BAHARAN LAHİB

Kabil - İsrail ve İran arasındaki savaş, sivil insanların ölümüne ve büyük yıkıma yol açarken, her savaşta olduğu gibi bu savaşta da asıl kaybeden halklar oluyor.

Sovyetler Birliği’nin 1979’da Afganistan’ı işgal etmesinin ardından ülke halkı sistematik bir şekilde savaşın, işgalin, yıkımın ve büyük güçlerin müdahalelerinin acı sonuçlarını yaşadı.

Afganistan’da yaşayan halk ve kadınlar hâlâ bu cehennem ateşinde yaşam mücadelesi veriyorlar. Afganistan’da bir kadın, erkek, yaşlı, genç ya da çocukla konuşulduğunda, emperyalizmin ayakları altında ezilen halkların nasıl bir acı kader yaşadığını derinlemesine anlayabiliyorlar. Hatta bugünden de daha kötü günlerle karşılaşabileceklerinin farkındalar.

‘İnsanlar barış ve huzur istiyor’

Afganistanlı fotoğrafçı ve çocuk hakları savunucusu Zulfa Muhammedi İran-İsrail savaşını ajansımıza değerlendirdi.

Yaklaşık üç yıldır Afganistanlı çocukların eğitim ve öğretimi alanında çalışan Zulfa, aynı zamanda günlük olayları kameraya alıp belgeliyor. Zulfa Muhammedi, İsrail’in İran’a saldırdığını duyduğunda şöyle dedi:

“Sosyal medyadan İran ile İsrail arasında savaş başladığını gördüğümde gerçekten korku ve endişe hissettim. Sadece İran için değil, savaşın içine çekilen tüm bölgeler için… İnsanlar barış ve huzur istiyor, savaş değil. Böyle savaşlar halkın tüm huzurunu alır, bir bombayla her şey yıkılır, artık kimse huzur içinde yaşayamaz. Savaş, insanların gelişiminin önünü keser, adım atmaları gereken hiçbir şeyi yapamazlar. Bir baskıcı rejim diğerine saldırdığında, şu soru oluşur: Barış içinde nasıl yaşanabilir?”

Zulfa Muhammedi, İran-İsrail savaşının Afganistan üzerindeki etkisini şu şekilde açıkladı:

“Elbette etkiliyor. Afganistan Asya'nın kalbinde ve İran’a komşu. Bugün yaşanan tepkiler, kuşkusuz Afganistan’ı da olumsuz etkileyecektir. Sadece İran’daki göçmenleri değil, oraya eğitim almaya giden kızları da…”

‘Savaşlar masum insanların hayatlarını etkiler’

Zulfa Muhammedi, İran’daki savaştan zarar görenlere değinerek, “Savaşlar genelde masum insanların hayatını etkiler. Başlatanlar onlar değildir ama en çok onlar zarar görür. İran-İsrail savaşları yerleşim alanlarında gerçekleşti ve pek çok insan evsiz kaldı. İnsanlar daha güvenli yerlere sığınmak zorunda kaldı. Kadınlar ve çocuklar en çok tehlike altındaydı. Ne eğitimlerine devam edebiliyorlar ne de evlerinde huzur içinde yaşayabiliyorlar” diye belirtti.

Zulfa Muhammedi İranlı kadınlara duyduğu empatiyi şu sözlerle dile getirdi: “Biz Afganistanlı kadınlar olarak savaş, işgal, evsizlik ve eğitimden mahrum bırakılmayı yaşadık. Bugün sizin hissettiklerinizi derinden anlayabiliyoruz. Tüm bu acılara rağmen hâlâ umutluyuz ve sizden de umutlu olmanızı istiyoruz. Savaş hiçbir zaman mutluluk getirmez; hep yıkım ve sefalet getirir. Sizi çok iyi anlıyorum çünkü biz bunu yaşadık. Kaygı, korku ve belirsizlik içinde olduğunuzu biliyorum. Ama güçlü ve umut dolu kalmalısınız. Çünkü en karanlık anlarda umut taşımak cesaret ister ve sizde bu cesaret var.”

‘Gün gelecek tüm bu savaşlar bitecek’

Zulfa Muhammedi son olarak İranlı kız kardeşlerine şöyle sesleniyor:

“Ben bir Afganistanlı kadın olarak birçok zorluk yaşadım ve bu noktaya gelmek için çetin yollardan geçtim. Sizden isteğim, asla pes etmemenizdir. Ortadoğu ve Asya’da birçok sorunla karşı karşıyayız ama bu yollar bizi umutlu kılıyor. Gün gelecek tüm bu savaşlar bitecek. Eğer çaba gösterir ve umudunuzu yitirmezseniz, bize karşı savaşan dünya ve ülkeler, bizi yenilmiş olarak görmeyecek. Ayakta durmalıyız ve burada var olan kadınların ne kadar etkili olabileceğini göstermeliyiz.”