ÖHD Amed Eşbaşkanı Zeynep Karayılan: Kalıcı barış için hukuki düzenleme gerekiyor
ÖHD Amed Şube Eşbaşkanı Zeynep Karayılan, PKK’nin silahları imha sürecini değerlendirerek, “Demokratik toplumun inşası ve kalıcı bir barış için gerekli tüm hukuki düzenlemelerin yapılması gerekiyor” dedi.

ARJÎN DİLEK ÖNCEL
Amed- PKK, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 9 Temmuz’da açıklanan videolu çağrısı üzerine 11 Temmuz’da Federe Kürdistan Bölgesi’nin Süleymaniye kentinde düzenlediği törenle silahlarını ateşe verdi.
Silahları imha eyleminin hemen ardından AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın sürece ve atılacak adımlara dair açıklama yapması bekleniyordu. 12 Temmuz’da Ankara'nın Kızılcahamam ilçesinde düzenlenen 32'nci İstişare ve Değerlendirme kampına katılan Tayyip Erdoğan, Meclis'te komisyon kurulacağını belirterek, "Sürecin yasal ihtiyaçlarını Meclis çatısı altında konuşmaya başlayacağız" dedi.
Özgürlük İçin Hukukçular Derneği Amed Eşbaşkanı Zeynep Karayılan, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın çağrısının ardından gelişen süreci değerlendirdi ve bu süreçte yapılması gereken yasal düzenlemelere değindi. Zeynep Karayılan, PKK’nin silah bırakma törenin hemen ardından yasal düzenlemelerin derhal yapılması ve hukuksal zeminin hazırlanması gerektiğini belirtti.
‘Abdullah Öcalan ciddi bir sorumluluk aldı’
27 Şubat’ta Abdullah Öcalan tarafından yapılan “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı”nın yarattığı etkiye işaret eden Zeynep Karayılan, “Çağrının ardından PKK 1 Mart’ta tek taraflı ateşkes ilan etti. 5-7 Mayıs tarihlerinde ise gerçekleştirilen kongrede, fesih ve silahlı mücadeleyi sonlandırma kararları aldı. Ve son olarak Sayın Abdullah Öcalan tarafından tarihi bir çağrı daha yapıldı. 11 Temmuz’da yapılan bir törenle silahlar imha edildi. Bu yaşananlarla birlikte çok daha kritik bir sürece gireceğiz. Bir bütünen artık devlet kanadından adımların atılması gerekiyor. Böylesi süreçlerde adımların karşılıklı olarak atılması gerekiyor. Sayın Abdullah Öcalan çok ciddi bir sorumluluk aldı, partisi de bu sorumluluğa karşı samimiyetle cevap oldu, olmakta. Bundan sonra devletin samimiyetini ortaya koyması gerekmektedir” dedi.
‘Görüntü tecridin boyutunu gösterdi’
26 yıl sonra Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın videosunun yayınlanmasını, “Aslında tek başına bu görüntü bile İmralı tecrit sisteminin ne kadar devasa boyutta olduğunu gösteriyor” şeklinde yorumlayan Zeynep Karayılan, hem çağrının hem de silah bırakmanın sadece Kürtler değil, Türkiye halklarının tarihini değiştirecek gelişmeler olduğunu belirtti.
‘Hukuki düzenlemelerin yapılması gerekiyor’
Zeynep Karayılan şöyle konuştu, “Abdullah Öcalan çağrıda gerek partisine ve halkına gerek devlete yönelik çok önemli değerlendirmelerde bulunuyor. Sayın Abdullah Öcalan silahlı mücadelenin yerini demokratik siyasete bırakması gerektiğini ifade ediyor. Metinde de açıkça bir şekilde ifade edildiği gibi tartışmalar geride bırakılıp, demokratik siyaset ve demokratik toplum inşası gündeme alınmalıdır. Pek tabi ki silahların susması, imha edilmesi tek başına bir çözüm yaratmaz, demokratik toplumun inşası ve kalıcı bir barış için gerekli tüm hukuki düzenlemelerin yapılması gerekmektedir” ifadelerini kullandı.
‘Umut hakkı kararının gereği yerine getirilmeli’
Abdullah Öcalan’ın 26 yıldır İmralı Ada Cezaevi’ndeki ağır tecrit koşullarına dikkat çeken Zeynep Karayılan, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) kararına rağmen “umut hakkının” uygulanmadığını belirtti. Zeynep Karayılan, “AİHM 2014 yılında, Sayın Abdullah Öcalan’ın şartlı tahliye hakkına sahip olmaksızın, ağırlaştırışmış müebbet hapis cezası verilmesini yani ‘umut hakkının’ uygulanmamasını sözleşmeye aykırı bulmuştu. Mahkeme bu noktada Türkiye’den düzenleme yapmasını istemişti. Ancak Türkiye AİHM kararını 11 yıldır uygulamadığı gibi, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi de 10 yıl boyunca adım atmadı. Hak ve hukuk örgütlerinin başvurusu sonucu konuyu gündeme almak zorunda kaldı ve Türkiye’den 2025 Eylül ayına kadar düzenleme yapmasını istedi. Türkiye komiteye verdiği eylem planında ‘umut hakkı’ konusunda mevzuat değişikliği yapmayacağını duyurdu. Bu doğrultuda her ne Abdullah Öcalan fiziki özgürlüğü noktasında bir talebi olmadığını dile getirse de biz hukukçular olarak bunu dile getirmek zorundayız. Öncelikle yapılması gereken AİHM’in Sayın Öcalan hakkında vermiş olduğu 10 yılı aşkın süredir uygulanmayan umut hakkı kararının gereği yerine getirilmelidir. Kürt halkı nezdinde önemi daha net ortaya çıkan Abdullah Öcalan’ın bu önemli süreçte daha etkin bir aktör olarak yer almasının önü açılmalıdır” ifadelerini kullandı.
Yasal değişimlerin derhal yapılması gerektiğini vurgulayan Zeynep Karayılan, “Yasal değişikliklerin yapılmasının tek adresi tabi ki Meclis’tir. Çağrıda da net bir şekilde ifade edildiği üzere komisyonun bir an önce çalışmalara başlaması gerekiyor. Ritim bozulmadan daha da hızlandırılarak, Kürt halkının taleplerine cevap verilmesi ve demokratik toplumun inşasına başlanması gerekiyor” şeklinde konuştu.
Yapılması gereken yasal düzenlemeler
Yapılması gereken yasal düzenlemelere de vurgu yapan Zeynep Karayılan, “Gerillanın silah bırakıp, demokratik siyasete entegrasyonu için yasal değişikliklerin olması şart. Bu noktada feshedilen bir partinin üyelerinin silah bırakıp demokratik siyaset zemininde faaliyet yürütmesi için anayasal değişikliklerin yapılması, ‘Terörle Mücadele Kanunu’nun’ değişmesi ve diğer yasal değişikliklerin yapılması gerekiyor. Bu aşamada değişiklik yapılmadan silah bırakan kadroların dönüşü imkan dahilinde gözükmüyor. Atılacak hukuki ve siyasi adımlar tüm bu sürecin başarıya ulaşmasının önünü açacaktır. Tabi ki bu değişikliklerle Türkiye ve Kürdistan hapishanelerinde tutulan binlerce siyasi tutsağın özgürlüğüne kavuşmasına da zemin açmalı” dedi.
‘ÖHD olarak sorumluluk almaya hazırız’
Zeynep Karayılan konuşmasını şöyle tamamladı: “Yasalarda değişikliğin sağlanması parlamentonun görevi olduğu kadar; siyasi parti, sivil toplum örgütleri ve derneklerin de sorumluluğudur. Bundan sonra bu çağrıyı büyüterek, kolektif bir mücadele ve seferberlik halinde olmamız gerekir. ÖHD olarak nasıl ki önceki dönemde tecrit temel gündemimiz olduysa, bundan sonra da umut hakkı, hasta tutsakların tahliyesi, yapılacak anayasal değişiklikler ve demokratik yazılı hukuk temel gündemimiz olacak. Bu noktada yeni çalışmalar yapmak için hazırlık yapıyoruz. Demokratik toplumun inşa edilme sürecinde üzerimize düşen her şeyi yapmaya hazırız.”