31 yıldır yanan ateş: Sivas Katliamı

‘Acıya dağ dayanmaz’ derler… Bu topraklarda sevdiklerinin katledildiğine şahit olanlar yüreklerini yakan ateşle adaleti bekliyor. Onları dağdan güçlü yapansa Sivas Katliamı’nı hafızasından silemeyen ve ‘unutmadımaklımda’ diyen direnç.

SARYA SARİNA

Haber Merkezi- Sivas Katliamı’nın üzerinden tam 31 yıl geçti. 2 Temmuz 1993 Türkiye’nin tarihine katliam tarihi olarak yazıldı. Sivas’ta Madımak Oteli’nde 33 can, kadın, erkek, çocuk, aydın, sanatçı katledildi.  Pir Sultan Abdal Şenliklerine katılmak için aydınlar, sanatçılar ve şairlerden oluşan bir grup, dört günlük şenlik programına katılmak için Sivas'taydı.

Muhibe Akarsu (35 yaşında, misafir), Muhlis Akarsu (45 yaşında, sanatçı), Gülender Akça (25 yaşında, sanatçı), Metin Altıok (52 yaşında, şair, yazar), Ahmet Alan (22 yaşında, sanatçı), Mehmet Atay (25 yaşında, gazeteci), Sehergül Ateş (30 yaşında, sanatçı), Behçet Aysan (44 yaşında, şair), Erdal Ayrancı (35 yaşında, yönetmen), Asım Bezirci (66 yaşında araştırmacı, yazar), Belkıs Çakır (18 yaşında, sanatçı), Serpil Canik (19 yaşında, sanatçı), Muammer Çiçek (26 yaşında, aktör), Nesimi Çimen (67 yaşında, şair, sanatçı), Carina Cuanna (23 yaşında, Hollandalı gazeteci), Serkan Doğan (19 yaşında, sanatçı), Hasret Gültekin (23 yaşında şair, sanatçı), Murat Gündüz (22 yaşında, sanatçı), Gülsüm Karababa (22 yaşında, sanatçı), Uğur Kaynar (37 yaşında, şair), Asaf Koçak (35 yaşında, karikatürist), Koray Kaya (12 yaşında, çocuk), Menekşe Kaya (17 yaşında, sanatçı), Handan Metin (20 yaşında, sanatçı), Sait Metin (23 yaşında, sanatçı), Huriye Özkan (22 yaşında, sanatçı), Yeşim Özkan (20 yaşında, sanatçı), Ahmet Özyurt (21 yaşında, sanatçı), Nurcan Şahin (18 yaşında, sanatçı), Özlem Şahin (17 yaşında, sanatçı), Asuman Sivri (16 yaşında, sanatçı), Yasemin Sivri (19 yaşında, sanatçı), Edibe Sulari (40 yaşında, sanatçı), İnci Türk (22 yaşında, sanatçı) hepsi Madımak Oteli’ndeydi.

En büyüğü 66 en genci 12 yaşındaydı

33 kişiden en yaşlısı 66 yaşındaki Asım Bezirci’ydi. Grup içinde en genç olanı ise folklor gösterisi için Sivas'a giden 12 yaşındaki Koray Kaya'ydı. Radikal İslamcı bir grup tarafından kaldıkları Madımak Oteli’nde çıkarılan yangında kimisi boğularak kimisi de alevler içinde kalarak yaşamını yitirdi. Dışarda onların ölmeleri için haykıran grup da canlı olarak olan biteni izledi. Dışarı çıkmaları halinde linç etmek için bekliyorlardı. Etkinliğe katılanlar yalnızca iki gün halkla buluşmalar gerçekleştirmişti. Şenliğin ikinci gününde Cuma namazından çıkarak, toplanan grup sadece ölüm istiyordu. Madımak Oteli taşlandı camları kırıldı en sonunda her yeri alevler sardı.  

Hepsi taze bir çiçekti

Pir Sultan Şenlikleri için Sivas’ta olan kadınlar barış için semaha döneceklerdi. Asuman Sivri henüz 16 yaşındaydı. Ankara'da doğmuştu. Yoğun ve özverili çalışmasının karşılığını alarak 16 yaşında semah hocası oldu. Üç grupta 100'e yakın kişiye semah öğretiyordu. Belkız Çakır 18 yaşındaydı. Yaşamını yitirdiği yıl üniversite sınavlarında İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü'nü kazandı. Dernekte semahtan sorumluydu. Özlem Şahin ise daha 17’sindeydi. Onu tanıyanlar "Cana yakın insan sevgisiyle dolu bir genç kızdı. Özlem'in kendine güvenen rahat bir yapısı var, gülmeyi seviyor. Hızlı ve sürekli ve akıcı konuşması en önemli özelliklerinden biri, konuşmaya bir başladı mı susmak bilmiyordu” sözleri ile anlatıyordu. Hollandalı Carina Johanna Cuana 23 yaşında üniversite öğrencisiydi. Türkiye’ye kadın ve Alevi kültürünü araştırmaya gelmişti. 40 yaşındaki Edibe Suları ise Bassel'de yaşıyordu, Türkiye'de yapılan bütün Bektaşi Kültür etkinlikleri ve ehlibeyt cemlerine, konferanslarına katılıyordu. Gülender Akça 18’inde Divriği Kültür ve Yardımlaşma derneğinde çalıştı. Folklor oynuyordu. Arkadaşlarıyla Anadolu semah araştırma topluluğunu (ASAT) kurmak için çalışıyordu. Gülsün Karababa da Sivas Divriği'de doğmuştu ve 22 yaşındaydı. Pir Sultan Abdal Kültür etkinliklerine, Divriği Kültür Derneği kanadından katılan dört genç kadından biriydi. 20 yaşında olan Handan Metin 1992'de ODTÜ Eğitim Fakültesi Biyoloji Bölümü'ne girdi. Divriği Kültür Derneği kadın komisyonunda çalışmalar yapıyordu. Huriye Özkan 22 yaşındaydı. Deneme Lisesi'ni birincilikle bitirmiş Gazi Üniversitesi Eczacılık Fakültesi'nden mezun olmuştu. Pir Sultan Abdal Derneği’nin çalışmalarına katılıyordu. Kardeşi Yeşim'le beraber semah ekibindeydi. İnci Türk de Gazi Üniversitesi Eczacılık Fakültesini 1992'de bitirdi. Pir Sultan Abdal Tiyatro topluluğunun teknik kadrosundaydı. Semaha meraklı olan Menekşe Kaya Turhal-Tokat, Amasya, Gümüşhane, Hacıbektaş senliklerinde tiyatroda oynamış, Ístanbul, İzmir, Ankara'da semah dönmüştü. Son semahını 15’inde dönmüş oldu.

Yine yaşamını yitirenlerden Muhibe Akarsu, 35 yaşındaydı, Sivas Kangal`da doğmuştu. Nurcan Şahin 18 yaşındaydı. Hızlı, sürekli ve akıcı konuşmasıyla biliniyordu. 30 yaşındaki Sehergül Ateş Açık Öğretim Fakültesi öğrencisiydi. Türkiye Elektrik Kurumu’nda (TEK) memur olarak çalıştı. Sazı çalmayı Musa Eroğlu’ndan öğrenmişti. 19 yaşındaki Serpil Canik de Pir Sultan Abdal semah ekibinin en gençleri ve yenileri arasındaydı. Serpil Canik, Ticaret Lisesi'nde okurken staj gördüğü bir kooperatif şirketinde çalışıyor, bir yandan da üniversite sınavlarına hazırlanıyordu. Yasemin Sivri, semah ile başladığı kişisel çalışmalarında, giderek daha farklı kanallara yönelmişti. Derneğin Gençlik Komisyonu üyesi ve aynı zamanda kütüphaneden sorumluydu. 20 yaşındaki Yeşim Özkan, Ankara Hacettepe Üniversitesi Sosyal Hizmetler Yüksek Okulu öğrencisiydi. Ablası Huriye Özkan'la semah ekibindeydi.

Katliamcılara kimse müdahale etmedi

Her geçen dakika ve saat sayıları artan saldırgan gruba kimse müdahale etmedi. ‘Dur’ diyen olmadı. Madımak Oteli önünden yükselen sesler saatler sürdü. Yangını söndürmek için itfaiyede olay yerine geç geldi. Sonrasındaysa zaten artık müdahale için geç kalınmıştı. Dönemin siyasileri binlerce kişinin katıldığı ve yönlendirildiği katliamın münferit olduğunu savundu.

Dönemin Başbakanı Tansu Çiller "Çok şükür, otel dışındaki halkımız bir zarar görmemiştir" derken, Dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ise olayın münferit olduğunu savundu ve "Olay münferittir. Ağır tahrik var. Bu tahrik sonucu halk galeyana gelmiş... Güvenlik kuvvetleri ellerinden geleni yapmışlardır... Karşılıklı gruplar arasında çatışma yoktur. Bir otelin yakılmasından dolayı can kaybı vardır” açıklamasında bulundu. İçişleri Bakanı Mehmet Gazioğlu ise Aziz Nesin'i hedef gösterdi; "Aziz Nesin'in halkın inançlarına karşı bilinen tahrikleriyle halk galeyana gelerek tepki göstermiştir." dedi.

Mahkeme süreci nasıl ilerledi?

Katliamın ardından yapılan açıklamalar aslında olası bir yargılamanın da nasıl ilerleyeceğini gösteriyordu. 35 kişi gözaltına alındı. Sonrasında gözaltına alınanların sayısı 190 oldu. Bu gözaltının hemen ardından 66 kişi serbest bırakıldı. Geri kalanlar ise "Laik anayasal düzeni değiştirip din devleti kurmaya kalkışmak" suçuyla Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde 1 yıl boyunca yargılandı. "Sivas davası" adıyla tarihe geçen yargılama sonucunda 22 sanık 15’er yıl, 3 sanık 10’ar yıl, 54 sanık 3’er yıl, 6 sanık 2’şer yıl hapisle cezalandırıldı. Yargılananlardan 37’si ise beraat etti.

Yargıtay DGM’nin verdiği kararı bozdu. Sanıkların yeniden yargılanmasına karar verildi. 1998 yılında onaylanan yeni kararda 33 sanık idam, 14 sanık ise 15 yıla kadar değişen hapis cezalarına çarptırıldı ama idam cezaları usul noksanlıkları nedeniyle bozuldu. 2000 yılında yeniden idam cezasına çarptırılan 33 sanık 2002’de idam cezasının kaldırılması ile birlikte müebbet hapse mahkum edildi. O dönem sanıklara avukatlık yapan birçok isim ileriki zamanlarda sağ ve muhafazakar partilerde milletvekili oldu ve hatta bakanlık koltuklarına oturtuldu. Zamanla tahliyeler ile hapistekilerin sayısı 33 oldu.

Sivas Katliamı’nın kilit ismi olarak anılan 8 sanık 1997 yılında verilen bozma kararının ardından firar etti. Bunların içinde davanın bir numaralı sanığı Sivas Belediye Meclisi Üyesi Cafer Erçakmak da bulunuyordu. Cafer Erçakmak’ın 2011 tarihinde Sivas’ta kalp krizi sonucu yaşamını yitirdiği ileri sürüldü.

Zaman aşımı kararı

2014 yılına gelindiğinde Sivas Katliamı zaman aşımına uğradı. Tüm dava dosyası kapatıldı. Sivil toplum kuruluşlarının ve partilerin “insanlık suçlarında zaman aşımının kaldırılması” talebinde bulunması üzerine mahkeme başkanı, “İnsanlık suçunda zaman aşımı olmaz ama bu suçu işleyenler kamu görevlisi değil sivil oldukları için davanın düşmesine karar verilmiştir.” şeklinde cevap verdi. En son ayrılan dosyada da geçtiğimiz yıl firari 3 sanık hakkında karar çıktı. Mahkeme heyeti, davanın düşmesine karar verdi.

Katliamın ardından Madımak Oteli’nin alt katına bir kebapçı açılması protesto edildi. Tepkiler sonrasında 2010 yılında kebapçı kapatılarak alan otel olarak kamulaştırıldı. 2011 yılında ise bina 'Sivas Bilim ve Kültür Merkezi' haline getirildi.

Ateş daha da harlandı

Sivas Katliamı Türkiye Cumhuriyet tarihinin radikal İslamcılar tarafından gerçekleştirilen en vahşi katliamlardan biri olarak tarihe geçti. Ancak bu katliamların sonuncu olmayacaktı. Ondan sonra adı Hizbullah ve IŞİD olarak anılan bizzat desteklenen aşırı gruplar tarafından katliamlara yenileri eklendi. Aleviler, kadınlar, Ezidiler, Kürtler, çocuklar, muhalifler, barış isteyenler hedefe alındı. İktidarı ‘tek adam rejimi’ ile taçlandıranlar yargıya müdahaleleri ve aflarıyla katliamların üzerini örtmeye çalıştı. Sivas Katliamı’nın üzerinden tam 31 yıl geçti. Bu 31 yılda insanların az da olsa yüreklerine su serpecek bir yargılama süreci yaşanmadı. Aksine yürekleri yakan ateş daha da harlandı. Gidenler arkalarında şiirler, yazılar, şarkılar ve mücadelelerini bırakırken kalanlar dirençle onların ardından hep Sivas’ı andı.