‘Colemêrg’de özel savaşa karşı ortak mücadele hattı geliştirilmeli’

Colemêrg’de özel savaşın ekolojiden kültüre çok boyutlu uygulandığını dile getiren İHD Colemêrg Şube Eşbaşkanı Sibel Çapraz, bu politikalara karşı sessiz kalmayarak, kent dinamikleriyle ortak mücadele hattının geliştirilmesi gerektiğini söyledi.

MEDİNE MAMEDOĞLU

Colemêrg- Asimilasyon, ekolojik yıkım, gözaltı, tutuklama, işkence başta olmak üzere özel savaş politikalarının yoğun yaşandığı kentlerden biri de Colemêrg. Birçok köyün ablukaya alındığı kentte, halkın her adımı “Güvenlik” gerekçesi ile yasaklanıyor. Bölgedeki doğal kaynaklar ise iktidar tarafından, şirketlere satılıyor. Son olarak, AKP’li İsmet Ölmez tarafından açılan maden ocağı Marinus köyündeki halkın sağlığı açısından tehdit oluştururken, Derecik’te yapılan petrol arama sahasının köylülerin meralarına ve yaşam alanlarına zarar verdiği öğrenildi.

Kentteki hak ihlallerinin sistematik bir hal aldığını dile getiren İnsan Hakları Derneği (İHD) Colemêrg Şube Eşbaşkanı Sibel Çapraz, hak ihlallerini raporlaştırarak, her açıdan sürecin takipçisi olduklarını belirtti.

‘Halkın yaşam alanı hem ihlal hem de gasp ediliyor’

Yaşam, sağlık, beslenme, ekolojik ve iş noktasında kentte sayısız ihlalin yaşandığına dikkat çeken Sibel Çapraz, “Kentteki hak ihlallerine baktığımız zaman bunu farklı farklı yönleriyle de ele almak gerekiyor. Bu kent iki ülkeye sınır konumunda ve hak, yaşam ihlalinin yoğun yaşandığı kentlerden biridir. Bu ihlaller konusuna sınır köylerinden başlamak istiyorum. Çünkü sınır köylerinde insanlar çok ciddi baskı altında. Biliyorsunuz Dûve köyünde insanlar X-ray cihazından geçerek köylerine gidebiliyorlardı. Bu uygulamanın tek bir köyde olmadığını da biliyoruz. Korkumuz bütün sınır köylerine yayılmasıydı. Burada sınıra yakın yerde bulunan Onbaşılar köyünde de girişlerin GBT kontrolünde ve belli bir saatlerde girişlerin kapatıldığını öğrendik. Köylülerin aldıkları gıdaya da kota konuluyor. Buna dair çalışmalarımız devam ediyor ancak şunu belirtmek de yarar var; bu durum sadece İHD’nin değil bir bütünen kentteki bütün STK’lerin üzerinde durması gereken bir konu” açıklamasında bulundu.

‘Kentte yoğun bir tecrit hali var’

Ana akımda geçen “Huzur kenti” ifadelerinin gerçeği yansıtmadığına yer veren Sibel Çapraz, insanların evinde otururken ya da dağda hayvan otlatırken bile hiç ummadığı bir anda yaşam hakkının gasp edildiğini söyleyerek, konuşmasının devamında şunlara dikkat çekti:

“Yasaklar noktasında da ciddi ihlaller yaşanıyor. Buradaki insanlar hem geçim kaynağını sürdürdüğü işi yapmakta hem de kendi evinde dahi oturmakta zorluk çekiyor. İnsanlar sürekli sınırlandırılıyor ya da engelleniyor. Bu engel de sürekli kolluk tarafından yapılıyor. İnsanlar burada rahat ve istediği gibi bir yaşam sürdüremiyor. Ana akım medyanın sürekli dile getirdiği, ‘insanlar huzuru buldu’ beyanı tamamen yalan. Burada insanlar ne kendi evinde ne yaylasında ne de hayvanlarını otlattığında güvenliği kesin değil. Adım attığı her yere bir kısıtlama getiriliyor. Cezaevlerindeki tecrit bugün kentte adım adım yaşatılıyor. Bu hem insani hem de hukuki olarak yaşanmaması gereken şeyler. Ama bütün çağrılarımıza ve çalışmalarımıza rağmen bu ihlallerin önü durdurulamıyor.”

‘Ortak mücadele hattı oluşturulmalı’

Kentin demografik yapısının hedef alındığını vurgulayan Sibel Çapraz, kentteki bütün STK ve siyasi partilerin ortak bir mücadele hattı oluşturması gerektiğinin altını çizerek, şu ifadeleri kullandı: “Bu yasakların yanı sıra toplumda ciddi bir kültürel soykırımda yaşatılıyor. Kentte uyuşturucu kullanma yaşı 9’a düştü. Buna dair rapor da hazırladık, konunun hassas olduğunu dile getirdik. Ancak hiçbir uyarımız yanıt bulmadı. Bu toplum ve bu topraklar bizim. Bu nedenle gençlerimiz ve halk için mücadele etmeliyiz. Bu hak ihlallerine karşı bütün siyasi partiler ve STK’ler ortak bir çalışma yürütmeli. Var olan eko kırım için de önlemler alınmalı. Daha fazla tahribatın yaşanmaması için kentte ciddi bir ortaklaşma yaşanmalı. Bu işkence ve ihlaller, biz sessiz kaldıkça daha da artacak. Bunu pratiklerle de net bir şekilde görüyoruz. 90’lı yılların uygulamaları bu kente yeniden yaşatılıyor. Atılan adımdan söylenen her söze kadar burada politik bir süreç işletiliyor.”