İntiharların önlenmesi için farkındalık kampanyaları yürütülüyor
Zenubya Kadınlar Topluluğu, özellikle kadınların maruz kaldığı baskılar ve zorla evlilikler nedeniyle yaşanan intiharların önlenmesi için farkındalık kampanyaları yürütüyor. Topluluk, kadınlara destek ve alternatif çözümler sunuyor.

NUR EL-AHMED
Rakka- İntihar, aile parçalanması ve bireysel travmaların yol açtığı riskler ile topluma verdiği zararlar nedeniyle en ciddi toplumsal sorunlardan biri olarak değerlendiriliyor. Savaş ve ekonomik krizlerin etkisiyle Kuzey ve Doğu Suriye bölgesinde intihara sürüklenme vakalarında artış yaşandığı bildiriliyor. Bu artışa karşı harekete geçen Rakka Zenubya Kadınlar Topluluğu’nun uzlaşma komiteleri, intiharın nedenlerine dikkat çekmek ve bunun bir çözüm yolu olmadığını vurgulamak amacıyla farkındalık kampanyaları yürütüyor.
‘İntiharlarda artış var’
Rakka Zenubya Kadınlar Topluluğu Uzlaşma Komitesi yöneticisi Nawal Jumaa, kadınların karşılaştığı zorlukları yakından takip ettiklerini belirterek, son dönemde özellikle kadınlar arasında intihar vakalarında ciddi bir artış gözlemlediklerini ifade etti.
Nawal Jumaa, “Son yıllarda önceki yıllara kıyasla çok sayıda kadının intihar girişiminde bulunduğunu görüyoruz. İntihar olgusunun, kadınları hedef alan özel savaş yöntemlerinden biridir. 21’inci yüzyıl, kadınların özgürlüğü ve köleliğe karşı ayaklanmalarının yüzyılı olarak kabul ediliyor. Kadınlar sayısız başarı elde etti ve artık hayatın her alanında erkeklerle eşit bir rol üstleniyorlar. Bölgelerimizde hayatın her alanında erkeklerle eşitlik sağlandı. Ancak kadınların elde ettiği bu başarıların karşısında, toplumdaki otoritesini kaybetmek istemeyen erkek egemen zihniyet, kadınlara yönelik psikolojik baskıyı artırarak onların başarılarını gölgelemeye çalışıyor. Kadınları hedef alan bu zihniyet, baskıları derinleştirerek şiddeti yaygınlaştırmakta ve kadın ölümlerinin önünü açmaktadır” dedi.
‘Ataerkil düzenden kaynaklanan psikolojik baskılar’
Kadınları intihara sürükleyen nedenlere ilişkin değerlendirmelerde bulunan Nawal Jumaa, ellerindeki vakaların, kadınların çoğu zaman ataerkil düzenden kaynaklanan psikolojik baskılardan kurtulmak için intiharı bir çıkış yolu olarak gördüklerini ortaya koyduğunu belirtti.
Nawal Jumaa, sözlerinin devamında, “Kadınlar, rollerini ve varlıklarını kısıtlayan, gelenek ve görenekler adına onları çalışmaktan, eğitim almaktan ya da sevdikleri bir hobiyle ilgilenmekten alıkoyan bu baskıcı sistemi aşmakta zorlanıyor. Bu durum, kadınların entelektüel gelişimini ve özgürleşmesini engellemeye; kültürel ya da akademik başarılarının iş ve yaşam alanında erkeklerden üstün olmasının önüne geçmeye yönelik bilinçli bir çabanın parçası” diye belirtti.
‘Çeşitli suçlamalar ile karşılaşıyorlar’
Toplumdaki bu yaklaşımın, kadınları ötekileştirdiğini vurgulayan Nawal Jumaa, “Kadınlar, çoğu zaman yeterince güçlü olmadıkları ya da sorumluluk alamayacak kadar zayıf oldukları yönünde suçlamalarla karşı karşıya bırakılıyor” ifadelerini kullandı.
Nawal Jumaa, kadınları intihara sürükleyen bir diğer önemli nedenin ise reşit olmayan evlilikler, zorla evlilikler ve kadınların yaşamak zorunda bırakıldığı berdel ve hîcar gibi geleneksel evlilik biçimleri olduğunu belirtti.
Nawal Jumaa, “Bu evlilik biçimleri, kadınların yaşam koşullarını daha da zorlaştırıyor. Eşleriyle yaşadıkları sorunlar giderek artıyor. Boşanmak istediklerinde ise, ‘aile onuru’ ve ‘utanç’ gibi gerekçelerle bu hakları ellerinden alınıyor. Çocukları ve aileleri uğruna şiddete katlanmaları bekleniyor. Ancak sorunlar bu şekilde çözülmüyor, aksine derinleşiyor. Kadınlar bu çaresizlik içinde ya intiharı ya da madde kullanımını bir çıkış yolu olarak görmeye başlıyor” şeklinde konuştu.
Aile içi şiddet
Aile içi şiddetin de önemli bir risk faktörü olduğuna dikkat çeken Nawal Jumaa, “Kadınlar fiziksel ve cinsel şiddete, hakarete ve aşağılanmaya maruz kalıyor. Ev işleri ve çocuk bakımı için bir araç haline getiriliyor, emekleri görünmez kılınıyor. Pek çoğu çalışıyor ama kazandıkları paraya bile el konuluyor. Tüm bu baskılar birikirken, onların sesini duyan çok az insan var. Bu da kadınları çıkmaza sürüklüyor” diye belirtti.
Zenubya Kadınlar Topluluğu’na bildirilen vakalardan birine dikkat çeken Nawal Jumaa, sözlerine şöyle devam etti:
“Birkaç gün önce, intihar girişiminde bulunan bir kadınla ilgili bir vaka aldık. Üç çocuk annesi bu kadın, eşinin madde bağımlılığı ve özellikle madde temin edemediği zamanlarda uyguladığı fiziksel ve psikolojik şiddet nedeniyle büyük bir çıkmaza sürüklenmişti. Sürekli olarak dövülüp aşağılanması, onu zamanla kendisinin de madde kullanmasına itti. Sonunda yaşadığı umutsuzluk ve baskılar nedeniyle hayatına son vermek için intihara teşebbüs etti.”
‘İntiharları engellemek için farkındalık çalışmaları yapıyoruz’
İntiharın bir çözüm olmadığını söyleyen Nawal Jumaa, “Çocukların ve ailelerin yaşamlarını etkileyen, aile parçalanması ve psikolojik travma gibi birçok olumsuz sonuca yol açıyor. Zenubya Kadın Topluluğu, bu olguyu izleyerek köklerini, nedenlerini analiz edip derinlemesine inceliyor. Her intihar vakasını ve şüpheli ölümü ele alıyor ve kadınlar için çözümler bulmak amacıyla araştırma yapıyor. İntihar olgusunu azaltmak için çok sayıda önlem alındı. İntihar vakalarında, intiharın tehlikelerini ve sonuçlarını kınayan açıklamalar yayınladık. Ayrıca, köylerde ve kırsal alanlarda komitelerimiz aracılığıyla kadınlar ve toplum arasında intiharın olumsuz etkileri ve reşit olmayan evliliklerin tehlikeleri konusunda farkındalık yaratmak için kampanyalar başlattık ve broşürler dağıttık” sözleriyle yürüttükleri çalışmaları aktardı.
‘Kölelik zincirlerini kırmak’
Mümkün olduğunca tüm kadınlara ulaşmaya ve onları eğitmeye çalıştıklarına dikkat çeken Nawal Jumaa, “Böylece hayatlarını değiştirebilecek, köleliğin zincirlerini kırabilecek ve özgürlüklerine kavuşabilecekler. Toplumu, her şeyden önce kadınların maruz kaldığı ve intihara yol açabilen psikolojik baskıların daha fazla farkında olmaya çağırıyorum. İntihar ne bir çözüm ne de bir kurtuluş yoludur. Kadınlar daha iyi bir yaşam için alternatif çözümler düşünmeleri gerekiyor” dedi.