Abdullah Öcalan’ın pusulası ile onurlu bir barışa doğru yol alırken…-İZLENİM

Tarihi kırılma anlarından birine 27 Şubat’ta tanık olanlar, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın pusulası ile onurlu bir barışa doğru yol alırken, yeni yapılanma sürecinde esas görevin kendilerine düştüğünün farkında.

SARYA DENİZ

Haber Merkezi- Türkiye’de Kürt sorunun çözümü uzun yıllardır ülkenin gündeminde ve bunun nasıl ne şekilde çözüleceği tartışılıyor. Sorunun tarihsel derinliği, savaşın yıkımının ardında bıraktıkları kimi yerlerde kör düğümlere neden olsa da o düğümleri çözmek için verilen çaba ve ısrar her zaman var oldu. Son birkaç ay içinde yaşanan gelişmeler özellikle İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi'nde gerçekleştirilen görüşmeler ve bu görüşmelerle ilgili yapılan açıklamalar sorunun çözümüne ilişkin umut yaratırken, aynı zamanda iktidarın tutumundan kaynaklı kimi endişeleri de beraberinde getirdi.

Türkiye’de 1 Ekim 2024 tarihinde Meclis’in açılışı sonrası sorunun çözümü bir kez daha yoğun bir şekilde tartışılırken, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) milletvekilleri Pervin Buldan ve Sırrı Süreyya Önder’in İmralı’da tecrit altında tutulan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ile görüşmeleri sorunun çözümünde bir adımı ifade ediyordu.

Şahit olmak

Türkiye halkları önceki gün uzun yıllar üzerine konuşulacak anlara şahitlik etti. Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) İmralı Heyeti, İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi'nde Abdullah Öcalan ile üçüncü bir görüşme gerçekleştirdi. İmralı Heyeti'nde Pervin Buldan, Sırrı Süreyya Önder, Tülay Hatimoğulları, Tuncer Bakırhan, Cengiz Çiçek, Faik Özgür Erol ve Ahmet Türk yer aldı. Sabah saatlerinden itibaren herkes bu çağrıyı bekledi. İstanbul’da bir otelde yapılacak açıklamayı Türkiye’de yayın yapan neredeyse tüm televizyon kanalları ve gazeteciler takip etti. Ama o gazetecilerin içinde belki de toplamının yarısını Kürt gazeteciler Özgür Basın çalışanları oluşturuyordu. Sabah saatlerinden itibaren yerlerini alan gazetecilerin kimi yeni gözaltından çıkmıştı, kimine ‘geçmiş olsun’ deniyordu. Herkes birbirine sarılırken, kendilerini gerçekleri yazmaya adamış ancak her türlü baskı, yıldırma, tehdit ve ölümle yüz yüze kalmış gazeteciler, verdikleri mücadelenin haklılığıyla salondaki yerlerini almışlardı. Çünkü herkes gibi ve biraz da fazla bu açıklama onları da ilgilendiriyordu.

Dakikalar sayıldı

Zaman ilerledikçe dolan salonda herkes bir umut videolu bir çekim beklerken, mesajın ne olacağı konusundaki konuşmalar ne olursa olsun gelecek fotoğraf için heyecanlananlar, birbirlerine sarılarak el ele tutuşarak oturanlar, güvenliği sağlamak için koşturanlar herkes tek bir şeye odaklanmıştı: barış! ‘İnsanın içi içine sığmaz’ derler ya DEM Partili vekiller de öyleydi heyeti beklerken. Alkışlarla karşılama yapıldı ve gelen açıklamanın okunması için dakikalar sayıldı. Evet abartı değil salondakiler dakikaları saydı. Hatta içerde Sırrı Süreyya Önder’le saatlerinin aynı dakika ya da saniyede olmasını dileyen vardı. Tahammülsüzlük değil kimsenin barış olmadan bekleyecek zamanı yoktu. Çünkü herkes artık ‘iyi bir haber’ duymak istiyordu. Fotoğraf karesi de olsa görmek bilmek istiyordu.

Tarihin kırılma anı

Sırrı Süreyya Önder’in konuşmasıyla başlayan basın toplantısında ‘tarihin kırılma anı’ sözleriyle tanımlanan o an’dan önce yaşamını yitirenler anıldı. Türkiye’nin siyasi ve sosyal yapısının değişimi ya da akışı değiştirecek Kürt meselesinin seyrini etkileyecek kırılmalar tarihten bu yana hep yaşandı. Esasen bu kırılmalardan biri de Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan tarafından PKK’nin 1978 yılında kurulmasıydı. Bu mücadele Türkiye ve bölgede birçok şeyi kökten değiştirdi. Mücadele ve direnişe şekil verdi. Bu mücadele de sadece bölgesel değil tüm dünyada da Kürt meselesini görünür kıldı. Bugün mesajla birlikte bir kırılma anına daha şahit olanlar denildiği gibi Abdullah Öcalan’ın pusulasıyla onurlu bir barışı inşa etme çabasında ve buna çok daha yakın olduklarını belirtiyorlar.

Mücadele devam edecek

Bir fotoğraf karesi neyi anlatır? O salonda bir fotoğraf karesinde Abdullah Öcalan’ı sağlıklı görenler tecridi kırmanın ‘kabul görmenin’ ve barışı konuşmanın gururunu yaşıyorlar. Fotoğraf ekranlara verildiği andan itibaren nefes almadan bakarak, sonrasında derin bir ‘oh’ çekiyorlar. Göz yaşlarını tutamayanlar buruk sevincini, isyanını, kaygısını taşıyanlar sloganlara sığınarak içlerini boşaltıyorlar. Mesaj okunurken heyetteki herkesin tek tek gözünün içine bakarak anlamlar çıkarmaya çalışanlar bugün yine en büyük sorumluluğun kendilerine verildiğini ve mücadelenin bir şekilde yeni haliyle devam edeceğini görüyorlar. 

Süreç için aşılması gerekenler

26 yıldır tecrit altında tutulan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın çağrısını sadece "silahları bırakma ve PKK'nin feshi" üzerinden tartışanlar elbette var. Amed’de Wan’da her alanda, her evin oturma odasında, iş yerinde, cezaevinde bu açıklama için ekran karşısına geçenler için bu çağrı bir son değil kırılmayla birlikte yeni bir süreci ve başlangıcı ifade ediyor. Metnin okunmasının ardından aktarılan "Şüphesiz pratikte silahların bırakılması ve PKK'nin kendini feshi, demokratik siyaset ve hukuki boyutun tanınmasını gerektirir" sözleri de bu süreç için aşılması gerekenleri içinde saklıyor. Şimdi İmralı kapılarının tamamen açılması için bir anahtar bekleniyor. Halk bu süreçte herkesin sorumluluk almasını isterken, Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğünü istiyor ve o meydanlarda fotoğrafıyla değil kendisiyle buluşmayı umut ediyor.