Ayşegül Doğan: Komisyon Türkiye’nin demokrasi sorununu çözmek için toplanmalıdır

DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, komisyon noktasında Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş’un inisiyatif alması gerektiğini ifade ederek, “Bu komisyon Türkiye’nin demokrasi sorununu çözmek için toplanabilir, toplanmalıdır” dedi.

Haber Merkezi- Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Sözcüsü Ayşegül Doğan, Parti Meclisi ve Merkez Yürütme Kurulu toplantılarının sonuçlarına ilişkin partisinin genel merkezinde bir basın toplantısı düzenledi.

Ayşegül Doğan, sürece ilişkin hem anlatıcı hem de örgütleyici pozisyonda olacaklarını ifade ederek siyasi partiler ile görüşmelerin önümüzdeki haftalarda da sürdürüleceğini ayrıca tüm görüşmelerin olumlu geçtiğini belirtti. Ayşegül Doğan, anayasa tartışmalarına ilişkin ise “Kim diyebilir ki Türkiye bu antidemokratik uygulamalarına neden olan bir darbe anayasası ile yönetilebilir. Üstelik geldiğimiz aşamada şöyle bir durumla karşı karşıyayız. Darbe anayasası dahi uygulanmıyor tespitleri yapıyoruz.

Mevcut mevzuat uygulansa bile Türkiye’de nelerin değişebileceğinden bahsediyoruz yıllardır. Evet, tabii ki Türkiye’nin yeni, özgürlükçü, demokratik, kapsayıcı ve kucaklayıcı bir anayasaya ihtiyacı var” şeklinde konuştu.

Türkiye ve bölgesel değerlendirmeler yapıldı

Sürece ilişkin çalışma ve stratejik yol haritalarını yakın zamanda paylaşacaklarını açıklayan Ayşegül Doğan, şöyle devam etti:

“22 Ekim’de Sayın Bahçeli’nin yaptığı çıkış, 27 Şubat’ta Sayın Öcalan’ın çağrısı ve inisiyatifi, ardından Sayın Erdoğan’ın ortaya koyduğu irade ve yaptığı açıklamalar ile PKK’nin 12 Mayıs’ta ilan ettiği Kongre kararlarının Türkiye açısından neden hayati bir önem taşıdığını ve yalnızca Türkiye ile sınırlı olmadığını, bölgesel etkileri olabileceğini hatta uluslararası konjonktürde değerlendirmek gerektiğini yine burada defalarca ifade etmiştik. PM toplantımızda da en çok altı çizilen konulardan biri bunun hem Türkiye hem de bölgesel hem de küresel ölçekteki etkilerine ilişkin değerlendirmelerdi."

‘Meclis Başkanı komisyonla ilgili sorumluluk almalı’

Ayşegül Doğan, Meclis’te kurulması beklenen komisyon tartışmalarının da ele alındığını söyleyerek komisyon noktasında Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş’un inisiyatif alması gerektiğini belirtti. Ayşegül Doğan, “Aylar önce Meclis Başkanını inisiyatif almaya davet ettik. Kürt meselesinin çözümünün Türkiye’nin demokratikleşmesinden ayrılamayacağını, Türkiye’nin demokratikleşmesi için Kürt meselesinin çözülmesi gerektiğini, bu çözümde de tüm siyasi partilerin önerilerinin, eleştirilerinin ve yapıcı katkılarının olması gerektiğini söyledik. Bunun Meclisle de sınırlı kalmaması gerektiğini, ancak en önemli adreslerden biri de hukuki ve siyasi zemine işaret eden taraflar açısından da baktığımızda ki buna partimiz de dahil Meclis olduğunu ifade ettik.

Meclis’ten başlayıp Meclis ile sınırlı kalmayan ve toplumun diğer kesimlerini ve dinamiklerini de içine dahil edebilecek bir şekilde bir komisyon tartışması yapacağımızı söylemiştik. PM ve MYK tartışmalarımızdan süzülen kararda, Meclis Başkanı Sayın Kurtulmuş’un bu komisyonla ilgili sorumluluk üstlenmesi gerektiğini düşünüyoruz” şeklinde konuştu.

‘İnisiyatif kullanılmalıydı’

Komisyonun Türkiye’nin demokrasi sorununu çözmek için toplanması gerektiğini belirten Ayşegül Doğan, durumu ‘geç kalınmış bir inisiyatif’ şeklinde tanımladı ve şunları söyledi:

“Bugüne kadar bu inisiyatif kullanılmalıydı. Bu inisiyatifi, yani bu meselenin esasını, diğer bazı tartışmaların gölgesinde yapmak yerine tüm siyasi partilerin toplandığı veyahut ilk başlangıç aşaması olarak siyasi parti yetkililerinin, işte eş genel başkanlarının, grup başkanvekillerinin toplandığı bir buluşma yapılabilir. Buna Meclis Başkanı başkanlık yapabilir ve orada siyasi partilerin, özellikle genel başkanlarının ve eş genel başkanlarının böyle bir komisyona ilişkin yaklaşımı tartışılabilir ve bu da kamuoyuyla açıklıkla paylaşılabilir. Komisyon bizim için önemli bir mesele. DEM Parti, Sayın Bahçeli’nin komisyon teklifini olumlu bulduğunu söylemişti. Hem şu endişeyi gidermek açısından da komisyonun önemli olduğunu düşünüyoruz. Toplumda pek çok kaygı var. Bu kaygıları gidermek de Meclis’in önemli görevlerinden biri.”

‘Kabuğu kırmak önemli bir sorumluluktur’

Ayşegül Doğan konuşmasına şu sözlerle devam etti:

“Oy, seçmen taban kaygısı, başka türlü yaklaşımlar yerine bütüncül bir yaklaşıma ihtiyacımız var. Türkiye bu klişelerden kurtulmalı artık. Türkiye gerçekten herkesin, başta siyasi partiler olmak üzere, kabuğunu kırmak zorunda olduğu bir dönemde. Bu dönemde bu kabuğu kırmak önemli bir sorumluluktur. Değişim ve dönüşüm için de somut emareler ortaya koymak gerekir. Yani yeni bir dil, yeni bir yöntem, tarz, yeni bir yaklaşım gerektirir. Bu tarz ve yaklaşım yalnızca söz konusu partiler için geçerli değildir ki. Sürekli DEM Parti’ye ne yapması gerektiğini hatırlatanlar ya da bunun için hevesli olanlar, bulundukları yere bakmakla mükelleftirler. Burada medyanın da çok büyük rolü var. Medya, o yeni dilin yaratımında çok önemli bir rol oynayacaktır.

‘Güven hukukla sağlanır’

Tüm bunlar için Türkiye’nin, o en başından beri gönderme yaptığımız bu barış ve demokratik toplum süreciyle ilgili siyasi ve hukuki zemine ihtiyacı var. Çünkü güvene ihtiyacı var. Güveni ancak hukukla ilgili sağlam adımlar atarak sağlayabiliriz. Toplumdaki adaletsizlik duygusunu gidermeye dönük planlamaları kamuoyu ile paylaşarak yapabiliriz. İşte bunları ağırlıklı olarak PM toplantımızda tartıştık. Önümüzdeki dönem en önemli görevlerimizden biri, bugüne kadar yaptığımız bu yeni sürecin taşıyıcı kolonunun demokrasi olduğunu topluma yeniden anlatmaktır. Sahaydık, sahada olmaya devam edeceğiz. Görünürlüğümüzü, etkinliğimizi artırmaya devam edeceğiz. Ev buluşmaları, halk buluşmalarını yapıyorduk; bunların sayılarını artıracağız. Biz bu sürecin hem anlatıcısı hem de örgütleyicisi olacağız. Çünkü bu süreci tek başına anlatmak yetmez; aynı zamanda bu süreç için güçlü bir örgütlenmeye ihtiyaç var.

‘Dayanışmaya, ortaklaşmaya davet ediyoruz’

Riskli bütün alanları temizlemek, toplumsal desteği artırarak ortadan kaldırmak istiyoruz. Bu konuda dayanışmaya, ortaklaşmaya davet ediyoruz. Hem siyasi partileri hem de toplumsal dayanışmayı artırarak yan yana gelişe davet ediyoruz. Aksine, bu riskler gerçekten bu kadar tarihsel bir fırsatta bize “keşke” dedirtmemeli.

Yapabileceklerimiz var, yapabilecek güçlerimiz var, yeter ki bu gücü birleştirelim. Toplumsal endişeleri artırmak değil, siyasetin görevi azaltmaktır. Siyaset böyle bir fırsatla karşı karşıya. Dil diyoruz, karşımızdakine nasıl baktığınızı da gösteren bir şeydir.

O yüzden siyasetin yeni dönemindeki dili çok önemlidir. Yeni bir dönemse, kurucu yeni bir dile ihtiyaç vardır. Bu dil kapsayıcı, kucaklayıcı, birleştirici ve bütünleştirici olmalı; iten, dışlayan, yok sayan bir dil olmamalıdır.

‘Operasyonlar devam ediyor…’

Demokratik siyasetin etrafındaki kuşatmayı kırmak, siyasetin alanını genişletmek diyoruz. İstanbul’da, kent uzlaşısı dolayısıyla yargılanan bir belediye başkanı var. HDK davaları başlıyor. Operasyonlar devam ediyor, gazeteciler özgür hissetmiyor, somut emareler görmek istiyorlar, adımlar atılmasını bekliyorlar. Kent Uzlaşısı, DEM Parti’nin yerel yönetimler stratejisidir. Kent Uzlaşısını suç kabul edip, demokratik bir toplum ve yeni bir dönem, yeni bir dil nasıl yaratacaksınız diye bize soranlar var. Bu sorunun yanıtını vermesi gerekenler bugün hükümet edenlerdir. O yüzden dün en çok tartıştığımız konulardan biri de eşitlikçi kardeşlik hukukunun tesis edilebilmesiydi.

‘Beklentimiz Haziran’da çifte bayram olması’

10’uncu Yargı Paketi ve bu yargı paketine ilişkin beklentiler de gündemimizdeydi.

Türkiye’de binlerce mahpusun haksız ve hukuksuz bir şekilde siyasi nedenlerle içeride tutulduğunu, bunların çoğunun da bizim partimizin üyeleri olduklarını ve hatta yöneticileri, eş genel başkanları olduklarını bu kürsüde çokça ifade ettik. Buna ilişkin bir trafiğin Meclis zemininde sürdüğünü biliyorsunuz. Bu neye evrilir, nasıl olur, bu taleplerin ne kadar duyulduğu, ne kadar kabul edildiği ya da ne kadar bu yargı paketinin içerisinde yer alacağı, önümüzdeki günlerde netleşir. Paket nasıl bir kapsamla karşımıza çıkar, henüz bunun mahiyetine ilişkin bir şey açıklayamıyoruz çünkü bize ulaşmış net bilgiler yok. Ama önümüzdeki günlerde, yani Haziran’da bizim beklentimiz bir çifte bayram olmasıdır. Bayramdan önce bu konuda hızla adım atılmasını bekliyoruz. Biz kararlıyız, biz samimiyiz. Biz oldukça açık ve şeffaf bir şekilde barış ve demokratik toplum süreci ile ilgili bu dönem ve bundan sonraki dönemlerde yapacağımız, yapabileceğimiz her şeyi büyük bir sorumlulukla, dikkatle yapmaya çalışıyoruz.”