İsatanbul’da binlerce kişinin katılımıyla 1 Mayıs kutlandı

Binlerce kişinin katıldığı İstanbul 1 Mayıs mitingi eşit, özgür, demokratik yaşam talepleriyle son buldu.

İstanbul- 1 Mayıs İşçi Bayramı, Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) ve Türk Tabipleri Birliği (TTB) öncülüğünde “Emek, barış, demokrasi, adalet için biz kazanacağız” şiarıyla İstanbul’un Kadıköy ilçesinde bulunan Rıhtım Meydanı’nda gerçekleştirilen miting ile kutlandı.

Mitinge Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eşsözcüsü Meral Danış Beştaş, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel’in yanı sıra çok sayıda siyasi parti genel başkanları ve temsilcileri de katıldı.

Emek ve özgürlük mücadelesine yaşamını yitirenler için saygı duruşunda durulmasının ardından DİSK, KESK,TMMOB ve TTB Genel Başkanları sahneye çıkarak binleri selamladı.

Emekçilerin, kadınların, işçilerin, emeklerinin emek sömürüsüne, savaş politikalarının yarattığı talana karşı, emeklerinin görülmemesine karşı taleplerini dile getirdiği mitingde DİSK, KESK,TMMOB ve TTB’nin ortak manifestosu okundu. Manifestoyu Zuhal Kaynak ve Hüseyin Tosu okudu. 

Manifestoda şu ifadelere yer verildi:

“Biz bu ülkenin tüm değerlerini ve güzelliklerini üretenleriz. Biz işçiler, kamu emekçileri, mühendisler, mimarlar, şehir plancıları, hekimler, emekliler, gençler, kadınlar. Bugün ülkenin dört bir yanında 1 Mayıs meydanlarında buluştuk. İl il, ilçe ilçe, mahalle mahalle, sokak sokak 1 Mayıs meydanlarına aktık. Kendini bu ülkenin sahibi sananlara, halktan büyük bir güç olmadığını bir kez daha gösterdik. Biz tüm renklerimiz ve farklılıklarımızla Türkiye’yiz. Ve bugün 1 Mayıs meydanlarında başka bir yaşamın, başka bir Türkiye’nin müjdesini vermek için bir aradayız. Bugün 1 Mayıs alanlarında bir kez daha tanık oluyoruz ki ülkemizde yepyeni bir güneş doğuyor, mutlu bir hayat filizleniyor.

1 Mayıs alanlarından bir kez daha ilan ediyoruz ki: Zorbaların değil işçilerin, emekçilerin, halkın egemen olduğu bir ülke mümkün. Ürettiğimiz değeri adaletli bölüştüğümüz, asgari ücrete ve asgari yaşamaya mahkûm kalmadığımız bir hayat mümkün. Demokratik haklarımızı kullanabildiğimiz; sendikalı olabildiğimiz, grevlerin yasaklanmadığı; itiraz edenin, hakkını savunanın kapısına gece yarısı kimsenin dayanmadığı bir ülke mümkün. Çalışırken ölmediğimiz, sağlığımızı kaybetmediğimiz, tükenmediğimiz, tacize-şiddete-ayrımcılığa uğramadığımız, 8 saat insanca çalışıp, 8 saat insanca dinlenip, 8 saat insanca yaşadığımız bir hayat mümkün. Onlarca yıl çalıştıktan sonra emekli olabildiğimiz, emeklilik hakkımızın gasp edilmediği, emekli olunca çalışmak zorunda kalmadığımız, emeklisini insanca yaşatan bir ülke mümkün. Sokaklarda, işyerinde şiddetin, tacizin olmadığı; kadınların güvencesiz ve esnek çalışmaya mahkûm edilmediği, ayrımcılığa uğramadığı, İstanbul Sözleşmesi’nin uygulandığı, 190 sayılı ILO sözleşmesinin onaylandığı bir hayat mümkün. Ülke kaynaklarının sermaye için, rantçılar için, savaş için, siyasi rakipleri tasfiye etmek için değil, bizi, 86 milyonu insanca yaşatmak için kullanıldığı bir ülke mümkün. 

Gençlerin hapse atılmadığı özgür bir Türkiye mümkün

Kimsenin ikinci sınıf vatandaş olmadığı; dilimize, inancımıza, kimliğimize, kökenimize bakılmadan hepimizin tüm renklerimizle eşit yurttaşlar olduğumuz; özgürce siyaset yapabildiğimiz ve örgütlenebildiğimiz, bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine yaşadığımız bir hayat mümkün. Çocuklarımızın okula aç gitmediği; öğretmenlerin bir gecede sürgün edilmediği; diplomaların tek kişinin emriyle iptal edilmediği bir ülke mümkün. Yıllarca çalışıp, okullar bitirip, en zor sınavları geçip ‘mülakat’ adı verilen tek adama sadakat sınavına maruz kalmadığımız, KHK’larla bir sabah işsiz kalmadığımız; çalışma hakkımız başta olmak üzere kazanılmış haklarımızın korunduğu bir hayat mümkün. Gazetecilerin, sendikacıların, sanatçıların, akademisyenlerin, belediye başkanlarının/eş başkanlarının, muhalif siyasetçilerin, gençlerin hapse atılmadığı, özgür bir Türkiye mümkün.

Büyük bölümü deprem bölgesindeki bir ülkede, felaketi çaresizce beklemediğimiz, rantı değil doğayı ve yaşamı korumayı hedefleyen bir ülke mümkün. Herkesin başını sokabileceği bir evi olduğu, depreme dayanıklı, doğaya ve insana saygılı, güvenli şehirlerde yaşadığımız bir Türkiye mümkün. Bebeklerin sağlığının para hırsına kurban edilmediği, boğmacadan, kızamıktan çocukların ölmediği, insanları hastalıklardan koruyan, hastalandığında kolayca ulaştığı nitelikli bir sağlık sistemi mümkün! Halkın sağlıklı, hekimlerin ve sağlık çalışanlarının mutlu olduğu bir Türkiye mümkün. Tek bir kişinin değil, kayyumcuların değil, halkın söz ve karar sahibi olduğu bir düzen mümkün; gerçek bir demokrasi mümkün. Bugün Türkiye’nin dört bir yanındaki yüzlerce 1 Mayıs alanından aynı anda hep beraber ilan ediyoruz: Emeğin, demokrasinin, adaletin, barışın, eşitliğin, laikliğin, özgürlüğün ve kardeşliğin egemen olduğu bir düzeni kuracağız. 

Örgütlenerek kazanacağız

Yeter ki birlik olalım, yeter ki mücadele edelim. Yeter ki tek başına olmadığımızı bilelim, kurtuluş için hep beraber olalım. Yeter ki hep beraber yürüyenlerin gür sesini duyuralım, birleşik mücadelenin gücünü gösterelim. 2025 yılında 1 Mayıs meydanlarında milyonlar kendisinin, çocuklarının ve ülkenin geleceği için söz veriyor: Yarından tezi yok, bu meydandan ayrılır ayrılmaz nerede çalışıyorsak, nerede yaşıyorsak, nerede mücadele ediyorsak orada örgütleneceğiz. Gücümüzün birliğimizden geldiğini bilecek ve örgütlü olacağız. Örgütlenerek kazanacağız, birleşe birleşe kazanacağız, halkın birleşik mücadelesi kazanacak, mutlaka ama mutlaka biz kazanacağız. Biz kazandığımızda, demokrasi kazanacak, adalet kazanacak, barış kazanacak, kardeşlik kazanacak, emek kazanacak, bu ülke, bu halk kazanacak. Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz.”

Ardından gençler adına konuşma gerçekleştiren Umut Özgür Şahin, ilk olarak gözaltına alınan gençlerin serbest bırakılması çağrısında bulundu. Umut Özgür Şahin, "Bugün emekçileri öğrenci sesi olma günü, işsizliğe ve güvencesizliğe karşı omuz omuz durma günü. Üniversite sıralarında kurduğumuz hayallerin yerini açlık aldı. Kayyum rektörlerin gölgesinde okuyoruz ama susmuyoruz. Bu düzeni değiştirmekten başka seçeneğimizin olmadığını biliyoruz. Onlarca ilde sokağa çıkan liseliler isyanını büyütüyor. Sermaye için cennet bizim için cehennem olan bu sistem sesimizi bastıramaya çalışıyor ama nafile karanlığa teslim olmayacağımızı gösterdik. Ne gözaltılar ne baskılar bizi susturamaz. Birleşik öğrenci hareketinin gücünü tüm ülkeye gösterdik. Birleşik örgütlü bir halkı hiçbir kuvvet yenemez. Mücadelemizi her alanda devam edeceğiz. Yaşasın 1 Mayıs. Yaşasın öğrenci dayanışması” dedi.

‘Sendikalarımızdan vazgeçmeyeceğiz’

Ardından Esenyurta atanan kayyum tarafından işten çıkartılan işçi Günay Yıldız, söz aldı. Günay Yıldız, “Kadınım, emekçiyim direnen işçiyim. Sendikalı olduğum için işime kayyum tarafından son verildi. Size işi, ekmeği için direnen arkadaşların selamını getirdim. 1 Mayıs birbirine omuz verenlerin sesidir. Alın terimizinden, sendikalarımızdan vazgeçmeyeceğiz. Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz” diye belirtti.

Devamında kadınlar adına Hatice Yayla sahneye çıkarak, “Emeği üreten, sokakta direnen, barış mücadelesi yürüten kadınların direnişiyle hepinizi selamlıyorum. Biz kadınlar bugün yalnızca emeğimizi savunmak için değil onurumuzu, özgür yaşam hakkımızı savunmak için buradayız. Üretimin her alanında olmamıza rağmen emeğimizin adı yok. Eşit işe eşit ücret yok. Çocuk, yaşlı bakımı biz kadınların sırtına yükleniyor. Kadın yoksulluğunu büyütülüp aile yılı ilan ediliyor. Kadınlara çocuk doğurmak görev ses kalmaları vazife olarak sunuluyor. Dilimiz, kimliğimiz, irademiz bizimdir. Kadınlar erkek devlet şiddeti ile katledilirken iktidar kadınların kazanımlarını ortadan kaldırmaya çalışıyor. Kadınlar barışı en güçlü ifade edendir. Savaş kadınları göçe, yoksulluğa, mahkum ediyor. Barış kadınların tüm kimlikleriyle diliyle rengiyle varolmasıdır. Yaşasın kadın dayanışması Jin jiyan azadî” şeklinde konuştu.

Yapılan konuşmaların ardından Grup Munzur’un ezgileriyle yağmura rağmen coşkusunu sürdürdü. Müzik dinletisinin ardından miting son bulurken, kitle alandan ayrılmaya başladı.