‘Bizler haberlerde yer alan rakamlar değiliz’

Gazze'deki kadınların yaşam koşullarının her geçen gün daha da kötüleştiğine dikkat çeken Samar Al-Najjar, “Bizi bu cehennemde yalnız bırakmayın. Bizler haberlerde yer alan rakamlar veya istatistikler değiliz” sözleriyle dünyaya sesleniyor.

NAGHAM KARAJEH

Gazze- Savaş acıdan, yıkımdan, ölümden başka bir şey getirmiyor. İsrail’in Gazze Şeridi’nde sürdürdüğü savaşın ortasında birçok acı hikaye de gün yüzüne çıkıyor. Gazze’deki insanlar, suyun, gıdanın, sağlık hizmetinin, alt yapının ve eğitimin olmadığı bir ortamda hayatta kalmak için direniyor.

‘Profesör olma hayalim vardı’

Gazze’de yaşayan 30 yaşındaki Samar Al-Najjar da bu kadınlardan sadece biri. Savaş öncesi yaşamından bahseden Samar Al-Najjar, “8 yıl önce matematik diplomamı aldım ve uzun zamandır beklediğim, nesiller için parlak bir gelecek yaratılmasına katkıda bulunacak seçkin bir profesör olma hayalim vardı. Hakkım olan bir iş fırsatının yaratılmasını istiyordum, ancak elde ettiğim şey geçici bir iş sözleşmesinden başka bir şey değildi. Uzun bir mücadeleden sonra kendi yolumu çizmeye ve küçük bir proje oluşturmaya karar verdim. Bunun üzerine çocuklar için bir eğitim merkezi açtım, ancak Gazze'deki savaş tüm hayallerimizi yok etti” diyor.

Bir umut penceresi olmuştu

Samar Al-Najjar’ın kurduğu eğitim merkezi kuşatmanın boğucu karanlığında bir umut penceresi olmuştu. Belki kaynaklar yeterli değildi, ancak savaş uçaklarının bombardımanına kadar çocukların eğitimi için bir ışıktı.

Öğrencilerini merak ediyor

"Savaşın üçüncü ayında artık kaçmaktan başka seçeneğim kalmamıştı” diyor Samar Al-Najjar ve hayatta kalmak zorlaştıkça bazı hayallerinden de vazgeçtiğini anlatıyor.

“Evimizde direnmeye çalıştık ama sürekli bombalamalar hayatta kalmayı imkansız hale getirdi. Merkezi kurmak benim hayallerimden biriydi ve savaş hepsini alıp götürdü. Eğitim verdiğim çocuklara ne olduğunu bilmiyorum, onları merak ediyorum” sözleriyle düşen her bombanın ruhundan bir parçayı daha götürdüğünü belirtiyor.

‘Savaşın beni yenmesine izin vermeyeceğim’

Yerinden edilmenin maddi ve manevi kayıpları beraberinde getirdiğini söylüyor Samar Al-Najjar ve şöyle devam ediyor: “Her yerinden edilmede, yıkılanları yeniden inşa etmeye çalıştım. Çocuklar için küçük bir eğitim çadırı kurdum ve mümkün olan en basit araçlarla işime yeniden başladım. Ne zaman yerimden edilsem, kendime şunu derdim; Savaşın beni yenmesine izin vermeyeceğim. Çocuklarımın eğitime ihtiyacı var ve sadece benim çocuklarımın değil, bu süreçteki her çocuğu kastediyorum. Merkez açtığım dönemlerde çocuklara umut aşılamak için sembolik bir ücret karşılığında ders veriyordum, ancak savaş her şeyi bitirdi. İçinde yaşadığımız ev, tüm geçmişimiz ve anılarımız yok edildi. Şimdi çadırlarda yaşıyoruz ve bizi koruyacak bir çatı yok. Aşırı soğuktan dolayı çocuklarımı yakın kamplardaki komşulara bıraktım. Şimdi tarif edemeyeceğim bir manzara yaşıyorum. Sadece çocuklarımı nasıl koruyacağımı düşünüyorum. Elimizde kalan yırtık örtülerle ısınmaya çalışıyoruz. İnsanlık nerede?”

‘Yaşadığımız acıları gören var mı?’

Gazze'deki kadınların temel yaşam haklarından mahrum bırakıldıkları için koşullarının her geçen gün daha da kötüleştiğini söyleyen Samar Al-Najjar, sözlerine şöyle devam ediyor: “Gazzeli kadınlar olarak haklarımızdan hayallerimize kadar her şey ihlal ediliyor. Yardım alabilmek için sıraya giriyoruz ve çoğu zaman eli boş dönüyoruz. Yemek yapabilmem için odun bulmam gerekiyor. Kadınlar olarak yükümüz ağır ve tek bir kişinin kaldırabileceği bir yük değil. Gazze'deki binlerce kadının sesine kulak verilmiyor. Bazen ayağa kalkmaya çalıştığımda yine düşüyorum. Sanki bir kısır döngünün içindeymişim gibi hissediyorum. Biz Gazzeli kadınlar her şeyle mücadele ederken yaşadığımız acıları gören var mı?”

‘Bizler rakam değiliz’

Samar Al-Najjar, sözlerinin sonunda dünyaya mesajını şu şekilde veriyor: “Bizi bu cehennemde yalnız bırakmayın. Bizler haberlerde yer alan rakamlar veya istatistikler değiliz. Bizler de herkes gibi hayal kuran, iyi bir yaşam isteyen insanlarız. Ben sadece düzgün bir hayat istiyorum, çocuklarımı koruyacak bir çatı ve insanlığımı yeniden kazanabileceğim bir hayat.”