İşgal altındaki bölgelerde çocuklara karşı suçlar arttı: BM başvurulara yanıt vermiyor

İşgal altındaki topraklarda çocuklara yönelik işlenen suçların insanlık dışı olduğunu söyleyen Çocuk Hakları Komitesi Başkanı Cûliya Xelo, konuyla ilgili BM’ye birçok kez mektup yazdıklarını ancak yanıt alamadıklarını söyledi.

ROJ HOZAN

Qamişlo-Türk devleti ve bağlı çeteler 2018'de Efrin bölgesini, 2019'da ise Serêkanîyê ve Girê Spî'’yi işgal etti. İşgalin başladığı günden bugüne aralarında kadın ve çocuklarında olduğu çok sayıda yurttaş birçok hak ihlaline maruz kaldı. Uluslararası anlaşmalar yok sayılırken, 2022'de işgal altındaki topraklarda 14'ü çocuk, 3'ü kadın 183 kişi katledildi. Saldırılarda ayrıca 33'ü çocuk, 23'ü kadın olmak üzere 371 kişi de yaralandı.

En son işgal altındaki Efrin'de iki çocuk Türk devletine bağlı çeteler tarafından tecavüze maruz bırakıldı. Çocukları koruyan uluslararası yasalar olmasına rağmen uluslararası taraflardan ve insan hakları kuruluşlarından hiçbiri görevini yapmadı. Çocuk hakları üzerine çalışma yürüten Şilêr Komîtesî yöneticilerinden Cûliya Xelo, Kuzey ve Doğu Suriye'de işgal edilen bölgelerde çocukların maruz bırakıldığı saldırıları anlattı.

‘İhlaller vicdanların kaldıramayacağı boyutta’

Türk devleti ve çetelerinin işgal altındaki bölgelerdeki ihlallerine değinen Cûliya Xelo, "Savaşlarda ve çatışmalarda en önemli ve zor durum çocukların durumudur çünkü çocuklar saldırganların ve işgalcilerin suçlarının kurbanıdır. Kuzey ve Doğu Suriye'nin işgal altındaki bölgelerinde de benzer bir durum var ve çocuklar her gün cinayet, istismar ve göçle karşı karşıya kalıyor. İşgal altındaki topraklarda çocuklara yönelik olaylar vicdanların kaldıramayacağı boyuta ulaşmıştır. Bugün çocukların bedenlerine cinsel saldırılar yapılıyor, gelecekleri yok ediliyor. Çocuklara yönelik son istismar olayları, çocukların yaşamlarının ve geleceklerinin artık büyük bir tehdit altında olduğunu gösteriyor. Bir çocuk annesinin gözleri önünde tacize uğradığında bundan daha büyük bir acı olamaz. Bu çetelerde ahlak kalmamıştır. Şimdi çocuklar korkuyor ve gelecekleri yok. Gizli kalmış ve kimsenin haberi olmadığı birçok olay var çünkü bu çeteler o bölgelerde öyle bir hakimiyet sistemi kurmuşlar ki insanlar sürekli can korkusu yaşıyor" şeklinde konuştu.

‘Sorumluluk almak hepimizin görevi’

Yaşananların çocuklar üzerinde yarattığı psikolojik duruma işaret eden Cûliya Xelo, konuşmasına şöyle devam etti: "Bazı çocuklar ailelerinden, bazı çocuklar ise toplumdan şiddet görüyorlar. Şiddete maruz kalan çocuklar ağır psikolojik travmalar yaşıyor. Bu durumdaki çocuklar sürekli korku, kaygı ve endişe durumu yaşar. Şu an ruhsal sorun yaşayan çocukların ileri ki zamanlarda fiziksel olarak da hastalıklara yakalanma olasılıkları var. Çocuklar için sorumluluk almak hepimizin görevidir çünkü çocukların yaşadığı saldırıları engellemezsek çocuklara iyi bir gelecek inşa edemeyiz. Heyet olarak bölgede görevimizi yapıyoruz ama işgal altındaki bölgelerde bu çocuklara ulaşıp onları şiddetten koruma imkânımız yok. Bu uluslararası devletlerin, yasa ve anlaşma sahiplerinin sorumluluğundadır ve acilen buna odaklanmak gerekmektedir. Şu anda işgal altındaki topraklar için yapabileceğimiz tek şey bu eylemleri kamuoyuna duyurmak. Çocuk haklarını koruma görevi küresel bir görevdir."

BM cevap vermiyor

Çocuklara yönelik uygulanan ihlallere karşı Birleşmiş Milletler'e (BM) çok sayıda mektup yazdıklarını söyleyen Cûliya Xelo, ancak herhangi bir yanıt alamadıklarını kaydetti. Cûliya Xelo, “Çocuk haklarını koruyan yasaların uygulanmasını ve suçluların cezalandırılmasını talep ettik” bilgisini de paylaştı.