ÖHD Mêrdîn’den tüm barolara tecrit için çağrı
ÖHD Mêrdîn Şubesi, tecride dair Mêrdîn Barosu’na yaptığı başvuru sonrası, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a uygulanan mutlak tecridin kırılması için “Türkiye Barolar Birliği ve tüm baroları tekrar göreve davet ediyoruz” dedi.
Mêrdîn- Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Mêrdîn Şubesi, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerinde devam eden tecride ilişkin Mêrdin Barosu’na başvuru yaptı. Yapılan görüşmede, baronun tecridin sonlandırılması için devreye girmesi talebi iletildi.
Görüşmenin ardından Mêrdîn Barosu önünde ÖHD’li avukatlar, baro yöneticilerinin de katılımıyla açıklama yaptı. Açıklama metnini ÖHD Mêrdîn Şube Eşbaşkanı Lokman Emen okudu.
‘Bu hukuk dışılığın dünyada eşi benzeri yoktur’
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’dan 3 yılı aşkın bir süredir tüm girişimlere rağmen haber alınamadığını ifade eden Lokman Emen, Abdullah Öcalan’ın avukatlarıyla görüşme hakkından neredeyse 5 yıldır yararlandırılamadığını kaydetti. Lokman Emen, “Kamuoyunun da hatırlayacağı üzere Sayın Öcalan 27 Temmuz 2011’deki avukat görüşmesinden sonra, avukatlarıyla hiçbir şekilde görüştürülmemiş ve 8 Kasım 2018 tarihinde tutuklu HDP milletvekili Leyla Güven ve binlerce siyasi tutsağın süresiz ve dönüşümsüz açlık grevine başlamaları neticesinde, İmralı’da uygulanan mutlak tecritte bir gedik açılmış ve yaklaşık 8 yıl sonra ilki 2 Mayıs 2019, sonuncusu ise 7 Ağustos 2019 tarihleri olmak üzere, Sn. Öcalan ile beş kez avukat görüşü gerçekleştirilmiştir. Ulusal ve uluslararası mevzuat gereği, mahpusun avukatı ile görüşme hakkının bu denli engellenmesinin hukuki bir izahı olmayıp, bu istisna halinin yasal olmadığı herkesçe bilinmektedir. İmralı’nın mevcut hukuk sisteminde bir kara delik olarak kullanıldığı, mutlak tecrit ile kendini gösteren bu hukuk dışılığın dünyada eşi ve benzerinin olmadığı ortadadır” dedi.
‘Tecrit Kürt sorununda çözümsüzlük anlamına geliyor’
İmralı’da uygulanan hukuk dışı tecridin, aynı zamanda Türkiye’nin en temel sorunu olan Kürt sorununun da çözümsüzlük anlamına geldiğini ifade eden Lokman Emen, “ÖHD’li avukatlar olarak, bu kara deliğin daha fazla büyümemesi ve topluma daha fazla sirayet etmemesi için bugüne kadar çeşitli girişimlerde bulunduk; 2021 yılı Mayıs ayında tecride karşı kampanya ile içerisinde çeşitli kurum ve farklı barolardan hukukçunun yer aldığı 768 meslektaşımızın imzasıyla basına açıklama yaptık. Bundan kısa bir süre sonra ÇHD, İHD, CİSST, TiHV, TOHAV gibi kurumlarla birlikte tecridin sona erdirilmesi amacıyla Avrupa Konseyi İşkenceyi Önleme Komitesine (CPT) ortak bir başvuru yaptık. Eş Genel Başkanlarımız, hem tecridi konuşmak hem de İmralı’da avukat görüşmesi gerçekleştirebilmek için Adalet Bakanlığına başvuruda bulundular. Bizim de üyesi olduğumuz ve Avrupa’nın en büyük üç hukuk örgütü olan ELDH, AED ve Lawyers for Lawyers; 5 Nisan 2022’de avukatlar günü vesilesiyle tecride karşı harekete geçilmesi ve İmralı’ya bir ziyaret gerçekleştirmesi amacıyla CPT’ye başvuru yaparak kamuoyu ile paylaştılar. Son olarak Ocak 2024’te 1330 avukat ile Adalet Bakanlığı'na, haksız avukat görüşü engelinin kaldırılması yönünde başvuruda bulunmuştuk. Ancak üzerinden bunca zaman geçmesine rağmen olumlu hiçbir adım atılmamış ve başvurularımıza herhangi bir cevap verilmemiştir” hatırlatmasında bulundu.
‘Tüm baroları göreve davet ediyoruz’
Abdullah Öcalan’ın, Kürt sorununun demokratik ve barışçıl yollarla çözümü için hazır olduğunu her fırsatta ortaya koyduğunu hatırlatan Lokman Emen sözlerini şöyle sürdürdü: “Sayın Öcalan ve İmralı’da tutulan üç tutsağa uygulanan mutlak tecride ve avukat yasağına karşı bundan sonra da meşru hukuk mücadelemizi kararlılıkla sürdürmek adına; İmralı Ada Hapishanesinde bulunan Sayın Abdullah Öcalan, Hamili Yıldırım, Ömer Hayri Konar ve Veysi Aktaş’ a uygulanan ağır tecrit koşullarının sona erdirilmesi, avukat görüş yasağının kaldırılması, müvekkillerin iç hukuk ve uluslararası mevzuattan kaynaklanan haklarının temini ile avukatlık görevinin yerine getirilmesi amacıyla bu kez bağlı bulunduğumuz Mardin Barosu’na çağrıda bulunuyoruz. Son olarak, 1330 avukat tarafından Adalet Bakanlığı’na yapılan başvuruya da herhangi bir yanıt verilmediği göz önünde bulundurulduğunda, avukatlık görevinin ifasını ve müvekkillerin adil yargılanma haklarını temini amacıyla, Türkiye Barolar Birliği ve tüm baroları tekrar göreve davet ediyoruz.”