74’üncü Ferman ve Hafıza-3
"Gökyüzüne baktığımda silah ve bombaların patlaması nedeniyle gökyüzü yeşil, kırmızı ve sarıya döndü. Biz küçüktük ve ne olduğunu bilmiyorduk. Savaş birkaç saat sürdü. Çocukken bunları görmek, bunları yaşamak zordu..."
RONAHÎ ZERDEŞT
Şengal – Şengal’de 3 Ağustos 2014 Ferman’ında binlerce Êzidi katledildi, binlerce kadın acımasız DAİŞ çeteleri tarafından kaçırıldı, tecavüze uğradı ve pazarlarda satıldı. Bu Ferman ile Êzidi kadınları başta olmak üzere Êzidi toplumunun inançları nedeniyle çektiği acıları tüm dünya duymuş ve hissetmiş oldu. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın fikir ve felsefesini tanıyarak gerçekleri anladılar ve özgürlükleri için mücadele etmeye başladılar.
Semîre Sebrî Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın düşünce ve fikirlerini tanıyana kadar kadınların 5 bin yıldır ataerkil zihniyet ile saldırısı altında olduğunu bilmiyordu. Ancak Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın fikirlerini öğrendikten sonra, Êzidi kadınlarının sadece 2014 yılındaki Ferman’ı değil dünyadaki diğer kadınlar gibi hep baskı içerisinde yaşadıklarının farkına varır. Çünkü küçük yaşta zorla evlendirilme, baskı yapılması, katledilme, bunlarda bir fermandır. Semira, Abdullah Öcalan'ın düşüncelerini tanıyarak bir sonuca ulaşıyor ve kız kardeşinin her alanda kendini geliştirebilmesi, koruma ve savaşma gücüne sahip olabilmesi için YBŞ-YJŞ'ye katılmasını sağlıyor.
Semîra'nın Ferman’dan önceki hayatı
Annesiz büyümenin yokluğunu ilk şansızlığı olarak tanımlayan Semîre Sebrî, Ferman öncesi hayatını şu cümlelerle anlatıyor: "Ben ve kız kardeşim (kız kardeşi Şadiya, ondan 3 yaş büyük), babam annemden bir oğlu olmayınca gidip başka bir kadınla evlendi, terk etti. Bir süre sonra annem hastalandı ve öldü. Biz iki kız kardeş de annesizdik ve üvey annemizin elinde zorluklar içinde büyüdük. Annesizlik hiçliktir. 6’ncı sınıfa kadar okudum, sonra babam ve üvey annem çocuklara bakmam için okula gitmeme izin vermedi. Kız kardeşim de öyle."
Ferman zamanı 11 yaşındaydı
Semîre Sebrî, Ferman olduğu zaman 11 yaşındaydı ve Sîba'daydı. Semîre, Ferman gününü 'çocukken görmek ve Ferman gerçeğiyle yüz yüze gelmek' sözleriyle dile getiriyor ve şunları söylüyor: "Bir gün önce IŞİD'in geldiğini duyduk ama hiçbir şey yoktu. Gece saat 2 civarında silah sesleri geldi. Kız kardeşim ve ben çatıda uyuyorduk, babam ve üvey annem gelip kalkmamızı söyledi. Gökyüzüne baktığımda silah ve bombaların patlaması nedeniyle gökyüzü yeşil, kırmızı ve sarıya döndü. Biz küçüktük ve ne olduğunu bilmiyorduk. Savaş birkaç saat sürdü. Çocukken bunları görmek zordu. Daha sonra ailecek Sikînî 'ye gittik ama hiçbir şey netleşmemişti babam bizi Zaxo'ya götürdü. Bir yıl Zaxo'da kaldık daha sonra Xanêkê’ye gittik yaklaşık bir yıl da orada kaldık. Çadırlarda yaşam, yaşam değildi, zordu. Ablam benden üç yaş büyüktü ve sürekli evdeydik. Bir yıl sonra Xanekê’de resmi bir kampa taşındık."
Bir yıl kamplarda yaşadıktan sonra Semîre'nin babası Şengal’in Sinun ilçesinde iş bulur ve Semire, Zaxo'dan ailesiyle birlikte Sinun'a döner. Semîre Sebrî Sinun'da tekrar okula gitmek ister, bunu babasına anlatır ve babası okula gitme izni verir. Semîra buna çok sevinir.
Okula gitmeye başlamasının üzerinden bir yıl bile geçmeden YBŞ'ye Peşmerge saldırısı olduğuna dikkat çeken dikkat Semîre Sebrî, şöyle konuştu: "Xanêsor savaşı sırasında Peşmergeler Xanêsor’a girmek istedi ancak halkımız onları durdurdu ve bize ihanet edenlerin buraya gelmesine izin vermeyiz dediler. Tekrar babam bizi Xanekê’ye götürdü ve uzun bir süre dönmedik buraya.”
‘Daha 15 yaşındaydım evlendim’
Semîre ailesiyle birlikte Xanek’e döndükten sonra bu sefer kız kardeşi kaçırılır ve evlenir ama kız kardeşinin henüz yılı bitmemiştir, bu seferde o evlendirilir.
Semîre evlendirilmesiyle ilgili şunları söylüyor: "İyi bir evlilik değildi, kamplardaydık. Kamplarda özel savaş yürütülüyordu. 15 yaşımda evlendim ve evlenir evlenmez bir çocuğum oldu. Ancak çocuğum sağlıklı değildi. İki yıl o çadırlarda kaldık, sonra eşimle sorun yaşadım, babamın evine geldim ve çocuğum benden alındı. O sırada kız kardeşimle kocası ayrıldı ve çocuğu ondan alındı. Kız kardeşimle birlikte babamın evine gittik ve çok acı çektik."
‘Büyümeden anne olduk’
Semîre Sebrî ve kız kardeşi her ne kadar Ferman’dan sağ çıksa da “göç ve kamp günleri Ferman gibiydi” diyor. Semîre konuşması sırasında derin bir iç çekerek, 'Ben ve ablam henüz büyümemiştik, anne olduk' cümlesiyle Ferman öncesini ve sonrası tüm hayatını anlatıyor.
Ailevi ve toplumsal yaşamsal zorluklar yaşıyorlar ancak bir yandan da yaşadıkları kamplarda KDP tarafından onlara karşı özel bir savaş yürütülüyor. Bu özel savaş kamplardaki hayatlarını iki kat daha zorlaştırır.
Şengal’e dönüş
Semîre Sebrî ve ailesi uzun süre kamplarda kaldıktan sonra tekrar Şengal’e dönüyor. Semire, Şengal’e döndüğünde burada kurulan sistemin kamplardaki ve diğer yerlerdeki sistemden farklı olduğunu görür. Semire, Şengal'de gördüğü sistemi şu cümlelerle anlatıyor: "Kamplarda özel savaş sistemi vardı ama Şengal'de farklı bir sistem var. Yani burada bir fikir vardı, Başkan Apo’nun fikirleri vardı. Şengal'e yakın olmayanlar da sistemi yakından takip ediyorlardı. Aslında babam tekrar evlenmemi istiyordu ama ben istemedim. Komşularım özgürlük savaşçılarının yanına gidiyordu bende baktım kim olduklarını, ne olduklarını sorayım dedim. Onların hakkında, hayırsız insanlar kötü ve yalan sözler yayıyordu. Komşulara sordum, ne yapıyorsunuz dedim. Biz onların adını duymuştuk ama yeterince tanımıyorduk. Biz Güney Kürdistan’daydık orada çok fazla yoklardı bu nedenle tanıyamadık. Komşulara ne iş yaptıklarını sorduk, onlar da anlattılar, kendi yaşamımızı yönetiyoruz dediler.”
Özerk Yönetim sisteminden etkilenir
Şengal'deki sistemi öğrenen Semîre Sebrî, bundan etkilenir ve o ana kadar kendisinden resmi olarak ayrılmamış olan eşini hemen arar ve Özerk Yönetim çalışmalarında yer alması için onu çağırır. Semire'nin eşi Şengal'e geldikten sonra ikisi birlikte çalışır. Eşi zaten 2015-16 ve 2017 yıllarında IŞİD'e karşı savaşmış, ancak ailevi sorunlar nedeniyle Güney'e taşınmak zorunda kalmıştır.
Semîre, çalışmalara başladıktan sonra hem mahallenin yardımıyla hem de eşinin desteğiyle okulunu bitirir. Bu süreçte hem okudu hem işe gitti hem de evin işleriyle ilgilendi. Semîre, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın fikirlerini öğrendikten sonra gerçek bir hayatın farkına vardığını anlatıyor.
‘Kız kardeşim ancak Başkan'ın düşünceleriyle kendisine gelebilir’
Semîre Sebrî, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın düşünce ve fikirlerini öğrenerek yeni bir hayat kurmaya çalışsa da babasının evinde zorlanan kız kardeşinin sıkıntıları hep aklındadır. Babasının evinde kız kardeşinin yeniden evlenmesini istiyorlar, bu nedenle kız kardeşinin psikolojisi çok iyi değil. Semîre Sebrî, ablasının durumunu iyice düşünür ve ardından kız kardeşinin YJŞ güçlerine katılmasını önerir.
Semire ablasının katılım ve değişim sürecini şu sözlerle anlatıyor: "Kardeşimin ancak Başkan Apo'nun fikirlerini bilerek ayağa kalkabileceğini söyledim. Bunun üzerine kız kardeşime YJŞ'ye katılmasını söyledim, ikna ettim. Bir yıl önce kız kardeşimin katılımına destek oldum. Kız kardeşimi bu yıl sadece iki kez gördüm. Gerçekten çok değişti, kadına dair fikirleri değişti, pek çok konuda değişti. Ama keşke evlenmeden önce bu düşünceleri bilseydim, bu fikri bildiğim için çok mutluyum dedi. Korktum, pişman olabileceğimi düşündüm ama hiç pişman olmadım ve çok mutluyum. Kardeşim katılmadan önce keşke olmasaydım diyordu yaşam çok anlamsız olduğunu söylerdi. Ama artık çok şey değişti. Katıldıktan sonra Şengal'i bu kadar sevdiğini bilmediğini, Başkan Apo'nun düşüncelerini tanıdıktan sonra ülke sevgisinin doğduğunu söyledi.”
Artık kendilerini yeniden keşfediyorlar
Hikayesinin tüm kadınlara örnek olmasını isteyen Semîre Sebrî, konuşmasını şu cümlelerle noktaladı: "Şimdi ablam ve ben, Önder Apo’nun fikirlerini bilerek kendimizi yeniden inşa ediyoruz. İnsanlar Önder APO’nun düşüncelerini tanıyıp anladıkça ülke sevgisi daha da artar ve ondan vazgeçilemez. Artık Ferman öncesi ve sonrası hayatımız arasındaki farkı anladık. Jin û Azadî dediğimde her kadın kendisini içerisinde görmeli ve hiçbir kadın artık esareti kabul etmemeli. Hikayem tüm kadınlara örnek olsun. İyi olmayan şeyler yaşadık, kadın olarak köleliği, köle hayatını kabullendik. Bütün kadınlar özgürleşene kadar özgür olmayacağız. Bizler mücadele ve özgürlük yolunu öğrendik. Önder Apo'nun fikirleriyle tanıştık. Toplum olarak fikre ve bilgiye aç olduğumuzu unutmamak gerekir. Tüm gençleri Önder Apo'nun fikirlerine katılmaya ve tereddüt etmeden kendilerini geliştirmeye çağırıyorum.”
Onun hikayesi her kadının hikayesidir
Mekan ne olursa olsun Semîre'nin hikayesi her kadının hikayesidir. Bu nedenle tüm kadınların özgürlüğü birbirine bağlıdır. Bütün kadınlar özgür olmadıkça hiçbir kadın özgür olmayacaktır. Bunun için tüm kadınların örgütlenmesi ve ortak mücadele yürütmesi gerekmektedir. Kadınların acıları her yerde aynı olduğuna göre örgütlenmeleri ve mücadeleleri de aynı olmalıdır. Ancak bu şekilde Semira ve tüm kadınlar ve toplum özgürlüklerine kavuşabilir.”