İstanbul Sözleşmesi nedir? Ne değildir? Ne oldu?
Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile 20 Mart’ta feshedilen İstanbul Sözleşmesi yürürlükten bugün kaldırıldı. Türkiye sözleşmeyi imzalayan ilk ülke olduğu gibi çekilen de ilk ülke oldu. Her fırsatta “müjde” diyerek duyurulan İstanbul Sözleşmesi nedir? Ne değildir?
Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile 20 Mart’ta feshedilen İstanbul Sözleşmesi yürürlükten bugün kaldırıldı. Türkiye sözleşmeyi imzalayan ilk ülke olduğu gibi çekilen de ilk ülke oldu. Her fırsatta “müjde” diyerek duyurulan İstanbul Sözleşmesi nedir? Ne değildir?
SARYA DENİZ
Haber Merkezi - İstanbul Sözleşmesi yani Kadına Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi, Türkiyeli kadınların uzun mücadelesi sonunda imzalandı. İmzalandığı dönemde bakanlar, milletvekilleri ve hatta neredeyse tüm siyasetçiler tarafından da müjdelenerek duyuruldu.
Ancak İstanbul Sözleşmesi AKP-MHP iktidar bloğunun erk siyasetin hedefi haline geldi. En çok erkekler konuştu. “Aileyi, kadını, ahlakı” yok eden ve hemen vazgeçilmesi gereken bir sözleşme olarak anıldı. Hatta sözleşmeyi savunanlar “terör suçlusu” bile ilan edildi.
Sözleşme nasıl doğdu?
Türkiye’yi sözleşmeye götüren süreç 2009’da AHİM’den aldığı bir mahkumiyet kararıyla oldu. Diyarbakır’da yaşayan Nahide Opuz, defalarca gördüğü sistematik şiddeti yetkili makamlara 36 kez şikayet etse de eski eşi H.O. tutuklanıp serbest kaldı. Opuz, yeni bir yaşam kurma hayaliyle annesi ve çocukları ile İzmir’de giderken önü kesildi. H.O’nun silahlı saldırısında annesini kaybetti. H.O. müebbet hapis cezası alsa da temyiz duruşmasında serbest kalıp anneyi, “erkekliğini zedelediği” gerekçesiyle öldürdüğünü iddia etti. Opuz AHİM’e başvurdu. AHİM bu kapsamda Türkiye’nin şiddet gören bir kadını, savcılığa başvurduğu halde, kocasından koruyamayarak ayrımcılık yaptığına hükmetti ve tazminata karar verdi. Bu karar AİHM tarihinde de aile içi şiddete karşı vatandaşını koruyamadığı gerekçesiyle bir devlete verilen ilk cezaydı. Opuz davası İstanbul Sözleşmesi’nin ilham kaynağı, neredeyse sözleşmenin gerekçeli metnini oluşturdu. İstanbul’da imzaya açıldığı için adını bu şehirden aldı. İlk imzalayıcısı da Türkiye’ydi.
34 ülkede onaylandı
Türkiye, 11 Mayıs 2011'de sözleşmeyi imzaladı ve 24 Kasım’da onayladı. Onay belgesi, 14 Mart 2012 tarihinde Avrupa Konseyi Genel Sekreterliği’ne iletildi. Temmuz 2020 itibariyle 45 ülke ve Avrupa Birliği tarafından imzalanan sözleşme, imzacı ülkelerin 34'ünde onaylandı. Almanya, Andorra, Arnavutluk, Avrupa Birliği, Avusturya, Belçika, Birleşik Krallık, Bosna Hersek, Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Ermenistan, Estonya, Finlandiya, Fransa, Gürcistan, Hırvatistan, Hollanda, İrlanda, İspanya, İsveç, İsviçre, İtalya, İzlanda, Karadağ, Kıbrıs, Kuzey Makedonya, Letonya, Lihtenştayn, Litvanya, Lüksemburg, Macaristan, Malta, Moldova, Monako, Norveç, Polonya, Portekiz, Romanya, San Marino, Sırbistan, Slovakya, Slovenya, Türkiye, Ukrayna ve Yunanistan onaylayan ülkeler arasında yer aldı.
Kadına odaklanıyor
Sözleşmeyi imzalayan ülke sayısı 46 ile sınırlı kaldı. Bununla birlikte çok sayıda Ortadoğu ülkesi de sözleşmeyi imzalamak için çalışmalar yürütmeye başladı, Tunus bunlardan birisi olarak ilk akla gelenler arasında yerini alıyor. Temel hedef kadına yönelik şiddeti önlemek. Sözleşme psikolojik, fiziksel şiddet, taciz, tecavüz, zorla evlendirme, ısrarlı takip, kadın sünneti, kürtaja zorlama, zorla kısırlaştırmayı kadına yönelik suçlar kapsamında değerlendiriyor. Şiddet uygulayıcı olarak sadece eş olan erkekler değil, eski eş, partner, baba, patronu da şiddet faili kısmına dahil ediliyor. Ayrıca sözleşmede evlilik dışında, bir arada yaşamda ortaya çıkan şiddette ev içi şiddete dahil ediyor.
Sözleşme imzacı devletlere çeşitli yükümlülükler getiriyor. Bunlardan şüphesiz en önemlisi devletin şiddetin sona ermesi için gerekli yasal düzenlemeleri ve tedbirleri hayata geçirmesi. Sözleşme, devletlere kadını koruyacak, cinsiyetçi eğitimden, kültüre tüm alanları yeniden dizayn etmesini gerektirecek başlıklar veriyor. Ekonomik özgürlük, kadın istihdamı, sığınma evleri, ayrımcılığı ortadan kaldıracak birçok alan ve tedbir bunlardan sadece bazıları.
6284 ne olacak?
İstanbul Sözleşmesi’nin Türkiye açısından en somut örneği ise 6284 Sayılı Kadınları Koruma Kanunu. Kadınların yoğun çabası ile çıkarılan yasa Türkiye’de aile içi şiddetin önlenmesine yönelik ilk kanun olan 4320 sayılı Ailenin Korunması Hakkındaki Kanun belirsiz bıraktığı birçok tanımı değiştirirken başka birçok hakkı da beraberinde getirdi. Evli olmayan kadınların da korunması gibi. Ancak uygulamada ve yasal düzenlemedeki eksikler birçok alanda giderilmedi. İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmeyle birlikte 6284 nasıl uygulanacak merak konusu.
Sözleşme hep tartışıldı
İlk olarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözleşmenin gözden geçirileceği gündeme getirildi. Bununla birlikte özellikle dini yayınlar harekete geçti. Sözleşmenin kaldırılması için adeta kampanyalar düzenlendi. Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'ın eşcinselleri hedef alan sözleriyle İstanbul Sözleşmesi iyice hedef oldu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan 2020 yılının Temmuz ayında "Halk istiyorsa kaldırın. Halkın talebi kaldırılması yönündeyse, buna göre bir karar verilsin. Halk ne derse o olur" açıklamasında bulundu. Açıklamanın hemen ardından AKP’li Numan Kurtulmuş "Nasıl usulünü yerine getirerek bu sözleşme imzalanmışsa, aynı şekilde usulü yerine getirilerek bu sözleşmeden çıkılır" sözleri ile kaldırılacağını teyit etmiş oldu.
Türkiye 20 Mart 2021’de Resmî Gazetede yayımlanan 3718 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile sözleşmeden çekildi. Avrupa Konseyi Genel Sekreterliği'ne de fesih bildiriminde bulunuldu. Feshin yürürlülük tarihi 1 Temmuz 2021 olarak açıklandı.