‘Bu deprem değil devlet felaketidir”

Mereş merkezli yaşanan 7.7 büyüklüğündeki depremin etkilediği bölgeye giden HDP heyeti içerisinde yer alan Milletvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit izlenimlerini, “Yaşadığımız sadece deprem değil bu bir, AKP, devlet felaketi” sözleri ile aktardı.

SERPİL SAVUMLU

Haber Merkezi- Mereş’in Bazarcix ilçesinde 6 Şubat tarihinde saat 4.17'de 7,7, Elbistan ilçesinde ise saat 13.24'te 7,6 büyüklüğünde meydana gelen depremlerde onlarca kentte yıkım yaşandı. Yaşamını yitirenlerin her geçen saniye artıyor. Yıkımın yaşandığı bir çok bölgeye devlet kurumlarından her hangi bir yardım gitmedi. Depremin 3'üncü gününde halk kendi çabalarıyla arama kurtarma çalışması yürütüyor.

Depremin yanında eksinin altına düşen hava ile de mücadele veren halka Battaniye, sıcak yemek ve çadır gibi ihtiyaçlar gönderilmediğinden, halk araçlarında ya da park alanlarında bekleyerek geceyi geçiriyor. Bölgede akaryakıt da sıkıntılı olduğu için benzin bulmak neredeyse imkansız hale geldi. Şehirlerden çıkmak isteyenler yollarda kaldı. Hastaneye ulaştırılan kimi depremzedelerin de sağlık personeli eksikliğinden yapılamayan müdahaleler nedeniyle yaşamlarını yitirdiği bilgisi paylaşılıyor. Halkların Demokratik Partisi (HDP) Muş Milletvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, deprem bölgesindeki izlenimlerini bizimle paylaşarak, günün halklar için seferberlik günü olduğunu söylüyor.

‘Binalar değil devlet çöktü’

Gülistan Kılıç Koçyiğit, yaşananların basına yansıyandan çok fazlası olduğunu ifade ederek ölümlere sebep olanan deprem olmadığını belirterek, “Yaşadığımız felaket sadece deprem değil bu bir AKP felaketi. Bu bir devlet felaketi” diyor.

“Bu aynı zamanda bir iktidar felaketi. Yaşadığımızı bize açık ve net bir şekilde göstermiş oldu. Devlet çökmüş durumda sadece binalar çökmedi. Ortada bir devlet yok kurtarma çalışması yok. Her fırsatını bulduklarında eylem yapan insanların önüne koydukları polisler, askerler, jandarmalar insanları kurtarmak yerine neredeler ne yapıyorlar açıkçası merak ediyoruz” şeklinde konuşan  Gülistan Kılıç Koçyiğit, binlerce apartmanın çöktüğünü yine binlerce insanında enkaz altında olduğunu dile getirdi.

‘İnsanlar soğuktan ölecek’

Depremzedelerin bütün geceyi dışarıda geçirdiklerini ifade eden Gülistan Kılıç Koçyiğit, konuşmasını şöyle sürdürdü: 

“Hiçbir şeyden değilse de insanları soğuktan hipotermiden kaybetme olasılığı çok yüksek. Her geçen saat bu risk daha artıyor. Bu binlerce ölüm demek. Buna yönelik bakanların hala utanmazca çıkıp açıklama yapmasını mesela ‘binalar değil binalardan kaçarken insanlar öldü demelerini’ sosyal medyada manüplasyon ver demelerini açıkçası yorumlayacak cümle bulamıyorum. Bu kadar zamandır deprem kuşağında olan bir ülkede deprem için hiçbir hazırlık yapılmadığını görüyoruz.”

Süleyman Soylu ortada yok?

Türk İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun ortada olmadığını söyleyen Gülistan Kılıç Koçyiğit, “Her yerde nutuklar atan muhalefete bizlere küfür eden söz söyleyen bakan, şuanda yardımları ulaştırmakla sorumlu olması gereken kişi ortada yok. İnsanlar kara yoluyla ulaşamıyor. Yardımlar karayoluyla ulaşamıyor. Ekipler karayolu ile ulaşamıyor. Birçok yerde İstanbul’dan Sakarya’dan farklı illerden giden sağlık ekipleri şuanda Adana’da bekliyorlar.  Adıyaman’a Hatay’a gitmek için onları sevk ve idare edecek bir koordinasyon yok. Yardıma gidenlerin kendileri neredeyse mağdur durumda. Çünkü yiyecekleri yok barınacakları bir yer yok. Bu insanlar yardım için gidiyorlar ama koordine olunmadığı için yardıma gidenler dahi mağdur durumda. Bu korkunç bir durum bu bir felaket ama yaşadığımız felaket sadece deprem değil bu bir AKP felaketi” diye konuştu. 

‘Kayyım atamanın sonucunu canımızla ödüyoruz’

Gülistan Kılıç Koçyiğit, ‘Kayyım ile yönetilen Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi ne yapıyor?’ sorumuza ise şu sözlerle cevap veriyor:

“Şuan belediyelerimize kayyım atanmamış olsaydı biz bütün belediyelerimizle en azından yakın olan tüm kentlerimize ulaşmış çadırlarımızı kurmuş olacaktık. Hiç değilse çorbalarını battaniyelerini verme imkanımız olacaktı. Yerel yönetimleri felç etmenin yerel yönetimlere kayyım atamanın sonuçlarını bugün bütün halk olarak canımızla ödüyoruz. Biz enkazların başına da gittik. Kayyım belediyesinin hiçbir şey yapmadığını gördük. Diyarbakır’da büyükşehir belediyesi olmasına rağmen ilçe belediyeleri olmasına rağmen asıl yardımların oradaki demokratik kitle örgütlerinin ve partimizin yaptığını gördük. KESK’in TMMOB’un, Ticaret Odası’nın koordinesinde yardımların yapıldığını ve geceden beri ilk sahaya çıkanların da oradaki demokratik kitle örgütlerinin koordinesi olduğunu gördük. Bunun dışında bir yapı göremedik. Hala enkazın başında bekleyen insanlar için çadırlar kurulmamıştı. O insanlar Diyarbakır gibi bir yerde ekmeğe bir çorbaya battaniyeye ulaşamamışlardı. Diğer iller ne durumda siz düşünün. Kayyım atayanların bugün bize yaşattıklarının sonuçları bunlar."

‘Kimse sorumluluğu depremde aramasın’

Gülistan Kılıç Koçyiğit, konuşmasının devamında şunları ifade etti: “Çok açık ve net bir şekilde şunu söyleyeyim yerel yönetimlerin ne kadar önemli olduğunu sivil toplumun ne kadar önemli olduğunu döne döne anlatmaya çalıştık ama her şeyi merkezileştiren tek adam rejiminin kendisi bütün gücü elinde toplayan bu rejim bugün bu insanların ölümünden bire bir sorumludur. Burada kimse depremde sorumluluğu aramasın evet deprem bir doğa felaketi ama önlem almayan tedbir almayan her şeyi merkezileştiren her şeyi Ankara’dan yöneten asıl felaket bu zihniyettir. Bugün biz bir kez daha altını çiziyoruz AKP’nin felaketini yaşıyoruz.”

‘Enkazdan çıkarılanlar iç kanamadan öldü’

Sağlık hizmetleri açısından da bir kaosun söz konusu olduğunu dile getiren Gülistan Kılıç Koçyiğit, hastanelerin kullanılamaz halde olduğunu kimi hastanelerinde çöktüğünü belirtti. Hatay’da sağlık çalışanlarının hizmet veremediğini sözlerine ekleyen Gülistan Kılıç Koçyiğit, sağlık emekçilerinin de aynı zamanda depremzede olduklarını belirtti. Bu konuda hızlıca adım atılmasını isteyen HDP’li vekil, “Normalde olması gereken çok hızlı bir şekilde helikopterlerle oraya sağlık ekiplerinin gönderilmesi sahra hastanesinin kurulması ama bu da yapılamadı. Bizim Hatay’dan aldığımız bilgiler kendi imkanlarıyla enkazdan çıkanların bu sefer iç kanamadan ve sağlık hizmeti alamadıkları için yaşamlarını kaybettikleri yönünde. Bu kabul edilebilir bir şey değil” dedi. 

Deprem bölgesine gitmek isteyen sağlık emekçilerinin saatlerce İstanbul’da havalimanında bekletildiği bilgisini de paylaşan Gülistan Kılıç Koçyiğit, “Hala onların sevki yapılamadı. Ama vali tam tersini söylüyor yalan söylüyor. Sağlık hizmeti de bütünen çökmüş durumda” diye ifade etti.

‘Seferberlik zamanı’

HDP Genel Merkezi depremin hemen ardından bir koordinasyon masası kurdu. Tüm vekilleri ve parti meclisi üyelerinin koordinasyonla çalıştıklarını dile getiren Gülistan Kılıç Koçyiğit, kimi üyelerinin de enkaz çalışmalarına katıldığını anlattı.

Gülistan Kılıç Koçyiğit, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Türkiye’deki bütün il ve ilçe örgütlerimiz aynı zamanda bileşen partiler de yardımları topluyor. Aynı zamanda parti meclisinden depremzede ve göçük altında olan arkadaşlarımız var. Onun için diğer kentlerden parti meclisinden bölgeye geçen arkadaşlarımız var. Hava muhalefeti nedeni ile çok hızlı bir geçiş söz konusu değil. Bir şekilde halkımızın yanında olmaya yaraları sarmaya süreci paylaşmaya çalışıyoruz. Elimizde yerel yönetimlerimiz olmadığı için bizim de çalışmalarımız çok sınırlı kalıyor. Gönüllüler ve partililer üzerinden çalışma yürütüyoruz. Kayıp ve enkaz altından gelen mesajları kriz masamız yetkililere ulaştırıyor. Ama burada tabi ki asıl meselenin kamu gücünün kullanılmaması olduğunun altını çizelim.  Kesinlikle en kısa zamanda çok hızlı bir şekilde bir seferberlik ilan edilmesi gerekiyor. Tüm kamu kaynakların tüm özel şirketlerin elindeki iş makinalarının bütün herkesin seferber edilmesi gerekiyor.”

‘OHAL’le işin içinden sıyrılmaya çalışıyorlar’

Gülistan Kılıç Koçyiğit, 10 ilde Olağan Üstü Hal (OHAL) ilan edilmesi ile ilgili olarak da şu yorumda bulundu: 

“Bu aslında çok bilindik bir yöntem AKP iktidarı, sıkıştığında her yönetemediği krizde OHAL ilan ederek işin içinden sıyrılmaya çalışıyor. Baskıyı arttırarak, toplumun taleplerini karşılamak yerine sıkı yönetim uygulamalarıyla güvenlikçi bir konseptle krizi bastırmaya çalışıyor. Şuanda niye OHAL’i ilan ettiler buna ihtiyaç var mıydı? Temel mesele sivil insanların, demokratik kamuoyunun, özellikle de sivil toplum kuruluşlarının, gönüllü birliklerin kentlere ulaşmasını ve  engellemeye dönük bir ilan bu. Çünkü zaten kendileri kurtarmıyorlar, kurtarmak istemiyorlar başkalarının da kurtarmasını istemiyorlar. Kendi iktidarlarının acziyetini kapatmış olacaklar. Burada çok açık ve net böyle bir niyetin olduğunu görüyorum.”

‘Çürümüş bir anlayışla karşı karşıyayız’

OHAL yerine istenilse seferberlik ilan edilebileceğini  dile getiren Gülistan Kılıç Koçyiğit, “Eğer gerçekten isteselerdi seferberlik ilan ederlerdi. Bütün ülkede 10 il yerine seferberlik ilan edilirdi. Herkes seferberlik ruhuyla hareket ederdi koordinasyon sağlanırdı. Ama şu anda gördüğümüz devlet hem iş yapmadı hem de iş yapmak isteyen insanlara iş yaptırmadı. Örneğin şuanda partimizin Şırnak ve Silopi’de topladığı yardımlar engelleniyor. Belediye aranıp tehdit ediliyor. İnsanlar canının derdindeyken bu hükümet sadece iktidarının derdini düşünüyor. Sadece kendi imajını düşünüyor. Bu da nasıl çürümüş ve faşit bir anlayışla karşı karşıya olduğumuzun en temel göstergesi” dedi.