“İnsanlık cezaevlerindeki zulmü kabul etmeyecek”

Aysel Tuğluk ve diğer ağır hasta tutukluların farklı bahanelerle tahliye edilmemesine tepki gösteren kadınlar, adalet çağrılarını yeniledi ve hukuka uyulmasını istedi.

MEDİNE MAMEDOĞLU

Elih- Türkiye cezaevlerindeki tutuklular, koronavirüs salgınından günümüze sağlık hakkına erişemiyor. Gördükleri baskı, yürütülen çift kelepçe ve ağız içi aramalarını kabul etmeyen hasta tutuklular hastaneye gitmeyi kabul etmezken bazı hasta tutuklular ise tedavi edilmiyor. Kamuoyu yaşanan süreçte en net örneği Aysel Tuğluk ve Mehmet Emin Özkan’da görürken ağır hasta tutuklular tepkilere rağmen Adli Tıp Kurumu’nun (ATK) raporları gerekçe gösterilerek tahliye edilmiyor.

Hasta tutukluların yaşadığı hak ihlallerine tepki gösteren kadınlar, Kürt olmanın suç sayıldığı ülkede doğru söyleyen herkesin cezaevlerine konulduğuna dikkat çekti. TJA’nın düzenlediği 4’ncü Kadın Konferansı’ndan ajansımıza değerlendirmede bulunan kadınlar hasta tutuklular için daha yoğun bir çalışmanın yürütülmesi çağrısında bulundu.

“Aysel Tuğluk’a yapılan ilk saldırı bu değil”

Aysel Tuğluk örneğini vererek ağır hasta tutukluların yaşadığı zorluklara değinen Bedriye Yorgun, Aysel Tuğluk’un adalet ve özgürlük mücadelesi veren bir Alevi Kürt kadın olduğunu ifade etti. Aysel Tuğluk’a yapılan zulmün bugünden başlamadığına dikkat çeken Bedriye Yorgun şunları aktardı:

“Hatırlarsınız Aysel Tuğluk’un annesi Hatun annemiz yaşamını yitirdiğinde, annesi vasiyeti üzerine Ankara’da o zaman faşist güruhun saldırısına uğramıştı. O saldırı sıradan bir saldırı değildi.  Belki şöyle de bakmak gerekiyor, o gün yapılan saldırı aslında insanlık değerlerine yapılan bir saldırıydı. Artık ölçüsünü kaybetmiş bir saldırıydı. Aysel Tuğluk’u belki de Demans hastalığına getiren süreç o günden başladı.  Aysel, bu yaşananları insanlığa sığdırmadı. Yaşananları Türkiye halkına yakıştıramadı. Bu yaşananları insanlığın tahayyül etmesi mümkün değildir. Bunun normal görmesi gerekir. Aysel Tuğluk belki tanık olduğu o acıyı hafızasızlaştırmak ve unutmak istedi.”

“İnsanlık bu zulmü kabul etmeyecek”

ATK raporlarıyla hasta tutukluların tahliye edilmediğine dikkat çeken Bedriye Yorgun, ATK’nin siyasallaştığından herkesin haberdar olduğuna yer verdi. Bedriye Yorgun, konuşmasının devamında şunları vurguladı:

“Aslında Adli Tıp Kurumu’nun, yaklaşımı etik değerler üzerinden sağlığa yaklaşmak ve sağlığı değerlendirmesi durumundadır. Siyasallaşmış bir kurumun, tıbbi etik kurallarına göre, sağlıklı bir değerlendirme yapmasını beklemeyiz. Nitekim bugün de, aslında ATK’nin kendisinin bir tıbbi bir muayeneden geçmesi gerektiğini ifade etmek isterim.  Aysel Tuğluk şahsında bütün hasta tutsaklara bu reva görülüyor. Ben inanıyorum ki, insanlık bu zulmü kabul etmeyecek.  Ve bunun mücadelesini verecek, bunu uygulayanların bir an önce bulundukları yerlerden atılmasını sağlayacağı inancındayım.”

“Aysel Tuğluk bir seçilmiş ve kadın olduğu için bunlara maruz bırakılıyor”

Hasta tutuklular için gerekli bütün eylem ve çağrıların daha yoğun şekilde yapılması gerektiğini kaydeden TJA Aktivisti Şükran Şen ise,  “Bunun nedeni özellikle Kürt olmaktır.  Bunun yanı sıra seçilmiş olmak ve ayrıca kadın olmaktır. Biz kadınlar olarak seçmiş olduğumuz irademizin böyle bir muameleyle yargılanmasını kabul etmiyoruz. Biz kadınlar olarak siyasi tutsaklarımız için de gereken adaletin gösterilmesi için elimizden geleni yapacağız. Hasta tutuklular için gereken tedaviler neyse onlar yapılsın. İnsanların sağlık hakkından mahrum bırakılması kabul edilemez.  Kısacası adalet ne ise, gerçek adalet ne ise onun yapılmasını istiyoruz. Özellikle Kürt tutukluların ölüme sürükleyen bir politika yürütülüyor. Yürütülen bir politikaya biraz daha ses çıkarmamız gerekiyor. Hasta tutuklular için pratik anlamda ne gerekiyorsa onun yapılması yönünde mücadele yürütülmesi gerekiyor” şeklinde konuştu.

“İnsanlarımız keyfi şekilde tutuklanıyor”

Barış Annesi Zekiya Kaya da konuya dair şu değerlendirmede bulundu:

“Hasta tutuklular tedavi edilmiyor. Millet ayağa kalksın artık hasta tutuklular için bir adım atılsın. Tutuklular tedavi edilsin, yüzlerce örgütlü kadınımız şuan cezaevlerine rehin tutuluyor. Bir suçları da yok onları keyfi tutukladılar. Biz de anneler olarak barış ve birlik, adalet için adım atılması çağrısında bulunuyoruz. Her gün sokaklarda kadınlar katlediliyor. Genç bir kadın 25 yaşında ki İran’da katledildi biz o zihniyeti de kınıyoruz.”  

“Bizler cezaevlerine atılmakla bitmeyiz” 

Son olarak konuşan Elif Demir  de devletin Kürt olan herkesi suçlu görüp cezaevlerine koyduğuna yer verdi. Binlerce insanın suçsuz yere cezaevlerinde rehin tutulduğuna dikkat çeken Elif Demir, “Aysel Tuğluk gibi bir sürü insan cezaevlerinde. Bu bir zulümdür, hiçbir kadın bunu hak etmiyor. Kürt olmak siyasetçi olmak suç mu? O kadar çok tutuklu gençlerimiz hastalarımız var ki. İnsan gibi yaşamak haram mı bize Kürt olmak suç olarak görünüyor. Cezaevlerinde gençlerimizin insanlarımızın cenazeleri çıkıyor bu insanlık dışı bir şey. Bu insanlar ne suç işledi ki zindanlarda çürüyorlar. Bu insanlar doğruyu söylediği için zindanlara atıldı. İnsanları cezaevlerine atarak korkutmak susturmak istiyorlar. Ama cezaevlerine atılmakla bitmeyiz biz. Kürtlerin üzerinde o kadar çok baskı var ki, köylerimiz yakılıyor ormanlarımız kesiliyor. Hepimiz buranın toprağıyız. Burası onların yerleri değil. Aysel Tuğluk ağır hasta tutuklu dünyada bunun başka bir örneği yok. Kadın ölümle pençeleşiyor. Onun gibi binlerce insan var. Bundan kendileri utansın” sözleriyle yaşananlara tepki gösterdi.