Bağdat’ta kadınlar Kişisel Statü Kanunu’nun değiştirilmesini protesto etti

Iraklı kadınlar, Kişisel Statü Kanunu’ndaki değişiklikleri protesto ederek, kadınların haklarının korunmasını istedi. Eylemciler, evlilik, boşanma ve velayet kararlarının dini yetkililer yerine sivil mahkemelerce verilmesi gerektiğini belirtti.

RAJA HAMİD RAŞİD

Bağdat – Irak’ın çeşitli şehirlerinden kadınlar, Kişisel Statü Kanunu’nda yapılan değişiklikleri protesto etmek için başkent Bağdat Firdos Meydanı’nda bir araya gelerek eylem düzenledi. Katılımcılar, evlilik, boşanma ve velayet gibi konuların dinî yetkililer yerine sivil mahkemeler tarafından karara bağlanmasını talep etti. Kadınlar, Irak’ın çok dinli ve çok mezhepli bir sivil devlet olduğunu vurgulayarak, ayrımcı dini yasaların topluma dayatılamayacağını belirtti.

Bağdat ve diğer şehirlerden kadınlar 1959 tarihli ve 188 sayılı Medeni Kanunu’nda yapılan değişikliklere karşı seslerini yükseltti. Katılımcılar, bu değişikliklerin kadınları kısıtladığını ve aile haklarını zayıflattığını belirterek iptal edilmesi gerektiğini belirtti.  “Bir çocuğun hakları annesinin kucağında başlar”, “Gerçek adalet, anneden başlar”, “Bir anne eşsizdir; kimse onun yerini tutamaz”, “Hiçbir yasa, annenin kucağını ortadan kaldıramaz” sözlerin dövizlere yazıldığı eylemde kadınlar haklarından vazgeçmeyeceklerini dile getirdi.

‘Yasalar adı altında kaybedilen bir nesil’

Protestoya katılan kadınlardan biri, büyük bir üzüntüyle eski yasa kapsamında evlendiğini şu sözlerle anlattı:
“Bu evlilik, Caferi Medeni Kanunu ve yapılan değişiklikler öncesi eski Medeni Kanun’a göre yapıldı. O zaman evlilik sözleşmesi her iki tarafın haklarını güvence altına alıyordu. Bugün ise erkek istediği zaman ikinci ya da üçüncü eşini alabiliyor; evlilik, boşanma ve çocuk sahibi olma konularında tam özgürlüğe sahip. Kadın ise zamana ve koşullara bağlı kısıtlamalarla karşı karşıya.  Evlenmem uzun sürmedi çünkü eşim dengesizdi ve ailesi sürekli müdahale etti. Boşanma acıyı bitirmedi, sadece yeni kapılar açtı. Aileden ya da toplumdan hiçbir destek almadım. Boşanmış erkekler sosyal ayrıcalıklara sahipken, boşanmış kadınlar—özellikle anneler—suçlanıyor, iş olanaklarından mahrum bırakılıyor ve eski eşleri üzerlerinde baskı uygulamaya devam ediyor.”

‘Önceki evlilik sözleşmem değiştirildi’

Başka bir kadın, değişikliklerden dolayı mağdur olduğunu belirterek şöyle konuştu: “Hanafi mezhebine göre evlendim. Boşandıktan sonra, eski eşim, evlilik sözleşmemi habersiz ve rızam dışında Caferi mezhebine çevirdi. Şiddet gördüm, hatta eşim beni öldürmeye çalıştı. Ailesi müdahale etmeseydi ölmüştüm. Suç duyurusunda bulundum ve eşim hapis cezası aldı.”

Kadın, “İki çocuğum var ama bu yasa bana ne annelik ne de Irak vatandaşı olarak adalet getirdi. Erkekler hâlâ kontrolü elinde tutuyor ve parlamentonun kararları erkeklerin haklarını kadınların ve çocukların pahasına koruyor. Kadınlar şiddet ve dışlanmaya maruz kalıyor. Irak dini bir devlet değildir; her zaman çok dinli ve çok mezhepli bir sivil devletti. Peki kadınları marjinalleştiren yasalar neden dayatılıyor? Çocuklarımdan asla vazgeçmeyeceğim” dedi.

‘Üç yıl sonra velayet talebinde bulundu’

Bağdat’tan bir kadın, Necef’ten bir erkekle evlenip boşandıktan sonra yaşadıklarını anlattı:
“Oğlumla birlikte Bağdat’a taşındım. Babası oğlunu görmediği için haftalık ziyaretler için onu Necef’e götürdüm. Sonra ziyaretlerin Bağdat’ta yapılabileceği söylendi ve kabul ettim. Şimdi ise yeni Medeni Kanun değişikliği ve Caferi Medeni Kanunu’nun uygulanmasıyla, eski eşim oğlumun velayetini almak istiyor. Peki o tüm bu yıllar neredeydi? Tüm sorumluluğu ben üstlendim. Bu değişiklik adaletsizdir ve annelerin çektiği acıyı tamamen görmezden geliyor.”

‘Çocuklarıma bakmak için çok çabaladım’

Nasiriyah’dan bir kadın hükümete seslenerek şunları söyledi:

“Eşim federal poliste çalışıyor. Ailem öldükten sonra mirasımı aldım. Birlikte arazi alıp ev yaptık, devlet kredisi de kullandık. Yıllarca kirada yaşadık. Bir süre sonra eşim ortadan kayboldu. Araştırdım, mirasımı kullanıp başka bir kadınla evlendiğini öğrendim. Hayallerimi yıktı ve başka bir hayat kurdu. Bu insanlık mı? Adalet nerede?”

Kadın, ayrıca “Eşim geri döndü ama evliliği reddetti. Büyük bir kavga sonrası beni evden attı. Üç çocuğumla kardeşimin evine gittim. Kardeşim bizi geçindiremiyor. Zor koşullarda çalışmak zorunda kaldım, sonra sorunlar nedeniyle işi bıraktım. Tüm çabamı çocuklarıma bakmak için verdim. Avukat tuttum, mirasımı geri aldım ve nafaka aldım. Ama eski eşim sadece iki ay ödedi, sonra tamamen durdu. 2023’ten bugüne tek kuruş ödemedi. Resmî belgeyle polise gittim, sistemde kaydı kontrol edildi; kaçak olduğu söylendi. Mahkemeye gittim, aynı sonucu aldım.”

Kadın sözlerini şöyle sürdürdü: “Tüm bunlara rağmen velayet babaya mı ait? Kızlarının adını veya yaşını bile bilmeyen bir adama mı? Nafaka ödemeyen, yasadan kaçan bir adama mı? Adalet nerede? Yine de yasa velayetin babaya ait olduğunu söylüyor. Bu yasa her Iraklı kadın için adaletsiz ve baskıcıdır.”