TJA Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü için yürüyecek
TJA, 1 Ekim’de gerçekleştireceği yürüyüş öncesinde yaptığı açıklamada “Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü ve kolektif haklarımızın önündeki engelleri aşmak için yürüyoruz” dedi.

Amed- Tevgera Jinên Azad (TJA), “Umutla Özgürlüğe Yürüyoruz” sloganıyla 1 Ekim’de Amed’den Ankara’ya yürüyüş başlatacak.
TJA, Amed’in Sûr ilçesindeki Cemil Paşa Konağı’nda basın toplantısı düzenleyerek yürüyüşü ve taleplerini duyurdu. Toplantıya Barış Anneleri’nin yanı sıra çok sayıda TJA aktivisti katılırken basın metnini Kürtçe Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Mêrdîn Milletvekili Beritan Güneş Altın, Türkçe ise TJA aktivisti Hülya Alökmen okudu.
‘Çözümün muhatabı Önder Abdullah Öcalan’dır’
Açıklamada yürüyüşün, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü için yapılacağı belirtilerek “ ‘Umut hakkı’ kapsamında verilen ihlal kararları doğrultusunda Türkiye’nin yapısal değişikliği gerçekleştirecek yasal düzenlemeleri sağlaması, bu kapsamda Halklar Önderi Abdullah Öcalan’ın özgürlüğünü sağlayacak mekanizmaları derhal oluşturması gerekmektedir. Meclis çatısı altında oluşturulan çoğulcu ‘Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’ misyonunu ancak Halklar Önderi Abdullah Öcalan ile görüşerek tamamlayabilir. Sorunun çözümünde Meclisin rolü önemlidir. Çözümün muhatabı yalnızca Önder Abdullah Öcalan’dır. Çözüme umutla bakılan ve halkta heyecan yaratan 27 Şubat çağrısının tüm gerekliliklerini yapan Önder Öcalan ile komisyon derhal görüşmeyi sağlamalıdır. ‘Umut hakkı’ nın uygulanması sürecin ilerlemesi ve barışa ve özgürlüğe giden yolu açacaktır” denildi.
‘Kadınların artık tahammülü yok’
Sürecin sağlıklı ilerleyebilmesi için Abdullah Öcalan’ın özgürlüğünün sağlanmasının bir gereklilik olduğu vurgulanan açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Biz kadınlar, devletli uygarlıkla birlikte savaşların, yoksullukların, baskıların cenderesi altında yüzyılı kaybettik. ‘Kadın sorunu tüm sorunların başında geliyor’ diyen Halklar Önderi Abdullah Öcalan’ın perspektifi ve mücadelesi ile özgürlük arayışına başladık. Kendi özgürlüğümüzü, toplumumuzun özgürlüğünden ayırt etmedik. Fakat bizler biliyoruz ki, bizlerin özgürlüğü de yalnızca Halklar Önderi Abdullah Öcalan’ın özgürlüğüyle mümkün olacaktır. Varlık sorununu aşan Kürt halkı için de zaman şimdi; özgür önderlikle özgür toplumda buluşma zamanıdır. Bir kez daha diyoruz ki; biz kadınların yüzyıllık anayasasızlığa ve statüsüzlüğe artık tahammülü yoktur! Bir an önce haklarımızın önündeki engeller kaldırılmalı ve yasal-anayasal güvence altına alınmalıdır.”
‘Özgürlüğü ilmek ilmek öreceğiz’
“Barışa ve çözüme giden yolu örmek için yürüyoruz” denilen açıklamaya şöyle devam edildi:
“Kadınlar, tarihin her döneminde savaşın, yoksulluğun, baskının en ağır yükünü omuzlamış; buna rağmen demokratik bir toplumsal barışın, özgürlüğün ve değişim ile dönüşümün en öncü öznesi olmuştur. Bugün barış ve demokratik bir toplum talebinde bulunan kadınlar olarak, yıllardır süren çözümsüzlük politikalarının, tecridin, inkârın ve baskının en ağır biçimiyle yaşandığı bir coğrafyada, barışa ve çözüme giden yolu örmek için yürüyoruz. 27 Şubat’ta Halklar Önderi Abdullah Öcalan’ın yapmış olduğu ‘Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’nı büyük bir heyecanla karşılayarak, bu çağrının toplumsallaşması için örgütlü kadın mücadelemizle başarıya kavuşturacağımızı belirtiyoruz. Bunun için; 1 Ekim’den 7 Ekim’e, Amed’ten Ankara’ya ‘Umutla Özgürlüğe Yürüyoruz’ şiarıyla Önder Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü ve kolektif haklarımızın önündeki engelleri aşmak için yürüyoruz. Amed’den başlayarak Urfa, Antep, Adana, Mersin, Ankara kentlerini adım adım yürüyerek, özgürlüğü ilmek ilmek öreceğiz."
Kadınlar açıklamalarında taleplerini de şu şekilde sıraladı:
“* Barışın kalıcılaşması için Önder Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğü bir an önce sağlanmalıdır.
* TBMM bünyesinde kurulan ve görüşmelerine devam eden komisyon, Önder Öcalan’la mutlaka görüşmelidir.
* Kürt halkının varlık, kimlik, kültür ve dilinin özgürce yaşaması için anayasal güvenceye alacak adımlar derhal atılmalıdır. Anadilimiz, kültürümüz ve inançlarımız başta olmak üzere tüm kolektif haklarımız anayasal güvenceye kavuşmalıdır.
* İrade gaspı son bulmalı; demokrasiye dayalı halk iradesiyle seçilen eş başkanlarımız görevine iade edilmeli, kadın temsilini güçlendiren eş başkanlık sistemi resmen tanınmalıdır.
* Erkek egemen, cinsiyetçi, militarist dilden ve politikalardan vazgeçilmeli; toplumsal barışın ortak dili oluşturulmalıdır."