‘Kadınların tek kurtuluş yolu Önder Öcalan’ın fiziki özgürlüğüdür’
Kadınların erk sistemden kurtuluşunun tek yolunun Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğü olduğunu belirten Filiz Budak, “Küresel düzeyde yürüttüğümüz çalışmalarda Önder Öcalan’ın fiziki özgürlüğünü merkeze almalıyız” dedi.

BERJÎN KARA
Mexmûr – Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta yaptığı “Barış ve Demokratik Toplum” çağrısı, Kürdistan’da, Türkiye’de ve yurt dışında geniş yankı buldu. Bu çağrı, Kürt sorununun çözümüne dair her gün yeni gelişmelerin yaşanmasına zemin hazırladı ve Kürdistan ile Türkiye’de yeni bir süreç için adımlar atılmasına neden oldu. 1 Mart’ta, Kürdistan İşçi Partisi (PKK), Abdullah Öcalan’ın çağrısı doğrultusunda ateşkes ilan etti. Aynı şekilde, 10 Nisan’da İmralı Heyeti üyelerinden DEM Parti milletvekilleri Sırrı Süreyya Önder ve Pervin Buldan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile bir görüşme gerçekleştirdi.
Her ne kadar bu çağrıdan itibaren Kürt halkı açısından olumlu gelişmeler yaşanmış olsa da iktidar cephesinden bu süreci ilerletecek ciddi adımlar atılmadı. Yani, ateşkese rağmen özgürlük gerillalarına ve Kürt halkına yönelik saldırılar her gün devam etti. Bu durum da halk içerisinde soru işaretlerinin oluşmasına neden oldu. Şehit Rüstem Cûdî (Mexmûr) Mülteci Kampı Halk Meclisi Eşbaşkanı Filiz Budak, ajansımıza konuyla ilgili değerlendirmelerde bulundu.
‘Devrimin yarattığı sonuçlar Ortadoğu’da hissediliyor’
Filiz Budak, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 8 Mart 1998’de tüm kadınlara ithaf ettiği kadın özgürlük ideolojisinin 5 temel ilkesine dikkat çekerek, “Kadının partileşmesi, kadının ordulaşması ya da adım adım gelişen kadın mücadelesi, bugün Kürt kadınının kimliğinde evrenselleşmeye doğru ilerliyor. Kadın devrimi, insanlık devriminin öncüsü olacaktır, yani bu süreç artık tamamlanma aşamasındadır. Aynı zamanda bu devrimin yarattığı sonuçlar, Ortadoğu’da, Kürdistan’da ve dünyada somut biçimde kendini göstermektedir” dedi.
‘Çağrı kadınlara sorumluluk yüklüyor’
Filiz Budak, Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta yaptığı çağrının önemine dikkat çekerek, bu çağrının kadınlar açısından daha derin ve ağır bir sorumluluk taşıdığını vurgulayarak, “Çünkü bizler sadece yüzyıllık bir kadın mücadelesinin değil, aynı zamanda doğanın ve insanlığın kurtuluşunun da öncüsü olacağız. Bu süreçte en büyük görev ve sorumluluğumuz, Demokratik Ulus sistemini inşa etmektir. Sisteme ve anlayışa karşı da mücadele veriyoruz. Erkek egemen zihniyetin, hem erkek hem kadın içinde yerleştirdiği yapısal anlayıştan kurtulmamız gerekiyor. Bu da ancak Jîneoloji bilimiyle mümkündür” şeklinde konuştu.
‘Kapitalist sistem kültürleri yok oluşa sürüklüyor’
Filiz Budak, insanlığın kurtuluşuna giden yolun, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın ortaya koyduğu paradigma ile mümkün olabileceğini belirterek, “Çünkü insanlık soykırımın pençesindedir. Önderlik beşinci savunmasında, ‘Kürtleri kültürel soykırım pençesinden korumak’ diyor. Ancak bugün küreselleşen kapitalist sistem, sadece Kürtlerin değil, mevcut tüm halkların kültürlerini yok oluşa sürüklüyor. İnsanlar bunu önleyebilir. Ortadoğu’da biz hâlâ bazı halkların kültürel varlığını koruyabiliyoruz. Bu da biz kadınların sorumluluğudur. Kaybedilen şey toplumsallaşmamızdır ve biz kadınlar toplumsallaşmayı başarabiliriz. Bunu da ancak Önder Apo’nun fiziki özgürlüğünü sağlayarak gerçekleştirebiliriz. Küresel düzeyde yürüttüğümüz çalışmalar için Önder Apo'nun fiziki özgürlüğünü merkeze almalıyız" diye kaydetti.
‘Önder Apo’nun fiziki özgürlüğü sağlanmalı’
Mevcut sistemin kadın karşıtı olduğunu ve bütünüyle kadın düşmanlığı üzerine kurulu bulunduğunu söyleyen Filiz Budak, sözlerine şöyle devam etti:
“Kadınların bu sistemden kurtuluşunun tek yolu Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğüdür. Kadınların Önder Öcalan için başlattığı özgürlük kampanyaları daha güçlü bir şekilde yürütülmesi gerekiyor. Bu farkı iyi kavramalıyız. Eğer bu defa kaybedersek, büyük bir kayıpla karşı karşıya kalırız ve tarih boyunca yaşadığımız soykırımlarla bir kez daha yüzleşiriz. Önderlik, ‘Kadın sorunu Kürt sorunundan daha derin bir sorundur. Kadın sorunu çözülmeden, ulusal sorun da çözülemez’ diyor. Bu nedenle fiziki örgütlenmeden ziyade, ideolojik örgütlenmeye daha fazla önem vermeliyiz. Nasıl ki ‘Jin, jiyan, azadî’ sloganı etrafında küresel bir kadın buluşması oluştuysa, aynı şekilde kadın özgürlük ideolojisi etrafında da dünya çapında bir örgütlülük yaratmalıyız. Bu örgütlülük, özgürlüğün ana yolu ve yöntemi haline gelmeli, özellikle de Önder Apo’nun fiziki özgürlüğünün sağlanması açısından. Ancak bu şekilde biz de onunla birlikte özgürleşebiliriz.”
‘Halk devlete güvenmiyor’
Ateşkese rağmen Türk devletinin saldırılarını sürdürdüğüne dikkat çeken Filiz Budak, “Biz burada barışçıl ve demokratik bir toplumdan söz ederken, onlar halkın kendi iradesiyle yaptığı seçimlere saldırıyor. Halkın iradesini gasp ediyorlar. Bu, yeni süreçlerin başlaması açısından büyük bir tehdit oluşturuyor. Halk içinde güvensizliği daha da derinleştiriyor. Bu nedenle devletin bugünkü uygulamalarına bakıldığında, halk ‘Devlete güvenmiyoruz’ diyor. Çünkü devletin yaptıkları apaçık ortada. Ama bizim güven duyduğumuz yer, Önderliğimizdir. Bu yüzden mücadelemizi ve direnişimizi daha da güçlendirmeli, düşmana çıkış yolu bırakmamalıyız” diye belirtti.
‘Sürecin yükünü Önderliğin omuzlarına bırakmamalıyız’
Filiz Budak, konuşmasının devamında şunları dile getirdi:
“Bizler özgürlük hareketi olarak, Kürt halkı, Kürt dostları ve özellikle de kadınlar olarak, bu sürecin bütün yükünü Önderliğin omuzlarına bırakmamalıyız. Yıllardır bunu yapıyoruz; Önderlik, ağır bir işkence sistemi içinde tutulurken, biz tüm sürecin yükünü onun omuzlarına yıktık. Artık bu yükü hafifletmemiz gerekiyor. Şu an devletin izlediği çizgi devam ederse, kaybeden devletin kendisi olur. Bu sürecin ve çözümün bazı şartları ve ölçütleri vardır. Ancak bugüne kadar devlet cephesinden bu şartlar doğrultusunda ciddi bir adım atılmamıştır. Sadece görüşmeler gerçekleşmektedir. Kürt halkı ve Özgürlük Hareketi olarak bizim temel şartımız; saldırıların sona ermesi ve Önderliğin fiziki özgürlüğünün sağlanmasıdır. Ancak hukuki ve pratik anlamda bu konuda henüz bir adım atılmış değil. Bu nedenle, artık bu sürecin bir ismi olmalı ve bu ismin özü, Önderliğin fiziki özgürlüğü olmalıdır.”
Cezaevlerindeki siyasi tutsakların durumuna da vurgu yapan Filiz Budak, “On binlerce tutsağımız var, onlar için adımlar atılmalıdır. Onlar özgürlük ve devrim emekçileri. Öte yandan yakılmış binlerce köy var, dünyanın dört bir yanına göç etmiş yüz binlerce Kürt var, bunların tartışılması ve somut protokollerin imzalanması gerekiyor ki, sürecin başladığını söyleyebilelim. Şimdiye kadar her şey Önderlik tarafından yapıldı. Bu belli bir yere kadar gidiyor. Kürt hareketi ve halkı olarak, Önder Apo'nun fiziksel özgürlüğü sağlanana kadar mücadelemiz sürecektir” dedi.
‘Önderliğin çağrısı, demokratik toplum yaratılmasına önayak olacaktır’
Filiz Budak, Demokratik Ulus anlayışının önemine değinerek, sözlerini şöyle tamamladı:
Bu süreç, Türk halkı, Kürt halkı ve Ortadoğu halkları için bir geçit olacaktır. Aynı zamanda dünyanın birçok yerinde küresel düzeyde somut bir şekilde Demokratik Ulus sistemi kurmak için bir adım ileri olacaktır. Bu sisteme ihtiyaç duyan halkların onu inşa etmesine yardımcı olacaktır. Dolayısıyla hem Türk devletinin hem de Ortadoğu'ya baskı uygulayan devletlerin ve komplocu güçlerin süreci bozmak yerine destek vermesi gerekiyor. Böylece özgürlük mücadelesi ve Önderliğin çağrısı, karşılıklı olarak halklar arasında barış ve demokratik toplum yaratılmasına önayak olacaktır.”