‘İranlı kadınların kurtuluşu mücadelenin sürdürülmesiyle sağlanır’

İranlı kadınların maruz kaldığı baskılara dikkat çeken Mısırlı kadınlar, “İranlı kadınların kurtuluşu mücadelenin sürdürülmesiyle sağlanır” diyerek, baskılara karşı küresel çapta bir kadın dayanışmasının önemine dikkat çekti.

ASMAA FATHI

Kahire- İran devletinin kadınlara uyguladığı baskı politikalarını anlatan Mısırlı Avukat Nour Al-Huda Wali Al-Din, İran'da kadınlar ve erkekler arasında cinsiyete dayalı ayrımcılık yaşandığını söyleyerek, “İran’da ‘ahlak’ polisi kadınlara baskı uyguluyor ve bu durum kadınları tehlikeye atıyor. Tahran’da Jina Mahsa Amini’nin katledilmesi ülkede yaşayan kadınların öfkesini artırdı. Başörtüsü gerekçe yapılarak bir kadının katledilmesi insan haklarının en önemli ilkelerinden biri olan yaşam hakkını tehdit ediyor. Uygulanan baskılarla kadınlar hedef alınırken, bu durum kadınları tanımamak ve onların varlığını bastırmak anlamına geliyor” dedi.

‘Kadınların varlıkları hiçe sayılıyor’

İran'da yaşananların kadınları baskılamayı ve hareketlerini kısıtlamayı amaçladığını kaydeden Nour Al-Huda Wali Al-Din, “Sırf kadın oldukları için varlıkları engelleniyor ve bu durum kadın haklarına aykırıdır. Din adı altında kadınlara yönelik artan mevcut baskılar kültürel açıdan da bir çeşitlilik gösteriyor. Çünkü toplumun bir kesiminde olup bitenleri kabul eden bir eğilim de var. Öte yandan İran ve Doğu Kürdistan’da kadınlar öncülüğünde başlayan ‘Jin, jiyan, azadî’ devriminde İran İslam Cumhuriyeti’nin kadınlara yönelik erkek politikalarını reddeden toplumsal bir ayaklanma da ortaya çıktı. İran’da hukuk ülkenin bir grubuna geçerli olan, ancak diğer gruba uymayan bir yasa dayatıyor. Bu durum adaleti tamamen ortadan kaldırıyor. Bu anlamıyla yasal değişiklikler en önemli çözüm yollarından biridir” şeklinde konuştu.

‘Kadınlar güçlerini birleştirirse umut ortaya çıkar’

Kadınların sadece kendi kararlarına göre kendilerini ifade etmeye çalıştığını sözlerine ekleyen Nour Al-Huda Wali Al-Din, kendi varoluşlarına sahip çıkan kadınların farklı derecelerde baskılara maruz kaldıklarını vurguladı. Nour Al-Huda Wali Al-Din, “Bu nedenle Ortadoğu'da yaşayanlar farklı derecelerde baskıların pençesine düşüyorlar. Mısırlı kadınlar İranlı kadınların hak mücadelesine  destek veriyor. Kadınların seslerinin yükseltilmesi, etkili olabilmesi, tüm engelleri ve baskıları birlikte yıkması için güçlerini sınırların ötesine taşımak zorundalar. Kadınlar güçlerini birleştirdikleri takdirde umut ortaya çıkabilecektir” dedi.

İran'da kadınlara yönelik baskının Mısır’daki kadınların maruz kaldığı baskılara benzediğini dile getiren Nour Al-Huda Wali Al-Din, konuşmasının sonunda şu sözlere yer verdi: “Mısır’daki kadın hareketleri farklı ülkelerdeki kadın hareketlerinden mutlaka etkileniyorlar. Hareketlerde yer alan kadınların hayatlarının tehlikede olduğunu inkar edemeyiz, ancak uzun vadede bir mücadele birikimi oluşturacağını söyleyebiliriz.”

‘Şiddete karşı gerçek bir duruş gerektiriyor’

Salem Kadın Girişimi'nin yönetim kurulu üyesi gazeteci Hacer Kamal ise siyasi durumun İranlı kadınlar üzerinde büyük bir etkisi olduğunu belirterek, “İran’da kadınlar insan haklarıyla hiçbir ilgisi olmayan bir kültür ve prosedürlere hapsedilmiş durumda. İranlı kadınlara uygulanan şiddet karşısında gerçek bir duruş gerektiriyor. Aksi durumda İran rejimi kadın karşıtı yasalarını devam ettirecek ve kadınlar ‘ahlak’ polislerinin uyguladığı şiddeti canlarıyla ödeyecekler. İran rejiminin kadınlara uyguladığı müdahalelere artık yer yok” diye kaydetti.

Küresel dayanışma çağrısı

“İran’da yaşananlar artık kadınların haklarını kazanmaları için daha güçlü bir mücadeleyi gerektiriyor” diyerek sözlerine devam eden Hacer Kamal, “Hakların kolayca verilmediğini biliyoruz. Bu nedenle kadınlar haklarını elde edebilmeleri için daha fazla hareket halinde olmalı ve çabalamalıdır. Ortadoğulu kadınlar yaşanan baskılara karşı küresel bir dayanışma içeresinde olmalı. Dünya genelinde şu anda krizler yaşanıyor, çoğu ülkede iç savaş ve sorunlar yaşıyor. Yaşanan kaos durumu suskunluk veya etkileşim eksikliğine yol açıyor. Bu anlamıyla medyaya önemli roller düşüyor” değerlendirmesinde bulundu.