‘Bilinçli ebeveynlik güçlü bir nesil yetiştirmenin temelini oluşturur’

Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması için kadın-erkek rolleri arasında bir dengenin oluşturulması gerektiğini kaydeden Psikolog Reem Al-Ghajari, “Bilinçli ebeveynlik dengeli bir nesil yetiştirmenin temelini oluşturur” dedi.

ROCHELLE JUNİOR

Süveyda- Ataerkil normların hala güçlü bir şekilde varlığını sürdürdüğü toplumsal yapılarda, kız çocuklarının yetiştirilme süreçleri büyük ölçüde kontrol, yasaklar ve erkek otoritesine teslimiyet üzerine inşa ediliyor. Bu durum, kız çocuklarında özgüven kaybı ve toplumsal katılımın kısıtlanması gibi psikososyal etkiler yaratıyor. Sağlıklı bireylerin yetiştirilebilmesi için ebeveynler arası işbirliği, toplumsal cinsiyet rollerinde denge ve bilinçli, stratejik yaklaşımlar büyük önem taşıyor.

Kadınlar sistemde en büyük etkilenen kesim

Aktivist Amal Al-Jabr, toplumda kız çocuklarının eğitim ya da farkındalık düzeylerine bakılmaksızın hala ‘eksik’ olarak görüldüğünü belirterek, “Erkek çocukları aile adının devamı, annenin gelecekteki güvencesi ve mirasın temel taşı olarak kabul ediliyor. Bu yaklaşım kız çocuklarının içinde kalıcı bir ötekileştirilme duygusu yaratıyor” dedi. Annelerin bu sistemin en büyük mağdurları olmasına rağmen çoğu zaman bu durumu sürdürmeye zorlandığını ifade eden Amal Al Jabr, “Birçok anne, kızına gerçek yerinin eşinin evi olduğunu, sesini kısmayı, babasına, eşine ve kardeşlerine itaat etmeyi öğretmek zorunda kalıyor. Bu, inançtan değil, toplumun yargısı ve damgalanma korkusundan kaynaklanıyor” sözleriyle durumu özetledi.

‘Kadınların hakları ihlal ediliyor’

Amal Al-Jabr, eğitimli ve çalışan kadınların haklarını ve sorumluluklarını bilmelerine rağmen adaletsizlik ve şiddet karşısında sessiz kalmaya zorlandıklarını söyleyerek, “Miras konularında da birçok kadının hakkı, eşlerinden veya erkek kardeşlerinden duydukları korku ya da yaygın ataerkil algılar nedeniyle ihlal ediliyor. Bir erkek, yaşlılığında kendisine bakacak kişinin genellikle kızı olduğunu bilmesine rağmen, kızının hakları her açıdan göz ardı ediliyor. Çoğu durumda kadınlar, sanki mali veya hukuki sorumlulukları taşıyamayacakmış gibi, baskı altında haklarından vazgeçmeye zorlanıyorlar. Anneler kız çocuklarını yetiştirirken kendi yaşadığı baskıları onlara aktarmamalı. Bir kız çocuğu için özgürlük kaos demek değildir, aksine, kurallar ve ilkeler üzerine inşa edilmiş bir yaşam demektir” diye belirtti.

‘Sağlıksız ebeveynlik döngüsü devam ediyor’

Psikolojik danışmanlık alanında doktora yapan Reem Al-Ghajari, eğitimdeki hataların nesiller boyunca aktarıldığını vurguladı. Reem Al-Ghajari, sağlıklı ebeveynliğin stratejik farkındalık ve sosyal-kültürel baskılarla yüzleşme cesareti gerektirdiğini söyledi. Çocuğun büyüdüğü ortamın, kişiliğini ve psikolojik sağlığını şekillendirmede kritik önemde olduğunu dile getiren Reem Al-Ghajari, çocukluğu korku, yasaklama ve kontrolle geçen bir annenin bu deneyimleri çoğu zaman farkında olmadan çocuklarına aktardığını kaydetti. Reem Al-Ghajari, “Kendi yaşadıklarını doğru kabul eden ve özgürlüğe izin vermeyen sosyal çerçeveler içinde şekillenen anneler değişmekte zorlanıyor. Sonuç olarak çocuklar bu kalıpları taklit ediyor, annenin her zaman haklı olduğunu düşünüyor ve sağlıksız ebeveynlik döngüsü devam ediyor” sözlerine dikkat çekti.

‘Aşırı baskı psikolojik sorunlara yol açıyor’

Geleneksel toplumların, gelişmiş olsalar bile kalıtsal eğitim hatalarından hala etkilendiğini vurgulayan Reem Al-Ghajari, “Bu sosyal baskı, sağlıklı ilişkilerin kurulmasını engelliyor ve bireylerin savunmasız bir dönemden daha olgun bir döneme geçişini zorlaştırıyor. Aşırı baskı psikolojik sorunlara yol açıyor, çözüm ise, ifade özgürlüğünü destekleyen farkındalık ve kültürel eğitim programları ile uzman psikolojik destek ekiplerinin varlığında yatıyor” dedi.

Reem Al-Ghajari, erkeklerin kadınların rollerini sınırlayan kalıplaşmış yargıları pekiştirmeye çalıştığını ve kadınların aktif rollerinin çoğunlukla göz ardı edildiğini ifade etti. Reem Al-Ghajari, “Bu dengesizlik, kız çocuklarını olumsuz etkiliyor, kızlar annelerinin kısıtlamalarına hapsoluyor ve buna tepki olarak sınırları zorluyor. Çözüm, erkek ve kadınlar arasında bir denge kurmakta yatıyor. Çünkü kadınların yüksek yeteneklere sahip olduğu kanıtlanmış, ancak baskı ve korku bu yeteneklerin ortaya çıkmasını engelliyor” diye kaydetti.

‘Kadınlar önemli ve etkili roller üstleniyor’

Reem Al-Ghajari, sözlerine şöyle devam etti:

“Koruma her annenin hakkı olan doğuştan gelen bir duygudur, ancak kontrole dönüştüğünde çocuğu psikolojik olarak zayıflatır. Ebeveynlik, diplomatik yöntemler ve net stratejiler gerektirir, çünkü dayatma kızgınlığa yol açar ve ebeveynlikte tutarsızlık çocukta sağlıksız bir psikolojik durum yaratır. Ebeveynlik tarzlarını değiştirmek cesaret gerektiriyor, çünkü anneler genellikle seçtikleri yeni yaklaşımların tek sorumluluğunu üstlenirken, istenmeyen sonuçlar ortaya çıkarsa babalar onları suçluyor. Bu yaygın bir hatadır, çünkü ebeveynlik ortak bir entelektüel çabadır ve ancak anne ve babanın işbirliğiyle başarılı olabilir.”

Kız çocuklarına toplumsal sorumlulukların aşırı yüklenmesini eleştiren Reem Al-Ghajari, bunun biyolojik faktörlerle bağlantılı olmadığını, tamamen toplumsal bir dayatma olduğunu söyledi. Kadınların önemli ve etkili roller üstlendiğini belirten Reem Al-Ghajari, sağlam ilkelerle yetiştirilen bir kız çocuğunun doğru kararlar alabileceğini ifade etti. Bu nedenle ebeveynliğin stratejik ve bilinçli olması gerektiğini dile getiren Reem Al-Ghajari, hem kız hem de erkek çocuklar için doğruyu yanlıştan ayıracak şekilde, zorlamaya başvurmadan rehberlik yapılmasının önemli olduğunu kaydetti. Reem Al-Ghajari, aksi takdirde zorlamanın olumsuz tepkiler ve karmaşık psikolojik sorunlar doğurduğuna vurgu yaptı.

Dengeli nesil yetiştirmenin temeli

Çocuğun büyüdüğü ortamın, kişiliğini şekillendirmede en önemli faktör olduğunun altını çizen Reem Al-Ghajari, “Ortam sağlıklıysa ve ebeveynler net ve tutarlı bir stratejiyle onlara rehberlik ederse, çocuk psikolojik ve sosyal olarak sağlıklı olur ve kız çocuğu olgun, bilinçli ve toplumun zorluklarıyla başa çıkabilecek kapasitede olur. Sonuç olarak, sağlıklı bir yetiştirme, geçmişin mirasına dayanmakla sınırlı olamaz, değişime cesaret, ebeveynler arasında işbirliği ve kadın ile erkek rolleri arasında denge gerektirir. Bilinçli bir yaklaşım ve destekleyici bir ortam, önceki nesillerden kalan eğitim hatalarından arınmış, psikolojik ve sosyal açıdan dengeli yeni bir nesil yetiştirmenin temelini oluşturur” dedi.