İran’da cinsel saldırılar artıyor: Kadınlar önlemler alınmasını istiyor
İran’da yakın zamanda ambulansta yaşanan tecavüz saldırısına yönelik tepkiler artarken, Psikolog Kohistan B. ve acil sağlık ekibinden Hana A. taciz ve tecavüz saldırılarının önlenmesine yönelik atılabilecek adımları anlattı.

SAİDA ŞİRZAD
Haber Merkezi- İran İslam Cumhuriyeti'nde kadın hakları konusunda yaşanan sorunlar, özellikle erk politikaların varlığı ve yargı sisteminin eşitsiz uygulamalarıyla daha da belirgin hale geliyor ve derinleşiyor. İran’da kadın ve kız çocuklarının yaşadıkları, uluslararası raporlara da yansırken yakın zamanda bir ambulans teknisyeninin kız çocuğuna tecavüz davasında verilen ceza, İran'daki cinsiyet temelli adaletsizliklerin açık örneği olarak değerlendiriliyor. Psikolog Kohistan B. ve Sine’deki acil sağlık ekibinden Hana A. konuyla ilgili ajansımıza konuştu.
‘İhlaller medyada daha görünür hale geldi’
İran’da son dönemlerde kadın ve kız çocuklarına yönelik işlenen suçların medyada daha fazla görünür olduğuna dikkat çeken Kohistan B. “Medyada son dönemlerde kadın katliamları ve tecavüz saldırılarına daha fazla yer veriliyor. Ancak merak ettiğimiz soru şu; ‘Bu vakalar gerçekten arttı mı, yoksa dijital medyada bilgi aktarımının hızı ve boyutu nedeniyle olaylar artık eskisinden daha fazla görülmeye mi başladı?’ Tüm toplumlarda, başta çocuklara yönelik olmak üzere özellikle tecavüz ve cinsel saldırıların önemli bir yüzdesi rapor edilmiyor. Ülkemizde de egemen ideoloji, geleneksel kültürün hakimiyeti nedeniyle ve özellikle devlet kurumlarının inkârı dikkate alındığında, tecavüz, şiddet ve cinsel taciz vakalarının yüzde 70'inden fazlası kayıt altına alınmıyor. Bu haberlerin yayımlanmasındaki artış iki faktöre bağlanabilir; birincisi medyanın rolü, diğeri ise bu suçlara karşı kamuoyunun duyarlılığının artması” dedi.
‘Kadınlar sessiz kalmak zorunda bırakılıyor’
Geçmişte taciz ve tecavüz saldırılarına verilen tepkiyi anlatan Kohistan B. “Geçmişte tecavüze maruz kalanlar, saldırganın adını açıklamak yerine intihar ediyordu. Kadınlar kültürel baskı ve tehditler karşısında sessiz kalıyordu. Tecavüz şiddetin en karmaşık biçimlerinden biridir ve etkileri uzun yıllar sürer. Geleneksel kültürde pek çok istismar, tecavüz olarak değerlendirilmiyor. Sözlü veya fiziksel tacizlerde kadınlar ve kız çocukları sessiz kalmak zorunda kalıyor. Bu sessizlik kız çocukları ve kadınlarda kimi psikolojik sorunlara yol açıyor. Toplumumuzda psikolojik sorunlar da pek ciddiye alınmıyor ve psikoloğa gitmek hâlâ bir etiketle ilişkilendiriliyor” şeklinde konuştu.
‘Caydırıcı cezalar verilmeli’
Tecavüzün belirli bir coğrafya ya da hükümetle sınırlı olmadığını, her toplumda yaşandığını kaydeden Kohistan B. sözlerine şöyle devam etti:
“İran’da hükümet başörtülü kadınların güvenliğini sağladığını iddia ederken, başörtülü kadınlara yönelik tecavüz vakaları hala yaşanıyor. Hastane gibi ortamlarda tecavüz saldırılarının yaşanması, işe alımlarda yeteri denetimin sağlanmadığını ve işe alınanlarla ilgili seçimlerin iyi yapılmadığını gösteriyor. Suiistimalleri önlemek için ambulanslar da dahil olmak üzere hassas alanlara güvenlik kameraları gibi ekipmanlar yerleştirilmeli. Ayrıca yargı sistemi tecavüz saldırılarında caydırıcı cezalar vermelidir. Bir diğer önemli konu da tecavüz saldırısına maruz kalanların desteklenmesidir. Tecavüze maruz bırakılanlar hukuki ve sosyal destek eksikliği nedeniyle intihara sürüklenebiliyor.”
‘Psikologlar ciddi zorluklarla karşılaşıyor’
İran toplumunda psikologların etkinliğini engelleyen iki temel faktörün olduğunu kaydeden Kohistan B. “Birincisi birçok psikoloğun etkili müdahale için yeterli beceriye sahip olmamasına neden olan pratik eğitim ve terapideki zayıflıktır. İkincisi ise, ifade ve faaliyet özgürlüğünü engelleyen mevcut kısıtlamalardır. Tecavüz gibi konularda psikologlar danışanları yönlendirme konusunda ciddi zorluklarla karşı karşıya kalıyor. Zihinsel tabular ve yerleşik çerçevelerden ayrılma korkusu, etkili tedavi öneri ve yöntemlerine engel olmaktadır. Ayrıca faaliyetlerin ayrıntılarının izlenmesi ve kontrol edilmesi, özgür ve bilimsel yaklaşımların uygulanma olanağını da sınırlamıştır” şeklinde konuştu.
‘Haberlerin yorumlanmasında sorunlar var’
Kohistan B. başta tecavüz olmak üzere toplumsal zarara yol açan haberlerin yayınlanmasına ilişkin şu ifadelerde bulundu:
“İfade özgürlüğünün sonuçlarından biri de anlatıların tartışılmasıdır. Bazıları bu konuların haberlerinin yayınlanması halinde bu konudaki damganın kırılacağına ve daha görünür hale geleceğine inanıyor. Ama aslında özgürlük olduğu zaman ve insanlar sorunların farkına vardıkça öz güvenleri artıyor. Örneğin yakın zamanda yaşanan bir tecavüz haberini yaymak ve ambulansa refakatçinin binmesine izin vermemek, ailelerin benzer vakaları takip etmelerine ve haklarının farkına varmalarına yardımcı olabilir. İfade özgürlüğünün olmadığı bir ortamda ise bazıları kendi amaç ve önyargılarına dayalı anlatılar sunabiliyor ve bu da toplumda yanlış bir imaj yaratıyor. Bu sorunlara aracılık etmek ve daha ayrıntılı analiz için psikologlardan ve sosyologlardan yararlanmak, öz bakımın artmasına ve hatta saldırganlık olasılığının azaltılmasına yardımcı olabilir. Sosyal, ekonomik, kültürel ve siyasi yoksunluklarla karşı karşıya olan bir toplumda bu tür suçlar elbette dolaylı olarak işlenmektedir. İş konularında seçimler doğru ve sürekli yapılmıyor. Biz İslam toplumu diyoruz ama bir yaşlılar yurdu yöneticisinin, uzaklaştırılmış olmasına rağmen bir kadına ikinci kez tecavüz ettiği ve genel müdür tarafından desteklendiği yönünde haberler var. İslami olduğunu iddia eden ve yürürlükteki kanunlarla, kurumların üst düzey yöneticilerine sağlanan özel ayrıcalıklarla ve ağır cezaların bulunmamasıyla ilgili olan bir toplumda bu kabul edilemez.”
‘Cinsel şiddet giderek artıyor’
Doğu Kürdistan’ın Sine kentinde acil sağlık ekibinden Hana A. ise, “Sine’de son 5 yılda acil servise başvuran her 20 erkeğe karşılık sadece 3 ila 4 kadın kabul ediliyor. Pek çok ülkede erkekler ve kadınlar aynı vardiyada çalışıyor ve bazı durumlarda kadınlar sağlık alanında daha iyi işler yürütüyor. Ancak İran'da sağlık sisteminde kadınlara basit görevler veriliyor. Ambulansta yaşanan tecavüz saldırısına gelince; hasta refakatçisinin ambulansa girişini yasaklayan bir kanun yok. Dolayısıyla bu durum medya aracılığıyla yetkilerin halkı bilgilendirmesi için bir fırsat olabilir. Cinsel şiddet giderek artıyor ve bununla ilgili farkındalık artmalı, yasalar değiştirilmeli, failler izlenmeli ve ciddi tedbirler alınmalıdır. Öte yandan medya, haberleri sorunlu bir şekilde yayınlayarak toplumda farkındalık kültürünü güçlendirebilir ve kadınları bu tür saldırılara karşı koruyabilir” diye kaydetti.