‘2024 yılında hak ihlalleri yüzde 50 arttı’
DEM Parti Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu Eş Sözcüleri İnsan Hakları Haftası’na ilişkin hazırladıkları raporun sonuçlarını paylaştı. Açıklamada tecride dikkat çekilerek, “İmralı başvurusuna bir an önce yanıt verin” denildi.
Haber Merkezi- Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu Eş Sözcüleri Sevda Çelik Özbingöl ve Öztürk Türkdoğan İnsan Hakları Haftası’na ilişkin hazırladıkları raporu, basın toplantısıyla kamuoyuna duyurdu.
Basın toplantısında ilk olarak konuşan Sevda Çelik Özbingöl, hak ihlallerinin 2024 yılında yüzde 50 arttığını belirti. Sevda Çelik Özbingöl, “Biz bugün bu yılın ihlalleri konuşurken bu sabah güne yine yakalama ve gözaltılarla uyandık. Partimiz bileşenlerine, toplumsal muhalefete dönük haksız tutuklamalarda Aralık 2023’ten bugüne en az 948 kişi gözaltına alınmış, en az 632 kişinin de tutuklanmasına karar verilmiştir. Aralık 2023 ve 10 Aralık 2024 tarihleri arasında partimizin her kademe yöneticisinin içinde bulunduğu 256’sı gözaltına alınmış olan çalışanlarımızın ve yöneticilerimizin 50’sinin tutuklanmasına karar verilmiştir. Aralık 2023 ve 10 Aralık 2024 tarihleri arasında partimizin organize ettiği eylem ve etkinliklere katılan parti üyelerimiz, seçilmişlerimiz ve çalışanlarımıza yönelik 3 bin 128 gözaltı gerçekleşmiş, 409 kişinin toplam bir şekilde tutuklanmasına karar verilmiştir. Aralık 2023 ve 10 Aralık 2024 tarihleri arasında toplumsal muhalefet örgütlemeye yönelik, partimizle birlikte katıldıkları belirli günlerdeki kutlama ve anma gibi etkinlikler ile protesto gösterilerine yönelik 564 gözaltı ve 173 tutuklama kararı verilmiştir” şeklinde konuştu.
‘İhlaller kamuoyunun önünde gerçekleşti’
Sevda Çelik Özbingöl, 31 Mart 2024 seçimlerinin ardından gerçekleşen kayyımlara işaret ederek “Seçilmiş bir belediye eş başkanımız tutuklanmış, 6’sı partimiz olmak üzere de 2’si CHP’li toplam 8 kayyım atanmıştır. Biz bu saldırıların sadece bir yönüyle gelişmediğini ve mücadelenin bütün alanında yaşamsal olarak bir hak ihlali bütünlüğü içerisinde yürütüldüğünü görmekteyiz. Partimize yönelik fiziki saldırılar ve siyasi operasyonlar bunun farklı bir boyutu olarak karşımıza çıkmakta. 2024 yılında partimize yönelik genel merkezimiz de dahil olmak üzere 9 fiziki saldırı gerçekleştirilmiştir. Bunun dışında 4 tane fiziki saldırı da kolluk aramaları ve haksız müdahaleleriyle yapılmıştır ve Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsüsünde milletvekillerimiz bu süreç içerisinde iki kez fiziki ve fiili saldırıyla karşı karşıya bırakılmıştır. Defalarca Kürtçe konuştukları için mikrofonları kapatılarak birçok haksız müdahale de bütün kamuoyunun gözü önünde gerçekleşmiştir” dedi.
‘358 barışçıl eylem ve etkinliğe müdahale yapıldı’
Sevda Çelik Özbingöl, konuşmasına şu sözlerle devam etti:
“Van ilimizde 2016 yılından beri kesintisiz bir şekilde valiliğin idari kararıyla devam eden bir yasak mevcutken, 2024 yılı içerisinde 94 kez eylem ve etkinlik yasakları kararı verilmiştir. Bu yasaklama dışında İHD verilerine göre bu kararlar içerisinde 358 barışçıl eylem ve etkinliğe müdahale edilmiş ve yasaklama kararları verilmiştir.
Etkinliklere müdahale
13 Ekim’de Diyarbakır’da gerçekleştirdiğimiz mitingimize yönelik yasaklama da bu yönlü bir saldırıyla karşı karşıya bırakılmıştır. Kürt halk lideri Sayın Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin sona erdirilmesi ve Kürt sorununun barışçıl ve demokratik çözümü amacıyla 1 Şubat 2024 tarihinde başlayan ve aralarında sivil toplum kuruluşu temsilcilerinin de bulunduğu büyük Özgürlük Yürüyüşüne de farklı illerde Van, Kars ve Urfa’da kolluk müdahalesi farklı aşamalarda gerçekleştirilmiş ve 8 eylem etkinliğe de farklı tarihlerde müdahale edilmiş, en az 81 kişi gözaltına alınmıştır.
Seçim dönemindeki ihlaller
Seçim döneminde; seçim öncesi, seçim günü ve seçim sonrasını kapsayan yoğun ihlallere de biz tanıklık ettik. Kulu, İnegöl, Mersin Akdeniz, Yüksekova, Mardin, Elazığ, Kayseri, Kocasinan seçim bürolarımıza yönelik saldırılar gerçekleşmiş, seçim çalışması yürüten parti yöneticilerimiz, aday ve parti çalışanı olan 9 partilimiz bu süreçte gözaltına alınmıştır. Partimizin broşür ve afişlerine dair yasaklama ve toplatma kararları verilmiş ve çoğu noktada da dağıtımına izin verilmemiştir. Yerel seçimlerden önce 1 Ekim 2023 tarihi itibariyle 32 seçim bölgesinde özellikle kolluk birimleri mensuplarının içerisinde bulunduğu seçmen taşımalarının, özellikle seçilmiş iradeye müdahaleyi esas alan boyutlarda seçmen kaydırmalarının yapıldığını biz hepimiz beraber takip ettik. Bu süreçteki bu hukuksuzlukla ilgili hem kamuoyu düzeyinde hem yasal boyutta biz birçok başvuru yapmış olmamıza rağmen, ne yazık ki siyasi iktidar bu şekilde Şırnak, Kars ve Bitlis’te ve çok sayıda ilçede seçmen iradelerine bu şekilde müdahaleden de çekinmemiştir. Seçim günü seçmen iradesine yönelik hak ihlallerinde ise sandıklara doğrudan yapılan fiziki saldırılar gerçekleştirilmiş; Halfeti, Hilvan ve Sur ilçelerinde, İstanbul Başakşehir’de sandıklara ve seçim görevlilerine ve çalışanlarımıza dair fiziki müdahaleyi de içeren saldırılar gerçekleşmiştir.
Belediye Eşbaşkanlarına yönelik saldırılar
Bu saldırıların yanında Halfeti ilçesinde sandıklar doğrudan hazırlanmış oy pusulaları atılmak suretiyle müdahale ile karşı karşıya bırakılmış, seçim görevlileri darp edilmiş ve seçime doğrudan bir müdahale yapılmıştır. Akabinde aynı gün Hilvan’da gerçekleştirilen müdahale ayrıca Hilvan seçiminin iptali gerekçesi yapılmıştır. Mardin Ömerli ilçesinde belediye eş başkan adayımız Devrim Demir’e yönelik olarak gerçekleştirilen gazlı kolluk saldırısında belediye eş başkanımız hastaneye kaldırılmak durumuyla karşı karşıya bırakılmıştır. Aynı gün il eş başkanlarımızın içinde bulunduğu Şırnak, Muş ve Van’da seçim sonrası toplanan halka yönelik gazlı fiziki kolluk müdahalesi gerçekleşmiştir.
En önemlisi de seçim sonrasında müdahale örneklerinden birini yaşadığımız 2 Nisan 2024 tarihinde DEM Parti Van Büyükşehir Belediyesi eş başkanı seçilen Abdullah Zeydan hakkında verilen memnu hakları iadesi kararına dair 29 Mart 2024 tarihli Adalet Bakanlığı itirazı üzerine Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararını geri almak suretiyle ikinci sıradaki adayın yerine mazbatayı alacağı yönündeki açıklama sonrası, gelinen toplumsal muhalefete yönelik hem baskılar hem de Van, Hakkari, Siirt, Urfa, Adana, Diyarbakır, Batman ve İstanbul’da plastik mermi kullanımını, doğrudan gazlı müdahaleyi içeren kolluk müdahalelerin olması ve birçok basın mensubunun, STK temsilcilerinin de içerisinde yer aldığı en az 667 kişinin gözaltına alınmasıyla neticelenen bir süreci yaşadık.
2024’te yüzlerce yılı bulan hapis cezalarıyla karşı karşıya kaldık
Siyasi soykırımın en büyük örneklerinden biri Kobanê yargılama sürecini de biz 2024 yılında yaşadık. 4 Kasım 2016’dan beri haksız bir şekilde tutuklu bulunan eski dönem HDP eş genel başkanlarımız Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın ve MYK üyelerimizin de içinde bulunduğu, Kobanê kumpas davası olarak yargılaması devam eden ve gizli tanık beyanları dışında bir gerekçeye dayandırılmayan, siyasi faaliyetlerinin kriminalize edildiği yargılama sürecinde, ne yazık ki 16 Mayıs 2024 tarihinde yüzlerce yılı bulan hapis cezalarıyla karşı karşıya kaldık. Halen bu yargılamanın gerekçeli kararının yazılmadığını bilmekteyiz.
Kayyım atamalarıyla karşı karşıya kaldık
Seçim sonrası ve akabinde demokratik siyasete ve halkın seçilmiş iradesine karşı gerçekleştirilen müdahale, 3 Haziran’da farklı bir boyut kazandı. 3 Haziran 2024 tarihinde Hakkâri Belediye Eş Başkanı Sıddık Akış ile ilgili 2012 yılından beri devam eden bir yargılaması bahane gösterilerek gözaltına alınması ve hakkında verilen süren yargılamayla tutuklama kararına ve bir cezaya dönüştürülerek bir haksız kayyım atamasıyla karşılaştık. 31 Ekim’de Esenyurt’ta, 4 Kasım’da Mardin’de, 22 Kasım’da ise Ovacık ve Dersim’de kayyım atamalarıyla karşı karşıya kaldık. Halfeti, Batman ve Mardin’de ve en son Van’da devam eden kayyım atamaları süreçleri bu haksızlıkların boyutunu gösteriyor. Seçme ve seçilme hakkına müdahalelerin bitmediğini, Van Büyükşehir Belediyesi eş başkanımız Abdullah Zeydan’ın memnu haklarının verilmesi kararının kanun yararına bozan 3 Aralık 2024 tarihli kararıyla da halen sürdürüldüğünü hepimiz izlemiş olduk.
Hak ihlallerinin kanayan yaralarından biri de cezaevleridir
Bu haksız kayyım atamalarından sonra gerçekleşen toplumsal muhalefet ve kamuoyu sürecinde de çok üzücü ki içinde çocukların, gazetecilerin, STK temsilcilerinin de yer aldığı seçmenlerin, seçilmişlerimizin bulunduğu 289 kişiye yönelik gözaltına alınma kararı verilmiş ve 68 kişi ise haklı ve demokratik tepkiler sürecinde tutuklanmalarına karar verilmiştir. 2024 yılının hak ihlallerinin en önemli boyutlarından bir tanesi de hak ihlallerinin kanayan yaralarından biri olan cezaevleridir. Bu süreçte mağduriyetlerin en fazla olduğu ancak verileri tam olarak tespit edemediğimiz çok özel bir mağduriyet alanı cezaevleridir. 2024 yılında tespit edebildiğimiz kadarıyla hem komisyonumuza hem meclis grubumuza yansıyan süreçlerde 100’ü aşkın hapishanede yaptığımız ziyaretler, sağlık hakkı ihlali, şartlı tahliye hakkının engellenmesi, sevk taleplerinin reddi, özellikle cezaevi idareleri ve cezaevi gözlem kurullarının keyfi tutum ve davranışları nedeniyle gerçekleşen birçok ihlale de tanıklık ettik.
İhlallerin takipçisiyiz
794 kere soru ve araştırma önergesi arkadaşlarımız tarafından verilmiş, TBMM İnsan Hakları İnceleme Kurumu’na da başvuru yapılmıştır. 300’e yakın mahpus ziyaret edilmiş, hapishane idareleri ile de yüz yüze, telefon aracılığıyla da yüzlerce kez cezaevi ziyaretleriyle de beraber görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Komisyonumuz da bu yıl en az cezaevlerine ilişkin 2 defa raporlama yapmış ve hâlâ da çalışmaları devam etmektedir. Cezaevleri, hasta tutsaklardan keyfi disiplin cezalarına, infaz yakmalara, çıplak aramalardan sağlık hakkının engellenmesine kadar yakından takibi gereken bir ihlal alanı olmaya devam etmektedir. Hapishanelere ilişkin yaptığımız raporlamalardan bir tanesi de İmralı Ada hapishanesindeki devam eden tecrit sürecine ilişkindir. Biz bu süreçle de özellikle hak ihlalleri, cezaevleri ve önemli sorunlarımızdan biri olan tecridin giderilmesi konusunda insan hakları komisyonu olarak bu sürecin takipçisiyiz. Özellikle hak ihlallerinin bu kadar yoğunlaştığı bir dönemde ülkemizin demokratik geleceğine dair, demokratik bir ittifak ve demokratik bir mücadelenin de önemini belirtmek istiyorum.”
‘Çözüm için adımlar atılmalı’
Öztürk Türkdoğan da Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ve yapılan başvurulara değinerek, “Türkiye Kürt sorununu çözmek zorunda. Şu anda Orta Doğu’da yaşanan gelişmeler, Suriye’deki son durum Kürt sorununun demokratik ve barışçıl yoldan çözümünü dayatıyor. Türkiye’de 1 Ekim’den bu yana devam eden tartışmalar yeni bir barış sürecine evrilmek zorundadır. Bu tartışmaları uzatmamak gerekir. Partimizin İmralı Ada Hapishanesinde tutulan Sayın Öcalan’la görüşme talebi bir an önce kabul edilmelidir. Bir an önce Türkiye gerçek anlamda bir çözüm sürecine girmeli ve Kürt sorununu gerçekten demokratik ve barışçıl yollarla çözecek adımlar atmalıdır” dedi.