İsrail saldırılarında yakınlarını kaybeden Rawand yaşadıklarını anlattı
Gazze Şeridi'ndeki İsrail saldırılarıyla birlikte birçok trajik hikâye de gün yüzüne çıkıyor. Evlerin bombalanması soncu kız kardeşini ve yeğenlerini kaybeden Rawand Abu Naji, “Bir veda bile edemedim” diyerek, acısını dile getiriyor.
RAFIF ESLEEM
Gazze- İsrail saldırıları nedeniyle Gazzeli kadınlar, yerinden edilme, barınma, açlık, yoksulluk, yetersiz beslenme başta olmak üzere birçok sorunla karşı karşıya kalırken, üzerlerindeki psikolojik baskıların şiddeti de artıyor.
Kadınlardan Rawand Abu Naji, Gazze’deki Şifa Hastanesi'nden yalnızca birkaç metre uzaklıktaki bir yerleşim bölgesi olan Aidiya Caddesi'nde yaşıyor. Hastaneye yönelik saldırılara tanık olan 20 yaşındaki Rawand Abu Naji, “Saldırılar başladıktan sonra birkaç saat kız kardeşimin evinde kaldım. İsrail güçlerinin olmadığı bir anda ara sokaklardan kaçmayı başardık. Keskin nişancılar, insansız hava araçları, savaş uçakları, bombardımanlar altında kaçmak kolay olmadı. Çünkü askeri operasyon alanına yaklaşmaya çalışan herkes, beyaz bayrak taşısalar bile katlediliyordu” dedi.
‘En korkunç katliamlardan biriydi’
Yaklaşık bir ay sonra Şifa Hastanesi’nin yeniden hizmete başladığını kaydeden Rawand Abu Naji, sonrasında yaşananları şu sözlerle aktardı: “Hastane yeniden binlerce aile için bir yer değiştirme evi haline geldi. Kız kardeşimin eşi evlerine dönmeyi önerdi ve hatta yerinden edilmiş birçok kişiye ev sahipliği yaptı. İsrail güçleri Mart ayında bir gün şafak vakti hastaneyi işgal etti. Devamında hiç kimsenin yerinden ayrılmayacağını ve kaçmaya çalışan herkesi vuracaklarına dair karar aldılar. Her yer bombalanıyordu. Kız kardeşime ulaşmaya çalıştım. Kıyameti andıran gibi bir gündü. Saldırıya uğrayan kadınların sesleri her yerden duyuluyordu. Evlerin enkazı altından kaçmaya çalışanlar keskin nişancılar tarafından vuruluyordu, insanlar toplu bir şekilde infaz ediliyordu. Hastane yakınındaki evler uçaklarla hedef alındı ve o evlerdeki insanlar diri diri yandı. En korkunç katliamlardan biriydi.”
Aç ve susuz kaldılar
Ertesi gün kız kardeşinin daha güvenli bir bölgeye taşınmaya çalıştığını kaydeden Rawand Abu Naji, “Ancak perdeyi indirir indirmez askerlerin kendisine yandaki evden ateş ettiğini görmüş. Bu yüzden tekrar içeri geri dönmüş. Saldırıların onuncu gününde kız kardeşim artık içme sularının kalmadığını, kalan yiyeceklerin de ancak yarına yeteceğini iletti bana. Yaşam gün geçtikçe daha da ağırlaşıyordu. Çocuklar için yiyecek hazırlamaya çalışıyorduk. İsrail askerleri, hareketlenme hissettikleri evleri vuruyorlardı. Bu sırada evlerde bulunan kadınlar ve çocuklar yaşamlarını yitiriyorlardı” ifadelerinde bulundu.
‘Veda edemedim’
Rawand Abu Naji, 27 Mart gününe en büyük trajediyle uyandı. Kız kardeşinin ve çocuklarının ölüm haberini alan Rawand Abu Naji, “Bunun bir şaka olduğunu düşündüm. Kendisiyle defalarca iletişime geçmeyi denedim ama sonuç alamadım. Bir komşusuyla iletişime geçtim ve aldığım haberin doğru olduğunu anladım. Kız kardeşime bir veda bile edemedim” sözleriyle yaşadığı üzüntüyü dile getirdi.