Arap, Kürt, Ermeni, Süryani kadınlardan saldırılara tepki

Hesekê kentinde yaşayan Arap, Kürt, Ermeni, Süryani halklarından kadınlar, Türk devletinin Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırılarını kınayarak, saldırılara karşı, “Birlikteliğimizi topraklarımızı ve sistemimizi savunacağız” dedi.

RONÎDA HACÎ

Hesekê- Türk devleti 23 Ekim'den bu yana işgal ve soykırım saldırılarını Kuzey ve Doğu Suriye bölgelerinde yoğunlaştırdı. Günlerce devam eden saldırılar sonucunda, kadın ve çocukların da içinde bulunduğu 17 kişi hayatını kaybetti ve onlarca kişi de yaralandı. Bu saldırılar sonucunda bölgede altyapı, yaşam alanları ve hizmet veren kurumlar hedef alındı; petrol, gaz ve elektrik istasyonlarının da içinde bulunduğu 30 istasyon hizmet dışı kaldı. Ayrıca Kobanê'de elektrik istasyonuna yapılan saldırılar nedeniyle 366 köy ve kent merkezi elektriksiz kaldı.

Kuzey ve Doğu Suriye Cizir Kantonu Hesekê kentinde birlikte yaşayan Kürt, Arap, Süryani ve Ermeni kadınlar, Türk devletinin saldırılarına tepki gösterdi.

Birlik ve beraberliğimiz soykırım planlarını boşa çıkaracaktır

Ermeni Mariya İbrahim, Türk devletinin Kuzey ve Doğu Suriye'ye yönelik saldırılarının 1915'te Ermeni toplumuna yönelik soykırım planının bir devamı olduğunu vurgulayarak, "Türk devleti oluşum tarihinden bugüne kadar soykırım ve katliamlar üzerinden kendini var etmiştir. Bugün bu saldırılarla 1915’te yapmış oldukları katliamı yenilemektedirler fakat bölge halklarının örgütlü ve birlikteliği bu soykırım planlarını boşa çıkartacaktır. Bölgede yaşayan kadim halklar olarak, bugün demokratik ulus sistemi altında birlik ve dayanışma ruhu ile örgütleniyoruz. Saldırılar karşısındaki kararlığımız ve çağrımız ise; hiçbir gücün bizleri yok sayamaz, öz gücümüz, birlik ve dayanışma ruhumuz her zamankinden daha güçlü. Yine bölgeye dönük saldırılar da özelikle halka hizmet veren altyapıların ve hizmet merkezlerinin hedef alınmasının amacı, bölge halklarını huzursuz kılmak, yıldırmak ve çaresiz bırakmaktır.”

‘Saldırıların bizi yok etmesine asla izin vermeyeceğiz’

Kürt yurttaş Fatma Şêxmûs ise saldırılara yönelik tepkisini şöyle ifade etti: "Türk devletinin Kuzey ve Doğu Suriye halklarının güçlü bir örgütlenme zemini olduğunu, öz savunmasının olduğunu ve her anlamda başarılar ve kazanımlar elde ettiğini görmektedir. Bundan kaynaklı amansızca saldırmakta oluşan tüm kazanımları yok etmek istemektedir. Kürt, Arap, Süryani, Asuri ve Ermeni halklar olarak bu saldırılara karşı birlik ve yardımlaşma ruhunu güçlendirerek geliştirilen soykırım planları karşısında kararlı duracağız. Hep birlikte topraklarımızı koruyacağız ve saldırıların bizi yok etmesine asla izin vermeyeceğiz.”

‘Birlik ruhu bu saldırılara en güçlü yanıt olmaktadır’

Arap Rewda Şakir, Rojava Devriminin kadınlar öncülüğünde başarı kazandığına vurgu yaparak, şöyle devam etti: "Rojava Devrimi kadınların öncülüğünde gelişti. Kadınların büyük emek ve çabalarıyla çalışma azmi, kadındaki tecrübe, birikim ve bilgi ile beraberinde başarılı kazanımlar elde edildi ve bu başarılar halende aralıksız devam etmektedir. Bugün bölgede devam eden saldırılar da hedef esas olarak Rojava Devrimi’ni sahiplenen, devrimin öncülüğünü yapan halktır. Çünkü bu saldırılar özelde devrimde oluşan kazanımlarına yönelik yapılıyor. Bu nedenle Kuzey ve Doğu Suriye halkları ve kadınları olarak "Jin Jiyan Azadi" felsefesi altında geliştirdiğimiz dayanışma ve birlik ruhu bu saldırılara en güçlü yanıt olmaktadır. Bu felsefe Kuzey ve Doğu Suriye'de kadınların öncülüğünde başlayarak tüm dünyaya yayıldı. Dolayısıyla bu kadın felsefesine bir saldırıdır. Bütün kadınlara buradan seslenerek; Kadınların sessiz kalmaması, alanlarda kalarak mücadele yürütmeleri ve "Jin Jiyan Azadi" felsefesini her koşul altında savunmaları için seslerini yükseltmeye çağırıyoruz.”

‘Özerk Yönetim sistemini halkların koruyucusu ve kimliği olarak görüyoruz’

Süryani Newal Salûm Rojava Devrimi ve Özerk Yönetim sisteminin bölgeye örnek olduğunu ve halklar açısından birçok kazanım elde edildiğini söyleyerek, “Türk devletinin bölgeye dönük saldırılarını kınıyorum. Bu saldırıların hedefinde bölge halkları başta olmak üzere Özerk Yönetimdir. Bölge halkları olarak, Özerk Yönetim sistemini halkların koruyucusu ve kimliği olarak görüyoruz. Bu nedenle temel görevimiz dayanışma içinde birlikteliği, topraklarımızı ve sistemimizi savunmaktır” dedi.