Çağın Direnişi’nde yer alan Fatma Horik: Tüm zorluklara göğüs gerdik

Efrin işgaline karşı 58 gün boyunca gerçekleşen mücadele tarihe, 'Çağın Direnişi' olarak geçti. Bu tarihi direnişte yerini alan Fatma Horik, kadınların işgale karşı koymada büyük roller oynadığını dile getirdi.

RAPARİN BAKER

Şehba - Türk devleti ve ona bağlı çeteler, 20 Ocak 2018'de Efrin İşgal Harekâtını başlatarak orantısız güç kullanımı ve sivil katliamları yaparak, 18 Mart 2018’de şehri işgal etti. 58 gün boyunca büyük bedeller vererek Çağın Direnişi’ni geliştiren Efrin halkından yaklaşık 300 bin kişi ise Türk devletinin sivil katliamları nedeniyle işgal edilen Efrin’den göç etmek zorunda kaldı. 58 günlük direnişe şahitlik eden kadınlardan Fatma Horik, Efrin işgalinde yaşanan direnişi ajansımıza anlattı.

‘Planlanmış bir komploydu’

Çağın Direnişi'nde öncülük edenlerin kadınlar olduğunu söyleyen 7 çocuk annesi 50 yaşındaki Fatma Horik, “Halk Koruma Birlikleri ve kadınlarla birlikte Çağın Direnişi’ni geliştirdik. Türk işgali ve çetelerinin Efrîn kantonuna yönelik saldırısını ‘düşünülmüş ve planlanmış bir komplo’ olarak nitelendiriyorum. Suriye işlerine müdahil olan ülkeler tarafından gerçekleştirilen saldırı karşısında ülkelerin sessiz kalması işgalle iş birliğini ispatlamıştır” dedi.

‘Böyle bir direniş beklenmiyordu’

Çağın Direnişi içindeki halkın kararlılığına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Fatma Horik, "Efrin küçük bir coğrafyaya sahip, zenginlikleri ve arkeolojik alanlarıyla bilinen bir bölge olduğu için Türk işgalcilerinin hedef aldığı bölgelerden biri oldu. Sınır konumu Türk saldırılarının menzili içindeydi ama Türk işgali ve çeteleri bu şekilde bir halk direnişi beklemiyordu. Medya, Efrin'in 3 gün içinde işgal edildiğinden bahsetti ancak halk 58 gün boyunca direndi. Halkın bu şekilde direnmesi Türk devletinin planlarını bozdu” diye ifade etti

‘Oğullarım da cephede savaştı’

Kadınların direniş etrafında toplandığını da sözlerine ekleyen Fatma Horik, "Saldırının ilk gününde kadınlar ve tüm halk saldırılara karşı koymak için harekete geçti ve her biri farklı bir direniş gösterdi. Gerek askeri lojistik çalışmalarda, gerekse silah yapımında, yaralılara ve şehitlere yardım etmenin yanı sıra, askeri güçlerin yanında yer aldım. Amacımız Türkiye'nin topraklarımıza girmesine izin vermemekti. Direnişte yer alarak Efrin halkına destek oldum. Oğullarım da cephelerde savaştı. Üç oğlum Türk işgali ve çetelerine karşı mücadele etti. Bu zalim politikalara karşı koymaya devam edebiliriz” şeklinde konuştu.

‘Bölgede sivil halk hedef alındı’

Sivil halka yönelik saldırıların vahşetine değinen Fatma Horik, konuşmasına şöyle devam etti: "Türk işgali, o küçük bölgeyi tüm ağır silahları ve savaş uçaklarıyla, yalnızca hafif silahlara sahip bir halka karşı bombaladı. Hayvanlar da Türk saldırılarından kurtulamadı. Efrin'de her mahalle direndi, Efrin'de her mahalle hunharca saldırıya uğradı ve her biri saldırıların önünde direnerek mücadele etti. Raju semtinde direnişin en ünlü alanlarından biri de Kafri Kar idi. Biz o bölgede direndik ve çok sayıda arkadaşımız orada şehit oldu. Kavri Kar bölgesini kontrol edemeyen Türk devleti, çete askerlerinin cesetlerini yakmaya başladı. Türk işgali, kamuoyunu dağıtmak için paralı askerlerini parça tesirli bombalarla hedef aldı ama biz onları nasıl yaktığını gördük. Türk işgali savaşçıların gücü karşısında başarısız olduğunu anlayınca sivillere yönelik katliamlara başvurdu. Türk işgali bölgemize karşı her türlü savaş yöntemini kullandı ama bütün bunlara karşı insan hakları örgütleri sessiz kaldı.”

‘Tüm zorluklara göğüs gerdik’

Efrin direnişi sırasında hafızasında yer alan bir sahneyi anlatan Fatma Horik, “Çağın Direnişi'nde bir gün askeri güçlerle ilçeye bağlı Bilko köyüne gittim ve orada bir misafirin benimle tanışmak istediğini söylediler ve ben gittiğimde oradaki misafirin mücadelede yer alan oğlum olduğunu gördüm. Bu bana büyük bir güç verdi. Geri dönebilmek için 5 yıl boyunca tüm zorluklara göğüs gerdik. Efrin'i özgürleştirin" çağrısında bulundu.