Amed ilçe belediye eşbaşkanları: Erkek aklıyla inşa edilen kentleri dönüştüreceğiz
Eril bir bakış açısıyla inşa edilen ve yönetilen kentlerin kadına yönelik şiddeti artırdığını ifade eden Amed’in Sûr ve Rezan belediye eşbaşkanları, kentlerde kadınların özne olduğu bir yaşam için mücadele edeceklerini ifade etti.
ARJÎN DİLEK ÖNCEL
Amed - Amed Büyükşehir Belediyesi bünyesinde Kadın Politikaları Daire Başkanlığı 8 Kasım’da “Ber bi bajarên jinan” şiarıyla Amed’in Yenişehir ilçesinde bulunan ÇandAmed Kongre ve Kültür Merkezi’nde “Kadın Kenti” buluşması gerçekleştirdi. Buluşmaya, Amed Büyükşehir ve ilçe belediyelerinden kadınlar, siyasi partiler, Barış Anneleri Meclisi, sivil toplum örgütleri ve kadın örgütleri katıldı.
Buluşmada, bir kentin “Kadın Kenti” olabilmesi için yapılması gereken değişimler konuşulurken, kentlerin yönetimi, ekonomi, mekân ve hafıza başlıkları üzerinden tartışmalar yapıldı.
Farklı alanlardan buluşmaya katılan kadınlar, “Kadınlar için kentte özgürlük ne demektir? Kentte kadınların yaşamını zorlaştıran yapısal sorunlar neler? Kentin hangi alanlarında kadınların yaşamı en çok daralıyor? Kentin hangi mekânları kadın hafızasıyla yeniden anlam kazanabilir? Hafıza, barış ve toplumsal onarım açısından ne tür sembolik adımlar atabilir?” sorularına yanıt aradı.
Amed’in Sûr Belediye Eşbaşkanı Fatma Gulan Önkol, partilerinin paradigması gereği “Kadın Kenti” projesinin önemli gündemlerinden biri olduğunu söyledi. 2016-2019 ve 2024 yıllarında belediyelere kayyım atandığını ve kayyımların başta kadın kazanımları olmak üzere, bir bütünen tüm toplumun kültürünü hedef aldığını ifade eden Fatma Gulan Önkol, “Daha önce kayyım gaspı altında belediyeler çalıştırılmıyordu. Ancak belediyelerin DEM Parti’ye geçmesiyle birlikte ‘kadın kenti’ çalışmalarına hız verildi” dedi.
‘Erkek aklıyla inşa edilen kentleri dönüştüreceğiz’

Erkek aklıyla inşa edilen kentlerde eril bir anlayışın hakim olduğunu ve toplumların özgünlüklerinin göz önünde bulundurulmadığını söyleyen Gulan Önkol, “Kentlerin ne kadar özgür, bir bütünen toplumun tüm dezavantajlarını düşünebilen bir yapıya sahip olduğu yönünde gözlemlerimiz ve inşa sürecimiz sürüyor. Bu gözlemler neticesinde ‘Kadın Kenti’ çalışmaları başladı. Bu çalışmalar neticesinde erkek aklıyla inşa edilen kentleri dönüştüreceğiz” dedi.
‘Kadınların sesi olabilmek için…’
DEM Partili belediyelerin kadınların sesi ve sorunlarına çözüm olmak için çalışmalarına hız verdiğini ifade ede Gulan Önkol, “Eşbaşkanlık sistemi, eşit temsiliyetteki ısrarımız başka alanlara da sirayet etti. ‘Kadın Kenti’ bunun bir yansıması. Kadınların sesi olabilmek, kadınların özne olma halini pekiştirmek, dayanışma haline güç katmak adına ‘Kadın Kenti’ çalışması başlatıldı. Bu anlamda kadınların daha çok görünür olması, kentlerin kadınlara göre inşa edilmesi temel gündem” diye belirtti.
‘Sürecin samimi ilerlemesi için kayyımların geri çekilmesi gerekiyor’
27 Şubat’ta Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın çağrısıyla başlayan “Barış ve Demokratik Toplum” sürecine işaret eden Gulan Önkol, bu süreçten samimiyet beklediklerini ifade etti. Gulan Önkol, “Bir süreç yürüyor. Bu sürecin samimi bir zeminde ilerleyebilmesi için var olan kayyımların geri çekilmesi gerekiyor. Eşbaşkanlık sisteminin yasal anlamda tanınması gerekiyor. Bölgenin adil ve eşit kaynaklara erişimi sağlanmalı. Demokratik inşa sürecinin ikna edilebilir yanlarından biri de bizler için kayyımların geri çekilmesidir. Seçilmiş eşbaşkanlar görevlerine geri dönmeli. Kadın eşbaşkanlar özellikle hedef haline getiriliyor. Bu son bulmalı, bir bütünen kadın mücadelesinin hedef haline getirilmesinden vazgeçilmeli” dedi.
Kayyımların “Eşbaşkanlık” modelini hedef aldığını kaydeden Gulan Önkol, eşbaşkanlığın “cinsiyetlerin özgürlüğü” anlamına geldiğini belirtti ve şöyle dedi: “Eşbaşkanlık, hem erkek, hem de kadın köleliğinin son bulması için gelişen bir model.”
1 Kasım’da akşam saat 21.00’da Sûr ilçesinde üç kadının yaşadığı eve yaklaşık 10-15 kişilik bir grup tarafından “Sizi bu mahallede istemiyoruz” denilerek, saldırı gerçekleştirildi. Kadınlar ölümle tehdit edildi, bir kadın darbedildi.
‘Kadınlar yaşam alanlarından uzaklaştırılmak isteniliyor’
Kadına yönelik şiddet olaylarının devlet şiddetinden bağımsız olmadığını vurgulayan Gulan Önkol, “Devlet içindeki şiddet, aile içinde de olur, mahallede de olur, ikili ilişkilerde de olur. Hiyerarşik şiddet anlayışı toplumun bütününe sirayet eder. Sur’da 3 kadın bazı grupların şiddetine maruz kaldı. Yaşam alanlarından uzaklaştırılmaya çalışıldı. Oysa Sûr hepimizin kenti, birçok medeniyete, farklı kimliklere inanç ve kültürlere ev sahipliği yapmış. Burada halkın bir yaşamsal hukuku vardı, birarada yaşama hukuku vardı. Bugün gelinen son aşamada toplumun kutuplaştırıldığını, ayrıştırıldığını, kadının sokakta, siyasette, kamusal alanda görünür olmasından rahatsız olan bir güruhun hortlatıldığını görüyoruz” değerlendirilmesinde bulundu.
Yerel yönetimler olarak bu politikalara izin vermeyeceklerini vurgulayan Gulan Önkol, konuşmasını şöyle tamamladı: “Kadınlarla biraraya gelmek, onlara temas etmek, onlar için çalışmak bizler için çok önemli. 2015’den sonra birçok kadın kaderi ile baş başa bırakıldı, evine, odasına kapatıldı. Dar bir dünyada eril anlayışa mahkum edilmeye çalışıldı. Bizler bugün ‘Kadın Kentleri’ ile bir kez daha kadınların özne olduğu bir yaşam için mücadele edeceğiz.”
‘Kadın mücadelesini yükseltelim’

Rezan Belediyesi (Bağlar) Eşbaşkanı Leyla Ayaz, “Kadın Kenti” çalışmasının kentlerde büyük bir değişim sağlayacağını ifade ederek konuşmasına başladı. Kayyım süreciyle birlikte kadınların sahipsiz bırakılmaya çalışıldığını ifade eden Leyla Ayaz, bu süreçte şiddetin de arttığına dikkat çekti. DEM Partili belediyelerin kadın çalışmalarının amacının kadın tarihi ve hafızasını diri tutmak ve unutturmamak olduğunu da söyleyen Leyla Ayaz, şiddete karşı mücadelede tüm topluma bir görev düştüğünü kaydetti.
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nü kadın mücadelesini yükselterek karşılayacaklarını söyleyen Leyla Ayaz şöyle dedi: “Yer yerde mahalle toplantıları yapıyoruz, bir araya geliyoruz, kadınların yalnız olmadığını söylüyoruz. Kadın merkezleri, şiddetle mücadele ağları bu kentte kadınların yalnız olmadığını gösterdiler. Biz de 25 Kasım’a giderken tüm kadınlara şunu söyleme istiyoruz; kadınlar yalnız değil, yeter ki mekanizmaları bilelim, bir kadın şiddete maruz kalınca diğer kadın gözünü kapatmasın, her zaman yanımızdaki kadınları korumak, görmekle yükümlüyüz. Kadınlara alanlarda olmaya kadın bilincini yükseltemeye davet ediyorum.”