseren Yoleri, sözlerini şöyle noktaladı: “Dosya cezasızlık zincirinin bir halkasına dönüştürüldü. Kaç yıl geçerse geçsin; Düzgün Tekin için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz.”
‘Kuşa sorduk, dağa sorduk, taşa sorduk’
Ardından gözaltında kaybedilen Hasan Ocak’ın kardeşi Ali Ocak söz alarak şunları söyledi: “Biz Elif Teyze ve Veli Amca’yla birlikte Düzgün’ü sadece Galatasaray’da, sokaklarda, adliye koridorlarında aramadık. Elif Teyze’nin deyimiyle söylersek kurda sorduk, kuşa sorduk, dağa sorduk, taşa sorduk ama yetkililerden bir ses çıkmadı. En son Kırklareli çöplüğünde, dağlarda, ormanlarda aradık ama hala yetkililer evrensel hukuk normlarındaki sorumluluklarını yerine getirmiyorlar. Bir daha soruyoruz; Düzgün Tekin’in akıbeti ne oldu? Elif Tekin ve Veli Tekin’in bıraktığı yerden mücadeleye devam edeceğiz.”