İstanbul ve Diyarbakır’da kayıp yakınları buluştu: Failler cezalandırılsın
Cumartesi Anneleri eylemlerinin 835’inci haftasında yargılandıkları davaya ilişkin "Davalı değil, davacıyız” mesajını verirken, Diyarbakır’da ise 1999’da askerler tarafından kayalıklardan atılan Reşit Tokçu’nun faillerinin cezalandırılması istendi.
Haber Merkezi - Cumartesi Anneleri, gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin cezalandırılması talebiyle her hafta düzenledikleri eylemlerinin 835’incisini online gerçekleştirdi. Bu haftaki eylemde Galatasaray Meydanı’nda 700'üncü haftada düzenledikleri eylemde gözaltına alınan 46 kişinin, "toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanununa muhalefet" suçundan yargılanmasına ilişkin "Davalı değil davacıyız" mesajı verildi. Dava avukatlarından Emel Ataktürk de paramiliter yapılar tarafından kaybettirilen insanların akıbetinin sorulmasının en doğal haklardan biri olduğunu kaydetti. İdari ve yargısal makamların anayasa, ulusal ve uluslararası hukuk gereği üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmediklerinin altını çizen Emel Ataktürk, “Kamusal bir alan olan Galatasaray Meydanı'nda toplanmak tümü ile meşru bir ifade biçimidir. Bu bakımdan yasalar ve uluslararası sözleşmeler altında kamusal yargı tacizine maruz bırakılmaları kabul edilemez” diye belirtti.
Setenay Yarıcı: Sorunlarımıza çözüm arıyoruz
865’inci hafta açıklamasını okuyan 12 Eylül askeri darbesinde kaybedilen Hayrettin Eren’in yeğeni Setenay Yarıcı, 865 haftadır mücadele ettiklerini belirterek, “İfade ve toplanma özgürlüğümüzü kullanarak taleplerimizi ifade etmeyi ve kamuoyu yaratmayı hedefliyoruz. Diğer yandan sesimizi devletin ilgili organlarına duyurarak sorunlarımıza çözüm arıyoruz. Yasal haklarımızı kullanma ve yurttaş olma sorumluluğumuzun bir parçası olarak 699 hafta boyunca Galatasaray Meydanı’nda Türkiye’nin en uzun barışçıl buluşmalarını gerçekleştirdik. Buradan görüşlerimizi ifade ettik, devleti yönetenlere ve kamuoyuna mesajlarımızı ilettik” dedi.
“Polis şiddetine maruz kaldık”
700. hafta eyleminde seslerini duyurmaya çalıştıkları Galatasaray Meydanı’nda ağır polis şiddetine maruz kaldıklarını anımsatan Setenay Yarıcı, sözlerini şöyle sürdürdü: “Elimizdeki karanfillere karşı TOMA ile, copla, gazla, kalkanla geldiler. Bizi darp ederek gözaltına aldılar. Bugüne kadar tüm başvurularımızı sonuçsuz bırakan yargı makamları da toplanma özgürlüğümüzün ihlal edildiği, işkence koşullarında gözaltına alındığımız 700. haftada bu suçu işleyenleri değil, bizi suçladılar. Hakkımızda dava açtılar. Savcı iddianamesinde, davayı somut bir delile dayandıramadığından ‘toplanma için bildirim yapılmadı’ dedi. 699 hafta boyunca, aynı gün ve saatte yapılan ve artık geleneksel hale gelmiş olan toplanmayı 'bildirimde bulunulmadı' diye yasadışı ilan etti. Hakkımızda açılan davanın ilk duruşması 25 Mart 2021 tarihinde görüldü."
“Vazgeçmeyeceğiz”
“Adliyelerde yargılanması gerekenler bizler değil, kayıplarımızın failleridir” diyen Setenay Yarıcı, kayıpların devletin güvenlik güçleri tarafından gözaltına alındıklarını ve bir daha geri dönemediklerini vurguladı. Yakınlarının başlarına ne geldiğini bilmek istediklerini dile getiren Setenay Yarıcı, “Bizim onları aramamızı, adalet istememizi suç haline getirdiler. Üzerimize atılı suçları reddediyoruz. Asıl biz hukuku işletmeyenleri, adaleti siyasete alet edenleri suçluyoruz. Mahkemede haykırdık: davalı değil, davacıyız. Kaç yıl geçerse geçsin, bedeli ne olursa olsun kayıplarımızı aramaktan ve 136 haftadır hukuksuz bir biçimde bize kapatılan kayıplarımızla buluşma mekânımız olan Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz” sözleri ile konuşmasını sonlandırdı.
DİYARBAKIR
İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınları, “Kayıplar bulunsun failler yargılansın” sloganıyla her hafta sürdürdükleri eylemin 633’üncüsünü sosyal medya hesabı üzerinde yayınladıkları video ile gerçekleştirdi. Bu haftaki eylemde, 1999 yılının haziran ayında Hakkâri‘de bulunan Margazer Yaylası'nda ot biçtiği sırada askerler tarafından kayalıklardan atılan Reşit Tokçu’nun hikayesine yer verildi. Reşit Tokçu’nun hikayesini, İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi Yönetim Kurulu üyesi Yakup Güven anlattı.
Reşit Tokçu’nun hikayesi şu şekilde:
“29 Haziran 1999 tarihinde Mergazer Yaylası'na ot biçmeye gitti, bu arada yayla alanına aynı gün askeri helikopterlerden ateş açıldı, ateş açıldıktan sonra alanda askeri operasyon başlatıldı. Yapılan operasyon sırasında, helikopterlerden açılan ateş sonucu yaralanan Reşit Tokçu, askerler tarafından alıkonulur. Daha sonra kayalıklardan atılan Tokçu, yaşamını yitirdi. Bölgede genişleyerek devam eden askeri operasyonda çatışma çıktı. Ailenin can güvenliği nedeniyle Reşit Tokçu için herhangi resmi bir kuruma başvuruda bulunulamadı. Yıllar sonra adli makamlar nezdinde girişimlerde bulunmak istese de herhangi bir sonuca ulaşamazlar. Reşit Tokçu’nun cenazesine bugüne dek ulaşılamadı. Bugün burada hikayesini sizlerle paylaştığımız Reşit Tokçu’nun akıbetinin ortaya çıkarılması, cenazesinin ailesine teslim edilmesi ve faillerinin etkin bir soruşturmayla yargı önüne çıkarılarak cezalandırılmasını talep ediyoruz.”