Cezaevi’nden mektup: Çıplak arama, çift kelepçe ve yasaklı şalvar!

Diyarbakır Kadın Kapalı Cezaevi’ndeki tutuklular hak ihlallerine dair İHD’ye gönderdiği mektupta, çıplak aramanın rutin hale dönüştüğünü, hastaneye gidişlerde çift kelepçe takıldığını, infazların keyfi yakıldığını ve şalvarın yasaklandığını vurguladı.

MEDİNE MAMEDOĞLU

Amed- Hasta tutuklular ve yaşam hakkı ihlalleriyle gündemden düşmeyen Türkiye ve Kürdistan cezaevlerinde tutuklular yaşadıklarını duyurmaya çalışıyor. Ailelerin ve avukatların taleplerine rağmen cezaevlerinde tutuklulara dönük politikalarda bir değişim yaşanmazken, hasta tutukluların tedavi hakkı ise engellenmeye devam ediyor. Diyarbakır Kadın Kapalı Cezaevi’nde kalan tutuklular yaşanan sorunlara dair İnsan Hakları Derneği (İHD) Amed Şubesi’ne mektup gönderdi. Mektupta yaşanan ihlalleri madde madde yazan tutuklular, sorunlara çözüm bulunması noktasında demokratik kamuoyuna çağrıda bulundu.

‘Çıplak arama işkencesi rutin hale dönüştürüldü’

Mektupta çıplak arama, infazların yakılması, koğuşlardaki kameralar ve hastaneye giden tutukluların yaşadıkları zorluklara dair pek çok soruna dikkat çekildi. Cezaevinde detaylı arama adı altında çıplak aramanın dayatıldığına yer verilen mektupta bu durumun sevk ve sürgünlerde rutin bir hale dönüştüğü ifade edildi. Çıplak aramaya itiraz eden tutukluların, kamerasız odalarda darp edildiği bilgisinin yer aldığı mektupta şu ifadeler yer aldı; “Genel ve kısmi aramalar adı altında baskın gibi aramalar yapılıyor. Aramalar esnasında tüm eşyalarımız özensiz bir şekilde arandığından kaynaklı yere atılıyor, dağıtılıyor ve zarar görüyor. Her aramada farklı gerekçelerle keyfi bir şekilde eşyalarımıza el konuluyor.”

‘Havalandırma ve koğuş içleri kamerayla izleniyor’

Koğuşların ve havalandırmanın günün 24 saati kamerayla izlendiğine dikkat çekilen mektubun devamında şu bilgiler kaydedildi; “Topluma muhafazakârlığı dayatanlar, tutsak kadınları lavaboya, banyoya girerken gözetlemekte, mahremiyet kurallarını ihlal etmekten çekinmemektedir. Özel yaşamımız güvenlik adı altında ‘kamuya’ açık hale getiriliyor. Bu 7/24 denetleniyor olma duygusu, bireyin davranışlarını sürekli denetim altında tutmak zorunda kaldığı psikolojik bir şiddettir. Kavurucu yaz sıcaklarının yaşandığı iklim koşulları göz önünde bulundurulması gerekiyor. Özel yaşamımızın ihlalinin söz konusu olduğunu düşündüğümüz bu uygulamadan kaynaklı ortak yaşam alanı olarak tanımlanan alandaki ışıklar gece boyunca açık bırakılıyor. Dört bir taraftan güçlü aydınlatmanın projektörlerle sağlandığı alanda ışıkların da açık olması uyku bozukluğunda, uyku kalitesinin düşmesine sebep oluyor.”

‘Çift kelepçe uygulaması devam ediyor’

Tutsakların mektubunun devamında şu bilgilere yer verildi:

“Hastanelere gidişlerde, asker hastaneye giden hastalara çift kelepçe takarak kendisine kelepçeliyor. Çift kelepçe uygulaması ile tedavi amaçlı gidilen hastane bile işkence aracı olarak kullanılıyor. Güvenlik adı altındaki bu uygulama Evrensel İnsan Hakları Beyannamesi’nin ihlali, insanlık onuruna saldırıyla eş değerdir. Bu uygulama ile ilgili daha önce yapmış olduğumuz başvurular yanıtsız bırakılmıştır. İki yıl önce verilmiş olan disiplin cezaları gerekçe gösterilerek diğer koğuşlarda bulunan arkadaşlarımızla ortak spor, kurs ve sohbet etme hakkımız ihlal ediliyor. İzole edilerek sosyal bir varlık olmaktan çıkarılıyoruz. Pandemi gerekçe gösterilerek maruz kaldığımız hak ihlalleri şimdi de keyfi olarak verilen disiplin cezalarıyla devam etmektedir. Yasada böyle bir hakkımız olmasına rağmen diğer koğuşlarda bulunan arkadaşlarımızla sohbet hakkımız, ortak spor ve kurslara çıkma hakkımız engelleniyor.”

‘Şalvar giysi listesinden çıkarıldı’

İstedikleri muhalif gazetelere ulaşamadıklarını ifade eden tutuklular, giyim konusunda ise cezaevinin sürekli farklı bir sorun çıkarttığına dikkat çekti. Tutuklular daha önce kıyafet kotasında bulunan şalvarın da listeden kaldırıldığına yer verirken, “Yasaklı renk skalası her geçen gün genişliyor, baskılı yazılı kıyafetler güvenlik gerekçesiyle alınmıyor. Bu keyfi uygulamalar ile ekonomik bir şiddet uygulanıyor. Yine daha önceden kıyafet kotasında bulunan şalvar, listeden kaldırılmıştır. Bulunduğumuz bölgenin kültürel bir unsuru olan şalvar, bölgemizde herkesçe kullanılan bir giysi olmasına rağmen, bu kültürel farklılıklar göz ardı edilerek rahatlıkla giysi kotasından çıkartılabilmektedir” diye ifade edildi.

‘Cezası olmayan tutukluların tahliyesi engelleniyor’

Hijyenik koşullarda hazırlanmayan yemekler nedeniyle sağlık sorunları yaşadıklarını belirten tutuklular, son olarak infaz yakılma uygulamasından bahsetti. Mektupta “Ceza infaz yasasında yapılan değişikliklerle beraber cezaevleri gözlem kuruluna tanınan geniş yetkiler kötüye kullanılarak mağduriyetimizi, maruz kaldığımız hak ihlallerinde artışa neden oluyor. Koğuşumuzda bulunan bir arkadaşımızın ‘Koşullu salıverme’ tarihi olan 12.02.2023’te Cezaevi Gözlem Kurulu tarafından iyi halli olmadığı kararı verilerek tahliyesi engellenmiştir. Hiçbir bahane bulamayan Cezaevi Gözlem Kurulu arkadaşımızın tutanak disiplin cezası söz konusu olmadığı halde, gerekçeler üreterek hak ihlallerine neden olduğu yetki ve görevi kötüye kullanmıştır” denildi.

Tutukluların yaşadığı hak ihlallerine dair İHD Amed Şubesi, TBMM İnsan Hakları Komisyonu, Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkif Evleri, ilgili hapishane idaresi ve Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’na yazı göndererek, suç duyurusunda bulundu.