5 ayda onlarca tutuklama ve sansür: Hedefte kadın gazeteciler var
Gazetecilere ve ajanslara dönük baskılara dair konuşan JİNNEWS muhabiri Medya Üren, hedefte özellikle kadın gazetecilerin olduğunu söyledi ve “Kimse sesimizi kısamadı. Bu iktidar da kısamayacak” dedi.

MEDİNE MAMEDOĞLU
Amed- Ankara merkezli soruşturma kapsamında 25 Ekim'de 9 ilde yapılan ev baskınlarında Mezopotamya Ajansı (MA) ve JİNNEWS ajansından 6’sı kadın 11 gazeteci gözaltına alındı. Gözaltı süreleri uzatılan gazetecilerden olan Zemo Ağgöz 45 günlük bebeğini emzirememesi sonrası gelen tepkiler üzerine dün ev hapsi şartıyla serbest bırakılırken diğer gazeteciler hala gözaltında. Basına yansıtılan görüntülerde gazetecilere işkence yapıldığı görülürken avukatlarıyla görüşen gazeteciler işkencenin gözaltı sonrasında götürüldükleri karakolda da devam ettiğini anlattı.
Hedefte kadın gazeteciler var!
Farklı bir dosyadan cezası kesinleşen JİNNEWS muhabiri Derya Ren gözaltına alındığı gün tutuklanırken götürüldüğü cezaevinde çıplak aramaya zorlandı. Aramaya direnen ve kabul etmeyen Derya Ren’i 5 gardiyan darp ederken yaşanan bu süreçte bütün kadın gazeteciler işkenceye maruz bırakıldı. Gözaltındaki gazetecilerden Berivan Altan, Öznur Değer ve Diren Yurtsever ise yine polis işkencesi ve tehditlerine maruz kaldı.
Beş ay içerisinde iki defa gözaltı furyası ile karşı karşıya kalan JİNNEWS Kadın Haber Ajansı yaşanan baskıların sistematik bir hale geldiğini ifade etti. Yapılan son operasyonlar ile üç muhabiri gözaltına alınan ajans çalışanları her türlü zorluğa ve baskılara rağmen yazıp çekmeye devam ediyor. Konuya dair görüştüğümüz ajansın muhabirlerinden Medya Üren, son gözaltılar da özellikle kadın gazetecilerin hedef alındığını belirti. İşkencenin özellikle kadınlara uygulandığını dile getiren Medya Üren, gözaltına alınan kadın gazetecilerin bu işkenceler karşısında baş eğmediğine de dikkat çekti.
'5 ay içerisinde onlarca baskı ve sansüre maruz bırakıldık'
Kendilerine dönük saldırı politikalarının ne ilk ne de son olduğunu aktaran Medya Üren, konuşmasına şu sözlerle başladı: “Arkadaşlarımızın başını zorla eğdirme çabaları yine onlara yapılan işkenceler bunların hepsi bize önümüzde ki sürecin fotoğrafını gösteriyor. Bu sessizlik devam ettiği sürece de hem yasaklar hem de basın üzerindeki saldırılar devam edecek. Kabul edilen sansür yasası henüz mecliste konuşulmaya başlandığı zamanlarda 16 arkadaşımız tutuklandı. Son 5 ay içerisinde birçok kez bürolarımıza baskın yapıldı ve arkadaşlarımız gözaltına alındı. Yine ajanslarımız engellendi gazetelerimiz alındı. Bu bir yıl içerisinde çok fazla baskı ve saldırıya maruz kaldık. Bu yasanın kabul edilmesinin hemen ardından 11 arkadaşımız gözaltına alındı.”
'Çöküşü görünmez kılmak için basına yöneliyorlar'
İktidarın başı her sıkıştığında yaşadığı çöküşü gizlemek için Kürt halkına ve özgür basına yöneldiğini ifade eden Medya Üren, “Bu süreç Kürt halkı üzerindeki politikaları da en net şekilde gösteriyor. Çöküşünü bu saldırılarla görünmez kılıp açığa çıkmasını engellemek istiyor. Hem Lozan’ın yaklaşması, sınır ötesinde yaşanan saldırılar yine halk arasında ve cezaevlerinde yaşanan bir tecrit var. Buna karşı sistem halkı krizle yönetiyor. Ekonomi, sosyal, siyasal krizler peş peşe derinleşirken bunu örtbas etmek için de her zamanki gibi basına yöneliyor” şeklinde konuştu.
'Kimse sesimizi kısamaz'
Hak ihlallerinin duyurulması ve açığa çıkmasında basının çok önemli bir rol oynadığına dikkat çeken Medya Üren, halkın gerçekleri yine bu haberler yoluyla öğrendiğini belirti. Saldırılara rağmen yazıp çekmekte ısrarcı olacaklarını dile getiren Medya Üren, son olarak şöyle konuştu:
“Basının sesiyle halk her şeyi öğreniyor. Kimyasal silahlar kullanıldı delillerle de bunlar ispatlandı. Uzun bir süredir alanda kimyasal silahlara dair haberler yapıldı yine açıklamalar düzenlendi. Bu saldırılarla gelip basını susturmak istediler. Ama biz bunu bir kez daha söylemek istiyoruz bu baskılar yeni değil 90’lardan bu yana bürolarımız yakıldı arkadaşlarımız tutuklandı yine faili meçhul cinayetler yaşandı. Kimse sesimizi kısamadı bu iktidar da kısamayacak.”