Tunuslu kadınlar dokumalarla hikayelerini anlatıyor

Tunus’un Tatavin vilayetinde yer alan dağ köylerinde, kadın el sanatlarını korumak ve dünya çapında tanıtmak amacıyla modern teknolojilerin kullanıldığı öncü bir proje hayata geçirildi.

NAZIHA BOUSSAID

Tunus- Güney Tunus'ta, kadın zanaatkârlar için yeni bir proje geliştirildi. Bölgede kimi el sanatları, tarihi ve kültürel derinliklerine rağmen, tanıtılmasında zorluklarla karşılaşılıyor. Bu zorluklara karşı geliştirilen projede yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalınan özellikle, Berberi kökenli "Guermessa Tekstilleri" yani ipekten yapılmış "taajira" gibi özgün kadın kıyafetleri tasarlanacak.

Yüzyıllardır annelerden kızlara aktarılan dokumaları, yalnızca giysi ve kilim değil; kadınların kimliğini, çevresiyle ilişkisini ve toplumsal hafızayı yansıtan birer kültürel miras niteliği taşıyor. Bu zanaatların arasında, güneydoğuda yer alan Amazigh köyü Garmasa’nın dokumacılığı öne çıkıyor. Bölge, Amazigh köklerine dayanan kadın giysileriyle tanınıyor. Bunların arasında ipekten yapılan özel bir kıyafet olan “taajira” ve ünlü “mergoum” dokumaları bulunuyor.

Yüksek Tasarım Bilimleri ve Teknolojileri Okulu ile İlaf Derneği iş birliğinde başlatılan proje, hem zanaatkâr kadınların ekonomik bağımsızlığını desteklemeyi hem de bu el sanatlarını dijital platformlar aracılığıyla küresel ölçekte görünür kılmayı amaçlıyor. Proje kapsamında mobil bir uygulama geliştirilerek ziyaretçilere ürünler ve hikâyeler tanıtılacak.

Sembollerin dili

Araştırmacı Selma Akrot, dokumalardaki sembollerin gizli bir iletişim dili olduğunu belirterek “Bu desenler sadece motif değil; kadının çevresi, ailesi ve yaşadığı döneme dair birer hikâye” diyor ve geleneksel ahşap tezgâhlarda aylarca süren emekle hazırlanan her parçanın, onu dokuyan kadının hayatından izler taşıdığını anlatıyor.

Selma Akrot’a göre, Garmasa’da kilimlerde ve örtülerde kullanılan desenler gizli bir dil taşır. Bu dili yalnızca anne, kız veya aile yakınları anlayabilir. Örneğin, evlenen bir kadın battaniyeye işlediği motiflerle durumunu ailesine aktarabilir; mesajı ise sadece annesi veya yakını çözebilir. Bu desenler, kırsal ve muhafazakâr toplumda kadının kendini ifade edebildiği nadir bir alan olarak dokumayı özgürlük sahasına dönüştürüyor.

Selma Akrot dokunan her parçanın, bir üründen öte onu hazırlayan kadınların ruhunu taşıdığına inanıyor. Selma, “Bir kilimin hazırlanması aylar, hatta yıllar sürebilir ve bu süreç kadının yaşam evrelerini ilmek ilmek kayda geçirir” diye belirtiyor.

Araştırmacı Leila Rahouma’nın koordinasyonunda yürütülen projede amaç, bu özgün sembollerin korunması, farklı bölgelerden gelen motiflerle karıştırılmaması ve aynı zamanda zanaatın ekonomik sürdürülebilirliğinin sağlanması. Ekip, dünyadaki ziyaretçilerin bu el sanatlarını ve ürünlerini tanıyabilmesi için bir mobil uygulama geliştirmeyi planlıyor.

Eğitim ve sürdürülebilirlik

Salma Akrot kadınların bu ürünleri pazarlayabilmesi için şöyle konuşuyor: “Ürüne katma değer kazandırmalı ama özgünlüğünü korumalıyız. Kadınları eğitim ve dijital pazarlama yoluyla kendi ayakları üzerinde durabilir hale getirmek çok önemli.”

Tanıtım zorluklarına ve düşük gelir sorunlarına rağmen, yeni neslin bu zanaatların değerini fark edip aktarmaya devam etmesi yönünde umut var. Dijital platformun ve geliştirilen uygulamanın başarısıyla, genç kadınların bu mirası sadece geçmişin bir hatırası olarak değil, gurur kaynağı ve gelecek için umut vaat eden bir ekonomik fırsat olarak görmeleri hedefleniyor. Böylece “Garmasa”nın kadınları ve dokuma sanatı, zaman içinde yaşamaya devam edecek.

“İlaf” Derneği iş birliğiyle ekip, zanaatkâr kadınların evlerine giderek yaşam tarzlarını ve geleneklerini yakından inceledi. Öğrenciler için düzenlenen atölyeler sayesinde, gençler dokuma tezgâhına oturup motifler çizerek bu mirasın değerini deneyimleme fırsatı buldu.

Proje sorumlularına göre, bu zanaatları korumak yalnızca ürünlerini değerlendirmek değil, aynı zamanda dokuma sürecine eşlik eden ritüel ve gelenekleri de yaşatmayı gerektiriyor. Doğayla ve çevresel malzemelerle kurulan bu bağın en somut örneklerinden biri, yüzü ile arka yüzü arasında fark olmayan el dokuması geleneksel ahşap tezgâhlardır. Bu tezgâhlar, bölgenin özgün kültürel mirasının ayrılmaz bir parçası olarak kabul ediliyor.