İşsizlikten kaynaklanan intiharlar ve Covid-19 kaynaklı ölümler de iş cinayetidir

Pandemi koşullarında işçiler oldukça riskli çalışma koşulları ile mücadele ediyor. Bir yandan da işsizlik oranlarındaki artış ile işçilerin ve esnafın yaşadığı sıkıntılar intihara kadar gidebiliyor. İntiharları iş cinayeti olarak tanımlayan Şaziye Köse, “İntiharların daha büyük verilere ulaşacağını şimdiden görebiliyoruz” diye konuştu. İşçiler güvenliklerine dair önlem alınmaksızın işe devam ettiler. Ve hastalığa yakalanarak öldüler. Köse bunun da bir iş cinayeti olduğunu vurguladı.

Haber Merkezi- İSİG tarafından 2020 yılına ilişkin yayınlanan “İş Cinayetleri Raporu” özellikle kadın ve çocuk işçilere dair oldukça çarpıcı rakamlar barındırıyor. Büyük ölçüde pandeminin damga vurduğu senede, işçi kazalarının bariz bir şekilde artması, hiç şüphesiz ki iş yerlerinde alınan güvenlik tedbirlerinin bir kez daha sorgulanmasını zorunlu kılıyor. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin her sene olduğu gibi bu senenin sonunda da detaylı bir şekilde yayınlamış olduğu rapora göre; 2020 içinde, 148’i kadın ve 68’i çocuk olmak kaydıyla toplamda 2 bin 427 işçinin yaşamını yitirdiği görülüyor. 
Öte yandan 101 mülteci işçinin hayatını kaybettiği bilgisinin paylaşıldığı raporda, çocuk işçi ölümlerinin en çok İstanbul’da gerçekleştiği belirtiliyor. Yaşamlarını iş cinayetlerinde yitiren işçilerin 2 bin 23’ü ücretli çalışırken, 404’ü kendi hesaplarına çalışan işçilerden meydana geliyor. 2020 senesinde iş cinayetlerinin en yoğun yaşandığı alansa, 442 emekçinin yaşamını kaybettiği tarım/orman işkolu. Öte yandan inşaat, yol, sağlık ve sosyal hizmetler bu işkolunu sırasıyla takip ediyor. Sene boyunca gazetecilik/basın alanında toplamda 7 emekçinin, işlerinin başındayken hayatlarını kaybettiği görülüyor. 
HDP Emekten Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Şaziye Köse ile İSİG tarafından açıklanan son verileri, pandeminin yarattığı etki çerçevesinde konuştuk. 
Bağımsız ve tarafsız denetim eksikliği
İş sağlığı ve güvenliği meselesinin aslında yasal bir mevzuat olarak içinde çok ciddi eksiklikler barındırdığına dikkat çeken Şaziye Köse, uygulamadan ziyade şekilciliğin hakim olduğu bir anlayışın, bütün bu problemlerin temelini oluşturduğunu söylüyor:
“2020 yılının sadece şu son Aralık ayında bile 27 işçi yaşamını kaybetti. Günümüzde iş yerlerinde, İşçilerin sağlığını ve güvenliğini kontrol ederek çeşitli aksaklıkları bertaraf etmek üzere iş güvenliği temsilcileri seçiliyor. Aslında tüm sıkıntılar bu temsilcilerin seçimi esnasında başlıyor. Çünkü bu kişiler genellikle işverenin belirlediği kişiler oluyor. Tabi doğal olarak işverene karşı rapor hazırlamak, çeşitli problemlere dair işvereni sıkıştırmak veya önlemler almak noktasında asla yaptırıcı pozisyonda olamıyor. Oysa normal şartlarda iş yerlerinde bu kişilerin; sermaye sahibinden tümüyle bağımsız, hakikaten işçilerin temel güvenlik problemlerini tespit eden, güvenliklerini tehdit eden unsurları ortadan kaldırmak adına yaptırıcı güce sahip olan kişilerden oluşması gerekir. Bizim ülkemizde bu durum böyle değil ne yazık ki. Bugüne kadar bu durum hiç gerçekleşemedi. Bir şekilde bu yapıyı değiştirmeye kalktığında da işveren temsilcileri işten atılıyor ve işten uzaklaştırılmış oluyorlar.”
741 işçi Covıd-19 nedeniyle yaşamını yitirdi 
İSİG’in yayınladığı raporda özellikle pandemiye ilişkin detaylar dikkat çekici. Hükümetin salgın sürecinde aldığı tedbirlerin işçileri kapsamamış olması, ne yazık ki COVID-19’u bir anlamda meslek hastalığı haline dönüştürüyor. 2020 senesi içinde en az 741 işçinin çalıştıkları esnada COVID-19 sebebiyle yaşamlarını kaybettiği görülüyor: 
“Pandemi sürecinde iş yerlerinde salgına yönelik önlemler yeterince alınmadı. Sendikalı iş yerlerinde bile sendika denetimi tam olarak yapılamasa da kısmi önlemler alınabildi. Ülkemizde sendikasız, kayıt dışı ve güvencesiz şekilde çalışan milyonlarca işçi var. Buralarda işçilerin güvenliğine dair önlem alınmaksızın işe devam ettiler. ‘Evde kal’ çağrısından, ne yazık ki çoğu işçi muaf tutuldu. Günlük olarak işe gittiler ve hastalığa yakalandılar. Buna da kesinlikle bir “iş cinayeti” demeliyiz. COVID-19’a yakalanmış işçiler dahi çalıştırılmaya devam edildi. O işçi, diğer işçilere ve ailelerine de bulaştırmış oldu. Pek çok insanın hastalanmasına, arada ölümlere neden oldu bu durum. İnşaat, tekstil, kayıtsız ve güvencesiz alanlarda işçiler adeta ölüme terk edildiler. Bir tarafta işsizlik, açlık meselesi bir taraftan da salgın meselesi bastırdı. Bu iki ucun arasında işçiler çalışmak durumunda kaldılar. Ya açlıktan öl ya salgından öl durumunda işçiler tabii ki çalışmak durumunda kaldılar.”
Sağlık çalışanları güvencesizlikle karşı karşıya
Sağlık çalışanları, pandemi sürecinde zorunlu mesailerin ve yeterince alınmayan önlemlerin yarattığı güvensizlikle baş başa bırakıldı. HDP Emekten Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Şaziye Köse, sağlık emekçilerinin durumuna ayrı bir parantez açtı:
“Sağlık çalışanları maalesef zorunlu olarak bir çalışma yürütüyorlar. Tayinleri, yer değiştirmeleri, izinleri tümüyle yasaklandı. Yeni bir yönetmelikle adeta yerlerinden bile kımıldayamıyorlar. Süresiz mesailer, yorgunluk, tükenmişlik, yeterli dinlenme ve önlemin olmayışı gibi geçerli nedenler, sağlık alanında iş cinayetlerinin artışına neden oldu. Son noktada da son bir ay içerisinde 23 sağlık çalışanı yaşamını yitirdi. Sene içinde ise 330 sağlık emekçisi yaşamını kaybetti.”
“Evde kal çağrılarının yükü kadının sırtında”
Pandemide özellikle gıda sektöründe çalıştırılan kadın sayısının artmasına dikkat çeken Şaziye Köse, bu süreçte zorunlu mesailerin iki katına çıktığını ve aynı zamanda “Evde Kal” çağrılarının kadına yeni bir yük getirdiğini belirtiyor:
“Pandemi ile beraber yoğunlaşan gıda sektöründe bugün daha çok sayıda kadın çalışıyor. Eve kapanmaların başlamasıyla beraber bu zorlu alanda mesai saatleri de ciddi şekilde artırıldı. Bu da bağışıklıklarının düşmesine ve salgında hasta olma risklerini arttırdı. Hasta olduklarında evlerine taşıma riskleri de arttı. Öte yandan “Evde kal” çerçevesinde evdekilere bakım hizmetlerine dair yük, kadının sırtına bindi. Hizmet sektöründe vardiyalı çalışma gibi kısmi önlemler alındı. Sonrasında normalleşme sürecinde bunlar birden ortadan kalktı. Şunu bilmeliyiz ki artık normalleşme diye bir şey olamayacak. Kadınlar süreci en zor şekilde geçirdikleri için riskleri diğer çalışanlara göre çok daha fazla.”
“İşçi intiharları da iş cinayetlerine dahildir”
Geçtiğimiz sene, pandeminin ve işsizliğin yarattığı ekonomik bunalım, işçilerin ne yazık ki intihar haberlerine şahit olmamıza neden oldu. Şaziye Köse, bu intiharların da bir anlamda iş cinayeti olduğunu düşünüyor:
“Şu anda korkunç bir işsizleşmeyle karşı karşıyayız. 2021 yılında bunların daha yüksek boyutlara ulaşacağını biliyoruz. Her geçen gün “Kod 29” adı altında resmileştirilerek işçiler işten atılıyor. Artık güvenliği olmayan her çeşit işte çalışmak için bir yarış var. İş sağlığı ve güvenliği son derece kritik bir seviyeye taşınıyor. Küçük esnafın iflası da aynı şekilde. İnsanlar işsizlik sebebiyle intihar ediyorlar. Bir taraftan da sürekli işten atılıyor. Evine bir şey götüremediğinde işçi intihara sürükleniyor. Bunlar her geçen gün çoğalıyor. 2021 yılı emek ve işçiler açısından çok kritik bir yıl. İnsanlar üç kuruşa razı bir şekilde her türlü güvencesiz işte çalışmak zorunda kalıyor. Kadın yoksullaşması da aynı şekilde artıyor. En kolay gözden çıkardıkları işçiler kadınlar! Bu durumun bu yıl daha büyük verilere ulaşacağını şimdiden görebiliyoruz.“