İran’da kadın tutsaklardan Şerife Muhammedi için mektup

Lakan Kadın Cezaevi’ndeki siyasi tutsaklar bir mektup kaleme alarak idam cezasına çarptırılan Şerife Muhammedi’nin hayata umut ve neşe saçtığını, kadın tutsaklara okuma yazma öğrettiğini anlattı.

Haber Merkezi- İran’ın Reşit kentinde bulunan Lakan Kadın Cezaevi’nde bulunan siyasi tutsaklar, idam cezasına çarptırılan Şerife Muhammedi’nin durumuna ilişkin bir mektup yazdı.

Mektupta kadın tutsaklara okuma yazma öğrettiği belirtilen Şerife Muhammedi’nin hayata umut ve neşe saçtığı ifade edildi.

Tutsakların mektubunda şu ifadeler yer aldı:

“13 Temmuz 2023’te Lakan Cezaevi’ne getirildik. Cezaevine ilk geldiğimiz dakikalarda cezaevi yönetimini beklerken idam cezasına çarptırılan işçi hakları aktivisti Şerife Muhammedi ile karşılaştık. Karantina salonunda camın diğer tarafında Şerife’nin canlı ve narin yüzü görüldü. Ona sarılmak için evrakların tamamlanmasını büyük bir heyecanla bekledik.

Bugün birçok kişi Şerife Muhammedi’yi tanıyor. Verilen idam cezası sadece Reşit ve İran’ı değil, tüm dünyayı şok etti. Medyada bu konuda pek çok şey yazıldı, çizildi. Şerife’nin yüzü bu cezaevinde an be an anılara dönüşüyor ve bu cezanın ne kadar utanç verici bir ceza olduğunu herkese hatırlatıyor.

Cezaevinde tutulan onlarca kadının umutsuzluk ve acı hikayeleri arasında, acının ve çaresizliğin öyküsünü kararlı adımlarla ve cesur bir sesle anlatan Şerife, hayata umut ve neşe saçıyor, başkalarına okuma yazma öğretiyor. Yeni gelenlerle ilgileniyor ve onların hikayelerini büyük bir sabırla dinliyor. Tutsakların temel ihtiyaçlarının karşılanması sorumluluğunu gönüllü olarak üstlenerek bu beton ve soğuk duvarların arkasında inandığı şekilde yaşıyor. Bu duvarların ardındaki insanlar, hayatı inandıkları gibi yaşamaya çalışıyor.

Diğer cezaevlerindeki kadın tutsaklar büyük bir heyecanla onu ziyaret ediyor ve onunla eşsiz sohbetler yapıyor. Cezaevindeki Yekta adlı çocuğa çocuk şiirleri okuyor ve onunla ilgileniyor. Yine cezaevinde hiçbir imkânı olmayan, hapishanenin hüzünlü köşelerinde yalnız bırakılan insanlara destek oluyor, tekrar ayağa kalkmalarına yardımcı oluyor.

İnsan bu kadar eylemi, sözü, bakışı, gülüşü güzel olan bir kadının idam cezasına çarptırılabileceğine inanamıyor. Oğluyla buluşmaktan döndüğünde bakışlarında utançla karışık bir saygı görülüyor. Sanki herkes Şerife’den utanıyor. Yazıklar olsun böyle bir cezayı veren hayata. Bazen kendimize soruyoruz: Bu cezayı veren hâkim kendinden utanıyor mu?”