Tost ve çorba satarak kazanıyor!
Küçücük bir kulübeden bakıyor dünyaya Garip Turhan, Sur’da açtığı tost evi ile 3 çocuk büyütüyor.
Amed- Açtığı tost evi ile kendi geçimini sağlayan 40 yaşındaki Garip Turhan, yıllardır birden çok işte çalışarak kendisine ve çocuklarına bakıyor. Garip Turhan yaşadığı zorluklara rağmen hayat mücadelesinden bir an bile vazgeçmediğini dile getirerek bütün kadınlara ayakta kalma çağrısında bulunuyor.
Diyarbakır’ın Sur ilçesinde Pepûle ( Kelebek) adında küçük bir kulübede tost ve çorba satılıyor. Garip Turhan bu kulübeden gelen gelirle üç çocuğuna bakıyor. Garip’in hikâyesi henüz 14 yaşındayken Adana’dan Sur’a gelin gelmesi ile başlıyor. Yıllardır yaşadığı Sur’da savaş, göç ve işsizlik ile mücadele eden Garip Turhan eşinin siyasi bir davadan cezaevine girmesi ile beraber üç çocuğu ile birlikte tek kalıyor. Garip Turhan ilk olarak belediyede çalışmaya başlıyor ancak kayyım atanmasının ardından işten çıkarılıyor. İşsiz kalan Garip Turhan daha sonra cafe, mevsimlik işçi ve manav gibi birden çok işte çalışarak hayatta kalma mücadelesi veriyor.
“Kendi ayaklarım üzerinde durdum”
15 yıldır aralıksız çalıştığını söyleyen Garip Turhan, son olarak Pepûle (Kelebek) adında bir tost evi açarak burada çorba ve tost yaparak kendi işini yaptığını anlatıyor. Yıllardır çalışmanın verdiği yorgunluğa rağmen ayakta kalıp mücadele etmenin gururu ile nefes aldığını ifade eden Garip Turhan, “ Özgüven çok farklı bir şey. Başkasından para isteyip başkasının eline bakmadan çalışmak kendi ihtiyaçlarını karşılamak güzel bir şey. Zor değil mi evet zor ama bunu yapabilmek lazım. Kendi kendine ayağa kalkmak lazım. Bence kadınlar kimseye muhtaç olmadan kendilerine yetebilmeli. İnsan kendi sorumluluklarının ne olduğunu bilmeli. Eğer bir sorumluluğun varsa kendi ayakların üzerinde durman lazım” diye konuşuyor.
“Çocuklarım için durmadan çalıştım”
Üç çocuğu ile tek başına kaldığında düşündüğü tek şeyin ayağa kalkmak olduğunu söyleyen Garip Turhan, yaşadıklarını şu sözlerle anlatıyor: “Görmediğim şey kalmadı kendi hikâyemi biri bana anlat dese ona diyeceğim tek şey 1 dakika düşündükten sonra “ Bilmem” olur. Bazen bu yükü nasıl kaldırabildim diyorum. Eşim cezaevine girdiğinde benim oğlum iki yaşındaydı ve akciğer yetmezliği yüzünden makineye bağlı yaşıyordu. Eşim cezaevine girdikten sonra üç çocukla kimsenin evine gitmek istemedim. Çocuğum için de kalktım çalışmaya başladım. Bazen ayağa kalkabilmek için düşmek gerekiyor. Bir sert düşüştü ama beni bir daha eğilmemem için ayağa kaldırdı.”
“Hayatın her alanında emek vermek gerekiyor”
Garip Turhan kadın ya da erkek fark etmeksizin insanların kendi yaşamları için emek vermeleri gerektiğini düşünüyor. Verilen emekle birlikte yaşamın anlam kazandığına değinen Garip Turhan, “Kadın ya da erkek fark etmeden insanların kendi parasını kazanması gerekiyor. Yaşıyoruz ama yaşama biçimimizin emek yüklü olması gerekiyor. Yaşam biçimimiz mücadele ile kutsal hale gelir. Bu sadece evde ya da sokakta olmaz bazen kendi içinde de olur. O yüzden hayatı için emek veren çabalayan insanların başı hiçbir zaman eğilmez” diyor.