Pandemide esnaf, ele güne karşı yapayalnız!

Pandemi döneminde hala ayakta kalabilmeyi başaran küçük işletmeler oldukça zor durumda. Dışarda yemek yemenin yasaklanmasıyla mekanlar masa ve sandalyelerini kaldırdılar. Kafe sahipleri paket servisi veya gel-al uygulamalarıyla kapatmamak için direniyorlar. Fadime Özbudun da 13 yıllık kafesini kapatmamak için direnen işletmecilerden. Bu süreçte çok yalnız kaldıklarını, bir kez daha uzun süre mekanlarının kapalı kalması halinde geri dönemeyeceklerini belirtiyor.

 
RÜYA HÜSEYİNOĞLU
İzmir- Aradan çok uzun seneler geçse bile 2020 yılı pek çoğumuzun belleğinde, bireyin ve toplumun hem ruhsal hem de ekonomik açıdan çöküşünün resmi olarak kendine yer bulacak gibi görünüyor. Covid-19 salgını, 2020 yılının başında dünyanın birçok ülkesinde büyük ölçekli yıkımlara neden oldu. Özellikle oluşan ekonomik krizin asırlık dev şirketleri bile iflasın eşiğine getirdiği bu sancılı dönemde küçük ölçekli işletmeler ne yazık ki birer birer yok oluyor. 
Ülkemizde zaten pandemi dönemi öncesinde bile deyim yerindeyse “kan ağlayan” esnaf, mart ayı ile beraber başlayan yasaklar nedeniyle kepenk kapatmak zorunda kaldı. Sadece bir işletme olmalarının yanında aynı zamanda şehirleri için bir sembol olan ve bir anlamda kültürel dokuya da hizmet eden bu mekanların bu şekilde tek tek yok olması, maalesef işin bir başka boyutunu oluşturuyor. Özellikle kafe ve restoranlarda masaların kaldırılmasından bu yana şehrin o en işlek mekanları bile adeta bomboş kaldı. 
Sağlığımız için gösterilen bu hassasiyet ekonomik olarak kafeleri büyük bir çıkmaza soktu. Paket servisi veya gel-al uygulamalarıyla küçük kafeler, hala kendi çabalarıyla ayakta kalmaya çalışıyor. 13 yıldır Alsancak’ta Defne Cafe’yi işleten Fadime Özbudun ile hem kendi yolculuğunu hem de pandemi sürecinde yaşadığı problemleri konuştuk.
Müdavimleri mekânı ayakta tutuyor
Fadime’nin yakınları ona genelde “Fadiş” diyor. Çok geçmeden biz de ona öyle hitap etmeye başladık. Fadime Özbudun, bu kafeyi açmadan önce gıda üzerine dış ticaret yapıyor. Farklı firmalarda çalışıyor ve sonrasında kendi firmasını kuruyor. Bir senelik bir boşlukta, yani belirsiz bir işsizlik sürecinde şu an işlettiği kafenin devredildiğini duyuyor. Kendi şirketini de o dönem kapatınca, ailesinden kalan küçük bir para ile sürekli hayallerinde olan bu kafeyi açmak için harekete geçiyor. Gittiği yerlerdeki eksikleri görerek kendi mekanını açtığında bu eksikleri tamamlamak istiyor.  
“Bence her kadının aklında küçük bir kafe açma hayali vardır. Benim kafe açmam da aslında oradan türedi. İşin aslı pek öyle yemek yapmayı falan da bilmiyordum; ama bir haftada buranın menüsünü öğrendim. Hemen müşterilere çıkarmaya başladık. Tam 13 yıl oldu burayı açalı. İlk zamanlarda o küçük kafede yapacağım dediğim şeylerin çoğunu yapamadım. Tuvaletinde, mutfağında, servisinde oldum. Amacım sadece iyi bir hizmet verebilmekti. Elbette pek çok zorluğu var. Bu sokakta yalnızca bir veya iki kadın işletmeci var. Burası aslında müdavimlerimizle dönen bir kafe. Böyle yoldan geçip de ben buraya oturayım diyen çok az insan oluyor. Oturmuşsa zaten o da müdavimimiz olmuştur.” 
“Bu süreçte çok yalnız kaldık”
Sosyal yaşamın odak noktasında yer almalarından dolayı restoran, bar ve kafe gibi işletmeler, ne yazık ki pandemiden ekonomik anlamda en çok etkilenen mekanlar arasında yer alıyor. Paket servis uygulaması, acil giderleri karşılasa da sektörü besleme noktasında yetersiz kalıyor. Son 9 ayda bu mekanların iş akışında yaklaşık olarak %65 civarında bir kayıp söz konusu. Öte yandan bazı mekanlar menüleri gereği paket yapabilme olanağına sahip değil. Fadime Özbudun, sektör çalışanlarının yaşadığı ekonomik ve psikolojik sorunların temelinde, oluşan belirsizliğin rolüne dikkat çekiyor:
“Ben haziran itibariyle geçmiş kiralarımı ödedim. Şimdi ikinci bir pandemi dönemindeyiz. Bu defa kalitemden, müşteri memnuniyetinden ve ilişkilerimizden işimiz yürüyor. Şu anda ben günde 300-500 lira yapıyorsam,  bu gerçekten güzel bir rakam. Burası gelip oturulan, insanların sohbet ettikleri canlı ve sosyal bir yer. İnsanların sosyalleşmeye her zamankinden daha çok ihtiyaçları var. Pandemi başından beri çabamızla bir şekilde devam ediyoruz. Ama baktığınız zaman bir yandan faturalarınız geliyor, diğer yandan mekanın kirası geliyor. Dükkan sahiplerim kira konusunda gayet anlayışlı davrandılar. ‘Bu zamana kadar beraber geldik, o yüzden böyle zor bir zamanda kira istemiyorum’ dedi. Bunları duyunca gözlerimden yaş bile geldi. Bu yine iletişimimizin ve ilişkilerimizin iyi olmasından, bu zamana kadar mekana iyi bakmamdan kaynaklanıyor. Tabi bu benim açımdan böyleydi; ama ben biliyorum ki hala pandemi döneminin başından beri kirasını ödeyemeyen arkadaşlarımız var. Biz aslında bu süreçte çok yalnız kaldık.”
“Bu süreçte kapısına kilit vuran yüzlerce mekan var”
Hatırlanacağı üzere 1 Haziran 2020 itibariyle mekanlar kapılarını kısa bir süreliğine de olsa yeniden açma şansı bulmuştu. Fakat artış gösteren vakalarla beraber restoran, kafe ve bar işletmeleri tekrar paket servisine dönmek zorunda kaldı. İşletme sahipleri özellikle ikinci pandemi döneminde ekonomik açıdan ciddi bir darbeyle karşı karşıya.
“İkinci pandemi sürecine girdiğimizde bize paket servis imkanı verildi. Belki yine kiralarımızı ödeyemiyoruz ama en azından bir personelimin de olsa maaşını ödeyebiliyorum. İkinci personelim devletten kısa çalışma ödeneğini alıyor. Toplamda 3 personelim var, benimle beraber 4 kişiyiz burada. ‘İkinci bir kapanış olursa ben artık geri dönemem’ diyordum. Bu süreçte kapısına kilit vuran yüzlerce mekan var. Ben artık hazırım her şeye ama o insanlar geriye dönük borçlarını bile ödeyemez durumda. Eğer şu ana kadar açamamışlarsa; zaten açtıkları zamanda da bir süre bocalayacaklar. Ben baştakilerin bize çok daha fazla sahip çıkmalarını isterdim.”
“Bu döngüyü bir daha yaşarsak ben de kapatırım”
İşletme sahipleri normal dönemde daimi bir tempo ve hareketliliğin içinde olmaya alışmışken, pandemi süreci ile beraber daha önce pek deneyimlemedikleri bir durgunlukla baş başa kaldılar. Onları ekonomik ve ruhsal açıdan geriye götüren bu keskin değişime zorlukla adapte olmaya çalışsalar da üçüncü bir kapatmayı zihinlerinden bile geçirmek istemiyorlar. 
“Nihayetinde buraya oturabilmek için cebinizde bir para olması lazım. Birçok kişi çalışmıyor şu anda ve doğal olarak sürekli evde yiyip içiyor. Pandemi sonrasında belki belirli insanlar gelecek ama biliyoruz ki eskisi gibi olması uzun bir zaman alacaktır. Eğer benim bir emekli maaşım olmasa, ailemden gelen destek olmasa bu kadar rahat konuşamayabilirdim. Bu süreçte ne yapılacağıyla ilgili inanın hiçbir şey diyemiyorum. Birinci pandemi dönemini gördük, ikincisinde yine yalnızız. İnsansızlık ve geçim derdi bizi çok yordu. Sanıyorum bu döngüyü bir kez daha yaşarsak artık ben de burada olamam.”
“Keşke bir kadın işletmecinin başarısını konuşabilseydik”
Her şeye rağmen yaklaşık olarak 10 aydan bu yana mekanını ayakta tutmaya çalışan Fadime Özbudun, pandeminin yarattığı gündemden kadınların karşılaştığı sorunlara sıra gelemediğini vurguluyor.
 “Şimdi sürekli pandemiyi ya da geçim derdini konuşuyoruz.  Keşke böyle bir gündemimiz olmasaydı ve biz şu an burada 13 yıllık geçmişi olan bir kafenin nerden nereye geldiğini ya da kadınların karşılaştığı sorunları konuşabilseydik. Ben bu kadarla kaldım, kafenin bir yan tarafını genişletebilecek kadar büyüyebildik. Keşke tüm bu sorunlar olmasaydı da nasıl ayakta kalacağımıza değil, nasıl büyüyebileceğimize kafa yorabilseydik. Acaba bize nasıl el verilebilirdi, bunları konuşabilecek lüksümüz olsaydı.”