Açlık grevi eylemi 261’inci gününde: Üzücü sonuçtan siyasi iktidar sorumlu

Cezaevlerinde başlatılan açlık grevi eylemi 261’inci gününe girdi. 8 ayı aşkın bir süredir devam eden açlık grevi eylemlerinde tutukluların ağır yaşam ve hak ihlaline maruz bırakıldığını ifade eden Avukat Seda Zengin, bu süreçte yaşanacak herhangi bir üzücü sonuçtan siyasi iktidarın sorumlu olduğunu ifade etti.

MEDİNE MAMEDOĞLU

Amed - Türkiye ve bölge cezaevlerinde siyasi tutukluların tecrit politikaları ve baskıların sonlandırılmasına karşı başlattığı açlık grevi eylemi 261’inci gününe girdi. 15 gün süreyle dönüşümlü olarak yapılan açlık grevleri sürecinde tutukluların çok fazla hak ihlaline maruz kaldığını belirten Özgürlükçü Hukukçular Derneği( ÖHD) Diyarbakır Şubesi Hapishane Komisyonu Üyesi Avukat Seda Zengin, 8 ayı aşkın süredir var olan açlık grevinde yaşananları ajansımıza değerlendirdi. Seda Zengin, telafisi mümkün olmayan sonuçların yaşanmaması için Adalet Bakanlığının üzerine düşen sorumluluğu bir an önce yerine getirmesi çağrısında bulundu. 

“Tutuklular keyfi uygulama ile karşı karşıya”

Açlık grevinin tutuklu ve tutuklu yakınlarında büyük olumsuz etkiler bırakacak bir eylem olduğunu belirten Seda Zengin, yaşanan sürecin ileride toplum için ciddi riskler barındırdığını ifade etti. Gelinen aşamada tutukluların birçok keyfi uygulama ile karşı karşıya kaldığına değinen Seda Zengin, tutukluların cezaevinde kendi ihtiyaçlarını bile karşılanmasına izin verilmediğine dikkat çekti. Seda Zengin, tüm bunlar düşünüldüğünde tutukluların grev sürecinin daha da ağırlaştığına vurgu yaptı.

“Disiplin cezaları verilip soruşturmalar açılıyor”

“Hem OHAL hem de pandemi ile birlikte hapishaneler, yoğun hak ihlallerinin merkezi haline gelmiştir” diyen Seda Zengin, cezaevlerinde pandemi tedbirleri adı altında tutuklulara tecrit hali yaşatıldığına yer verdi. Uygulamaların hukuksuz olduğunu kaydeden Seda Zengin, “Hapishanelerde başlayan açlık grevleri Sayın Abdullah Öcalan üzerinde var olan ve beraberinde tüm hapishanelere de yayılan tecrit dolayısıyla başlatılmıştır. Söz konusu greve dönüşümlü olarak giren her bir eylemciye birçok hapishanede disiplin soruşturmaları başlatılıp disiplin cezaları verilmektedir” ifadelerinde bulundu.

“Mahpusların şartlı tahliyeleri engelleniyor”

Kimi hapishanelerde açlık grevine giren tutuklular hakkında örgüt üyeliğinden soruşturma başlatılıp yargılanmaların yapıldığına dikkat çeken Seda Zengin, sözlerine şöyle devam etti:  “Yeni İnfaz Yasası ve 1 Ocak itibariyle yürürlüğe giren Gözlem ve Sınıflandırma Merkezleri İle Hükümlülerin Değerlendirilmesine Dair Yönetmelik gerekçe gösterilerek de mahpusların şartlı tahliyeleri engellenmekte, denetimli serbestlik koşulları oluşmasına rağmen talepleri reddedilmekte, sonuç olarak da mahpuslar ikinci kez cezalandırılma yoluna gidilerek infazları yakılmakta ve tahliye edilmemektedir. Böylesi bir durumda hem mahpusun hem ailesinin maddi ve manevi olarak nasıl bir mağduriyet yaşayacağını da hepimizin tahmin etmesi zor olmayacaktır.”

“Tutukluların yaşam, sağlık ve özel hayatı ihlal ediliyor”

Avukatlar ya da heyetler olarak cezaevlerine yaptıkları ziyaretleri raporlaştırıp bilgisini tuttuklarını ve sorun tespiti çalışmasında bulunduklarını söyleyen Seda Zengin, bu bilgiler doğrultusunda gerekli hukuki başvuruları yaptıklarını dile getirdi. 

Seda Zengin, raporlarında yer alan hak ihlallerinden bazılarını ise şu şekilde sıraladı:

“*Özellikle pandemi sürecinden bu yana tüm hapishanelerde hobi, etkinlik ve spor gibi tüm sosyal aktiviteler yasaklanmış durumda.

*Eşyalara el konulmakta, inceleme yapılıp sonrasında teslim edileceği söylenmekte ancak nitekim yine pandemi gerekçe gösterilerek bu süreç uzatılmakta.

*Aynı durum gelen kargoların, mektupların verilmesi ya da gönderilmesi durumunda da yaşanmakta. Bunlar ya hiç verilmiyor ya da gönderilmiyor ya da geciktiriliyor. Mahpusların haberleşme hakları engellenmek istenmekte.

*Mahpuslar, hastaneye ya da duruşmalara gidip geldikten sonrasında 14 gün karantinada tutulmakta ve bu süre boyunca birçok ihtiyacı da karşılanmamakta. Bu duruma pandemi süreci gerekçe gösterilmekte ve mahpusların çoğunluğu bunu kabul etmediğinden çoğu kez hastaneye gitmemektedirler. Bunun yanı sıra özellikle hasta mahpuslarda bu durum fazlaca sıkıntıya yol açmaktadır. Nitekim bir kısım hasta mahpuslar kendi ihtiyaçlarını giderebilecek durumda değilken böylesi bir karantinanın uygulanması durumunda tedavi olması gerekirken hasta mahpus tek başına kalamama durumundan ötürü hastaneye de gitmemekte.

*Özellikle koğuşlarda/odalarda orada bulunan tek bir mahpus olsa bile kalabalık olarak gardiyanlar tarafından aramalar yapılmakta, yapılan bu aramalar detaylı ve odalar dağıtılacak şekilde ayrıca salgın tedbirlerine uyulmadan bu tedbirlere aykırı bir şekilde yapılmaktadır. Birçok haksız ve hukuka aykırı uygulamaya pandemi süreci gerekçe gösterilmesine karşın, yapılan bu uygulamaların kabul edilmesi de mümkün değildir.

*Pandemi sürecinden bu yana gerek şehir içi gerekse şehir dışına olacak şekilde birçok kez sürgün yapılmıştır. Yapılan sürgünler esnasında defalarca şahit olduğumuz üzere darp-işkence olayları yaşanmakta ve özellikle çıplak arama dayatılmaktadır. Zaten yaşanan darp-işkence olayları da çoğunlukla yapılan hukuksuz uygulamaları mahpusların kabul etmemesi üzerine yaşanmakta, zor kullanarak bu uygulamalar diretilmeye çalışılmaktadır.

*Hapishane yemekleri yetersiz olmakla birlikte, çoğunlukla mahpuslar besin ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanmaktadırlar. Hem besin hem diğer ihtiyaçların kantinden ya da dışarıdan temini zaten mümkün olmamakla birlikte kantinden alabilecekleri birtakım ihtiyaçlar da fahiş fiyata kendilerine satılmakta ve bu şekilde manevi olarak sömürünün yanı sıra maddi olarak da mahpuslar sömürülmektedir.

*Odaların içini tamamen görecek şekilde kameralar mevcut ve bu mahpusların özel hayatının gizliliğini ihlal etmektedir.

*Son olarak şunu söylemek gerekir ki; son dönemde gündemde olan bir diğer konu ve hak ihlali de çeşitli gerekçelerle mahpuslara verilen disiplin cezaları ve infaz yakılmalarıdır. Bu disiplin cezalarının öncelikli amacı infazının bitmesine az kalan mahpusların infazlarını yakmak ve tahliyelerine engel olmaktır. Zaten ceza alıp yıllarca hapishanede kalan mahpusa bu uygulama ile aslında ikinci bir kez cezalandırma yapılmaktadır.”

“Tecrit sonlandığında toplumda ve cezaevlerinde iyileşmeler başlar”

Cezaevlerinde yaşanan mağduriyetin giderilmesi çağrısında da bulunan Seda Zengin, “Yasa koyucuların ortaya koyduğu yasalar, kanunlarda yazılı maddeler hiçbir ayrım gözetmeksizin tüm mahpuslara hakkaniyetli olarak uygulanmaya başlarsa aslında birçok sorunun çözülmeye başlayacağı görülecektir. Şu an hapishanelerde var olan tüm sorunların ve yaşanan hak ihlallerinin en temel sebebi Sayın Abdullah Öcalan’a uygulanan ve adeta özel bir politika olan tecrittir. Tecrit sonlandırılıp çözüme yönelik gerekli adımlar atıldığı zaman gerek hapishanelerde gerekse dışarıda tüm toplumda her alanda iyileşmelerin başlayacağı aşikârdır. Bizler; hukukçular, insan hakları savunucuları olarak açlık grevi eylemine başvuran mahpusların başta sağlık hakkı olmak üzere, yaşam haklarının korunması için tüm yetkililerin gerekli duyarlılığı göstermesi gerektiğini vurgulamak istiyoruz” şeklinde konuştu.

“Yaşanacak üzücü sonuçlardan siyasal iktidar sorumludur”

Açlık grevindeki tecridin kaldırılması talebinin yerine getirme sorumluluğunun siyasi iktidarda olduğunu hatırlatan Seda Zengin, bu talebin yerine getirilmeyip grevin devam ettiği süreç içerisinde yaşanan üzücü sonuçlardan yine siyasal iktidarın sorumlu olacağını dile getirdi. Seda Zengin, son olarak şu ifadelerde bulundu: “Öncelikle Adalet Bakanlığının ve ilgili kurumların bir an önce harekete geçmesi, yasaların tüm mahpuslara tanıdığı hakların kullanımını engelleme girişimlerinden, insan onuruyla bağdaşır bir yaşam sürdürmeleri için gerekli ihtiyaçları kısıtlamalardan vazgeçmeleri gerekmektedir. Gerek biz hukukçuların gerekse de tüm yetkililerin başta Adalet Bakanlığı olmak üzere üzerine düşen tüm sorumlulukları yerine getirmeli ve çözüm odaklı hareket edilmelidir. Aksi takdirde telafisi mümkün olmayan neticelere sebebiyet verilecektir.”