Qamişlo - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 3 Mayıs’ta yaptığı açıklama ile, Efrîn, Ezaz, Bab, Cerablus, Girê Spî ve Serêkaniyê’de konut projesi yaptıklarını açıklayarak Türkiye’den binlerce kişinin bu konutlara yerleştirileceğini açıkladı. Edinilen bilgilere göre AFAD koordinasyonunda yürütülen yardım kampanyası ve sivil toplum kuruluşlarının desteğiyle başlatılan 77 bin briket evin 57 bin 306'sı tamamlandı. Erdoğan, bu evlere şu ana kadar 50 bin ailenin yerleştirildiğini ifade etti. Bölgede kurulan bu konutları “işgal evleri” olarak tanımlayan yerel güçler Türkiye eli demografik yapının bozulmaya çalışıldığı ve işgalin kalıcılaştırılmasının amaçlandığını belirtiyor.

BM’ye resmi belgeler sunuldu

Serêkaniyê Göçmen Komitesi, Türkiye’nin bu politikalarını kınamak için bir açıklama yaptı. Komite aynı zamanda konuya ilişkin resmi bir belgeyi de Qamişlo’daki BM Göçmen Komiserliği’ne teslim etti. Açıklama Serêkaniyê Göçmen Komitesi üyeleri Reyan Exte, Rîhan Xelîl ve Lîlav Şêxmûs tarafından Arapça, Kürtçe ve İngilizce okundu. Açıklamada Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 3 Mayıs’ta yaptığı konuşması hatırlatılarak “İşgal altındaki bölgelerde sömürge evlerinin kurulmasına karşı uluslararası toplumun sessiz kalması, hukuki ve insani sorumluluklarını yerine getirmediğini gösteriyor” denildi.

“İşgal dünyanın gözü önünde yapılıyor”

AKP’nin 2002 yılında iktidara geldiği günden bu yana Ortadoğu’daki değişimlerden yararlanmaya çalıştığı belirtilen açıklamada Kuzey ve Doğu Suriye’nin işgal altındaki bölgelerinde Türkiye’nin sömürge evleri projesini gerçekleştirme hazırlıklarına dikkat çekilerek, “Bu plan 9 bin km Suriye toprağının işgal edilmesinden sonra dünyanın gözü önünde gerçekleşiyor” denildi. Açıklamanın sonunda Serêkaniyê Göçmen Komitesi uluslararası topluma, ABD, Rusya ve uluslararası örgütlere seslenerek projenin durdurulmasını istedi.

“Çetelerin yerleşmesini kabul etmiyoruz”

Efrîn Bölgesi’nden Emina Bekir, ajansımıza konuşarak projenin gerçekleştirilmesine izin vermeyeceklerini belirtti ve “Ben bugüne kadar dört çocuk doğurdum, bedenimdeki son bir damla kana varana kadar vatanımızı korumayı öğreteceğim. Bu kutsal topraklar çocuklarımızın kanıyla sulanmıştır, çetelerin ve teröristlerin evlerimize girip yerleşmesine izin vermeyiz. Ve biz göçmen kadınlar olarak birbirimizin yanındayız, birbirimizi destekliyoruz ve işgal altındaki topraklarımıza dönene kadar sonuna kadar ortak bir şekilde savaşacağız” şeklinde konuştu.