“Aysel Tuğluk’a yönelik işkence derhal son bulmalı”

Aysel Tuğluk için 1000 Kadın Platformu ve siyasetçiler Kobanê Davası öncesi demokratik kamuoyuna Aysel Tuğluk’un sesine ses olma çağrısında bulundu.

Haber Merkezi - Kobanê’ye yönelik saldırıları 6-8 Ekim 2014’te gerçekleşen protesto eylemleri gerekçe gösterilerek aralarında HDP eski eş genel başkanları, merkez yürütme kurulu üyelerinin de bulunduğu 21’i tutuklu 108 ismin yargılandığı Kobanê Davası’na devam ediliyor.

Duruşma öncesinde, kadınlar demans hastası Aysel Tuğluk’un durumuna ilişkin Sincan Cezaevi Kampüsü önünde basın açıklaması yaptı. Açıklamaya, Aysel Tuğluk İçin 1000 Kadın Platformundan Prof. Dr. Yasemin Özgün, Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP) Eş Genel Başkanı Canan Yüce, Emekçi Hareket Partisi (EHP) Ankara İl Sözcüsü Senem Deniz, Emek Partisi (EMEP) Genel Başkan Yardımcısı Şükran Doğan, HDP Danışma Kurulu üyesi Şebnem Oğuz ile çok sayıda siyasetçi ve avukat katıldı.

Ortak açıklamayı okuyan Aysel Tuğluk için 1000 Kadın Platform üyesi Prof. Dr. Yasemin Özgün, Aysel Tuğluk’un hızla ilerlemekte olan demans hastalığının cezaevi koşullarında yaşamasını imkansız hale getirdiğini söyledi.

“Hastalığına rağmen tutsak”

Açıklamada “Aysel Tuğluk’un yardım almaksızın ihtiyaçlarını karşılama ve kişisel bakımını sürdürme imkanı artık maalesef yoktur. Zaten aylar önce Kocaeli Üniversitesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı tarafından gerçekleştirilen tedavi ve muayeneler sonucunda Aysel Tuğluk’un cezaevinde kalamayacağı yönünde görüş bildirilmiş olduğu da hepimizin bilgisi dahilindedir. Buna rağmen Adli Tıp Kurumunun raporları çerçevesinde Aysel Tuğluk’un tutsaklığı sürdürülüyor” ifadelerine yer verildi.

“Savunma hakkı elinden alınıyor”

Ulusal ve uluslararası mevzuatın hasta tutukluların tedavilerinin etkili biçimde sürdürülebilmesi için tahliye edilmeleri gerekliliğini açıkça düzenlediği hatırlatılan açıklamada Aysel Tuğluk’un ve hasta tutukluların yaşama haklarının gasp edildiği kaydedildi.

Açıklamada Aysel Ruğluk’un durumuna ilişkin şu bilgiler paylaşıldı:

“Oysa sağlıklı yaşam istisnasız herkes için korunması gereken en temel haklardan biridir. Bu hak çerçevesinde Aysel Tuğluk’un tedavi olabilmesi için derhal tahliye edilmesi gerekiyor. Aysel Tuğluk 505 gündür tahliye edilmiyor. Hastalığı giderek geri döndürülemez biçimde ağırlaşıyor. Ancak tedavi edilmesi sonrasında etkili biçimde kullanması mümkün olan savunma hakkı fiilen elinden alınıyor. Bu hakikat ortada dururken, mahkeme, Aysel Tuğluk’u ifade vermeye zorluyor ve ifade veremeyecekse mahkemeye gelip ifade veremeyeceğini söylemesi ya da savunmasını onun yerine avukatının yapması öneriliyor.”

Kamuoyuna çağrı

Açıklamada “Mahkemenin bu tutumu savunma hakkının yok sayılmasından başka bir şey değildir. Tedavisine imkan tanınmadığı ve savunma hakkını tedaviden sonra kullanması sağlanmadığı sürece, Aysel Tuğluk’u mahkemede ifade vermeye zorlamak savunma hakkının gaspıdır. Aysel Tuğluk’un tedavisini engelleyen bu zorlayıcı tutum bir işkence halini almış durumdadır. Aysel Tuğluk’a yönelik işkence derhal son bulmalıdır. Türkiye demokratik kamuoyunu bu çağrıyı en güçlü biçimde sahiplenmeye ve Aysel Tuğluk için ses vermeye davet ediyoruz” denildi.