AKP yine “güçlendirme” planlarını unuttu...

Kadınların sosyal yaşama katılımından iş hayatındaki yerine, eğitim alanındaki varlığından doğum oranlarına kadar belirleyici olmayı hedefleyen AKP iktidarının “Kadının Güçlenmesi” başlıklı planları 2020 yılında da göstermelik kaldı. Her 5 yılda bir hazırlanan planda eğitim, sağlık, ekonomi başlıkları için kendi belirlediği sürenin yarısı tamamlanırken, AKP hedeflerinin çok uzağında.

Haber Merkezi- Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın 2018’de başlayıp 2023’te bitirmeyi planladığı “Kadının Güçlenmesi Eylem Planı”ndaki hedefler unutuldu. Eğitim, ekonomi, sağlık, karar alma mekanizmalarına katılım ve medya başlıklarıyla temel politika eksenlerine yer verilen plandaki hedeflerde geriye gidiş hız kazandı. 
Okuma yazma bilmeyen 10 kişiden 8’i kadın.
Planda eğitim başlığının, muhtemel eşitsizliklerin yeniden üretimine son vermede kilit rol oynayacağı belirtilmişti. Planda “Kadınlarda okuryazarlık oranı yüzde 100 seviyesine yükseltilecektir” hedefi yer alsa da Milli Eğitim Bakanlığı’na (MEB) bağlı Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü verilerine göre; Türkiye’de okuma yazma bilmeyen 2 milyon 197 bin 257 kişinin yüzde 86’sını yani 1 milyon 872 bin 141’ini kadınlar oluşturdu. Toplam 258 bin 990 kadının da okuryazarlık durumunun bilinmediği belirtildi. Okullaşma oranında da yüzde 100 hedefi hiçbir zaman tutturulamadı. Okul öncesi eğitim, ilköğretim ve ortaöğretim düzeyinde, 9 milyon 435 bini oğlan, 8 milyon 806 bini kız olmak üzere toplam 18 milyon 241 bin 881 öğrenci eğitim alıyor. Ama 6-17 yaş arasındaki 743 bin 932 çocuk okula gitmiyor. Okuldan ayrılma en çok lise çağında yaşanıyor ve ayrılanların önemli bir kısmı kız çocuklarından oluşuyor. 2020’de Covit 19 pandemisi ile birlikte krizin boyutları daha can yakıcı haline geldi. Pandemi her alanda eşitsizliği derinleştirdi. Üstelik kız çocukları ile ilgili tehlike daha da arttı. Bu süreçte artan ev içi sorumluluklar, yoksulluk, cinsiyete dayalı şiddet en çok kız çocuklarını etkiledi. Okulların kapatılması ile doğal kamusal denetim aracı da ortadan kalkmış oldu. 
Eşitlik yok, itaat var
Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı’nca (TTKB) belirlenen değerlendirme kriterlerinden birinin “verilen örneklerde ve kullanılan karakterlerde cinsiyet açısından makul bir denge gözetilmesi” olmasına karşın buna yine uyulmadı. Eğitimdeki dinselleşme adımları kapsamında, kadınlar kitaplarda “itaat etmesi gereken varlıklar” olarak aktarıldı. Ergen sağlığı ve üreme sağlığına ilişkin doğru bilgiye ve yeterli hizmete erişilmemesi, hijyen ve özbakım konularında sorun, şiddet, erken yaşta evlilik ve gebeliklerle karşılaşma riski tespitine karşın bu konularda da bir adım atılmadı.  
Sağlık alanında da hedefler tutmadı
Yıllardır sezaryen doğuma karşı çalışmalar yapan hükümet bu alandaki artışa karşın anne ve bebek ölümlerini azaltmak amacıyla hastane doğumlarının teşviki politikalarına ebe, yeni doğan yoğun bakım üniteleri ve doğum odalarının sayı olarak artırılması hedeflerine de ulaşılamadı. Kadınlarda en çok görülen kanser türleri; meme, tiroid ve kolorektal. Kadınların yüzde 60,6’sı meme muayenesi yapma durumuna “hiç yapmadım” yanıtını verirken; yüzde 71.1’i hiç mamografi çektirmediğini beyan ediyor. Kadınların yüzde 69,3 de rahim ağzı kanserini tespit eden testlerden biri olan smear testini hiç yapmadığını aktarıyor. Planda, “dezavantajlı kırsal yerleşim yerlerinde yaşayan kadınlar, mevsimlik tarım işçileri, geçici korunan ve uluslararası koruma başvuru veya statü sahibi kadınlar, mülteciler gibi özel politika/hizmet gerektiren kadınların 15-49 yaş izlemleri, doğum öncesi bakım, sağlık kuruluşunda doğum, doğum sonrası bakımları ve kanser taramalarından yararlanmaları için gezici sağlık hizmetleri ve mobil sağlık hizmetleri de dâhil gerekli çalışmalar yapılacaktır” hedeflerinin de uzağında kalındı.
İstihdam verileri daha da geriledi
Türkiye’deki kadınların işgücüne katılma oranı ve istihdam oranı hedeflere karşın düşük düzeyde kaldı. Türkiye’de işgücüne dâhil olmayan kadınların işgücüne dâhil olmama nedenleri arasında yüzde 55,4 ile “ev işleriyle meşgul olma” ilk sırada yer aldı. Medeni durum istihdam oranını etkileyen unsurlardan biri olurken, evlenmeyen kadınların istihdam oranları evli olanlarınkinden daha yüksek. İstihdam oranı evli kadınlarda yüzde 29.2 iken hiç evlenmemiş kadınlarda yüzde 32,5, boşanmış kadınlarda ise yüzde 41,7. Planda da bu durum, “Kadınların işgücüne katılımının ve istihdamının önündeki engellerden birisi, çalışma sorumluluğunu erkeğe yükleyip; ev işi, çocuk, yaşlı ve engelli bakımını kadının görevi olarak benimseyen toplumsal cinsiyet anlayışıdır” denilse de bu alandaki bakım merkezlerinin geliştirilmesine yönelik hedefler de unutuldu.
1 milyon kadın daha işsiz kaldı
Pandemi süresince işsizlikten en çok kadınlar etkilendi. Kadınları güvenceye alacak herhangi bir düzenleme yapılmadı. Kadın istihdamında rekor daralma yaşandı. 1 milyon kadın daha işsiz bırakıldı. Kadın istihdamı son bir yılda yüzde 11.9 azaldı.  2023 yılında kadınların kayıt dışı çalışma oranının yüzde 30’a düşürülmesi hedefine karşın güncel istatistiklere göre bu oran yüzde 41’de kaldı. Kadınların kamu sektöründe istihdam oranı sadece yüzde 25. 
Kadın temsili düşük
Türkiye’de kadınların dünyadaki pek çok ülkeden önce seçme ve seçilme hakkını erkeklerle eşit bir biçimde elde etmesine rağmen kadınlar, yüksek bir siyasal katılım ve temsil düzeyine ulaşamıyor. Üst politika belgelerinde siyasette kadın temsilinin arttırılmasının hedefleri yer alsa da bu alanda bir türlü adım atılmadı. Kadınların bürokrasi içerisinde üst düzey karar verici konumlardaki oranına bakıldığında üst düzey yöneticilerin yüzde 88,19’u erkek sadece yüzde 11,81’i kadın. 
Şiddet “bireysel sorun”
Medyada kadın temsilinin sorunlu olduğu alanlardan birinin de kadına yönelik şiddet olduğu değerlendirilirken mevcut durum için “Televizyon dizilerinde kadına yönelik şiddet toplumsal değil, bireysel bir sorun olarak ele alınmaktadır. Haberlerde kadına yönelik şiddetin ayrıntılı tasvirine yönelik ifadelere ve görsellere yer verilmesi ayrıca şiddetin estetize edilmesi sıkça karşılaşılan bir sorundur. Reklamlarda ise, kadın ve erkeklerin sayısal olarak dengeli temsil edildiği görülmekte; ancak temsilin niteliğindeki dengesizlik önemli bir sorun alanı olarak göze çarpmaktadır” denilmişti. Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nun (RTÜK) 2019’da kadına yönelik şiddeti konu eden binlerce şikayeti görmezden gelmesi bu alandaki hedeflerin de uzağında kalındığını gösterdi. Şiddete karşı plandaki “Şiddet mağduru kadınların işgücü piyasalarına girişlerinin kolaylaştırılması için ilgili ŞÖNİM / Kadın Konukevlerinde kurumsal hizmet modeli geliştirilecektir” hedefi de unutulan başlıklar arasında yer aldı.