Modern kölelik çağı: Savaşlar, kıyımlar, katliamlar…

Jineoloji'nin ekonomiye bakış açısını kaleme aldığı yazısında değerlendiren Jiyan Tekoşin, Jineoloji’yi yaşama taşırmada tüm kadınların büyük bir azim, coşku ve inanç ile çalışması gerektiğini söylüyor.

JİYAN TEKOŞİN

Uzun bir zamandır içinde yaşadığımız dünyaya yatırım adı altında büyük zarar veren, bu yatırımlar yüzünden doğayı katleden, halkları yozlaştıran, kadınları birinci dereceden düşman görenler kim ya da kimlerdir? Bu büyük finans yatırımları kimler için yapılıyor? Burada asıl amaç nedir?

Her çağ içinde yaşayan topluluklara karşı farklı yöntemler belirlenerek yönlendirilmiş ve bu insanlar köleliğe zorlanmıştır. İnsanlar köleleştirilirken bunun bilincindeydiler. Bu yüzden kendilerini korumak içinde ellerinden geleni yapıyorlardı. Afrika’nın ilk zamanlarını düşünelim; tarlalarda, evlerde, insan gücüne ihtiyaç olan her yerde çalıştırılan, insan gibi bakılmayan, nefes hakkı bile tanınmayan bir süreçten bahsediyoruz.

1640’larda beyaz İngiliz yerleşimciler Koloni Amerika’sında kölelik, Virginia jamestown kolonisinde başladı. Ancak bundan önce de yerli Amerikalıların köleleştirilmesiyle ilgili politikalar benimsenmişti. O zamanın ruhunda şu vardı; insanlar zorla kaçırılıyor, fiziki zor uygulanıyor ve götürülüp köle haline getiriliyordu. İnsanlar götürülürken kölelik için çalıştırılacaklarını biliyorlardı. Bu yüzden de büyük öfke taşıyorlardı. Peki, günümüzde böyle mi? İnsanlar köle yaşam tarzının ne kadar bilincindeler? İşte modern kölelik çağı dediğimiz zaman tam da içinde yaşadığımız bu süreçtir.

‘Bir ulusu köleleştirmenin iki yolu vardır; biri kılıç, biri de borç yoluyla’ der John Adams (1735-1826) Afrika’dan örnek verdik. Afrika kılıç yoluyla köleleştirilen yerlerden sadece bir tanesi… Zamanında Ortadoğu ülkelerinde İslamiyet dininin yaygınlaştırılması için farklı inançlara sahip birçok halk katledildi. Bu halklardan biri de Kürtler! Yani bazen inanç, bazen iş gücü, bazen de farklı sebeplerden kaynaklı halkların canı acıtıldı. Fakat geliştirilen en ince köleleştirilme yönteminin insanların bilincinde olmadıkları, algı yaratılarak köleliğe çekimdir. Bunun en iyi aracı da modern kölelik çağının imparatoru ‘para’…

Şöyle bir tarih gezintisine çıkalım; 1950’li yıllarda İran’a petrol için para ödenmeye başlandı ABD tarafından. Tabi İran’da bundan kar sağlayacaktı. Bu amaçla oraya gönderilen CIA ajanı Roosvelt kendisi bunu dile getirmişti. Amaç Şah’ı İran’ın başına geçirip kendileri için yatırım yapmaktı. Ve Roosvelt bunu başarır ve Mosaddeg düşürülür. Evet, ülkenin geleceğini sadece bir ajan başarabiliyor. Peki, nasıl mı? Herkes suikastçıların rol ve misyonlarını iyi bilir. İyi bir suikastçı hedefini iyi seçti mi gidişatı belirlemede rol oynayabilir. Ama artık sadece askeri suikastçılar değil aynı zamanda ‘Ekonomik suikastçılar’ denilen, küresel imparatorluğun yaratılmasını sağlayanları hiç duydunuz mu? Onlar dünyayı ele geçiren imparatorlar için savaşıyorlar. Büyük şirketlerden oluşan bu imparatorlar para için para fikriyle yola çıktılar ve durmadan tüketiyorlar. Büyük bankalar… CEO’lar, IMF dünya bankaları… Tüketilen halklar, halklara ait değerlerdir.

Mesela Ekvador’u hepimiz duymuşuzdur. 1981 yıllarında ülkenin başında olan Rodols, petrol gelirinin ülkesine faydasını sağlamak istiyordu. ABD ve imparator şirketler çok geç kalmadan müdahale ederler. Ve bir ekonomi suikastçısı daha gönderilir. Ve nasıl olduysa Rodols’un uçağı düşer, sadece bununla da kalınmaz tanık olanlar da trafik kazasında ölür. Çünkü Rodols yozlaşmaya varmamıştı. Küresel imparatorlara boyun eğmeyi kabul etmemişti. Bu örnekleri çoğaltabiliriz; Panama, Venezuela… Ve Irak…

Sanırım Irak’ın durumu biraz daha farklılık taşıyor. Çünkü Irak ne askeri suikastçılar tarafından ne de ekonomik suikastçılar tarafından elde edilemeyince o yüzden oraya askerler yığıldı. Aslında Irak’ın uygarlık anlamında tarihi yönünü göz ardı etmişlerdi ki o kadar kolay elde edebileceklerini düşündüler. Saddam Hüseyin istediklerini yapmadı ve en önemlisi Kürtleri ABD’nin istediği gibi yönlendiremedi. Ve Saddam Hüseyin’in sonunu herkes tanık olmuştur. Bu tarz ile ABD ve küresel hegemonya büyük bir imparatorluk kurmuştur. Bu şekilde modern kölelik çağını geliştirmektedir.

Yani finans kapital çağı ‘para için para’ şiarı ile halkların değerlerine göz dikerek her türlü zararı getirmiştir. Kapitalizm dünyasını büyüten bu çağ her ülkeye el atarak yeni bir fikir akımını inşa etmiştir. Bu kapitalizm çağı ile insanlar liberalizm adı altında kandırılarak yoz bir yaşama sürüklenmektedir. Tüm kavramların içi boşaltılarak çıkarları uğruna harcadılar. Ekoloji, ekonomi, siyaset, politika… O yüzden Önder Apo tüm bu kavramları yeniden ele alarak asıl anlamına kavuşturdu. Tüm bu yaşanan sorunlara pozitif bilimin çözüm üretemeyeceğine değinip Jineoloji’yi önermiştir.

Peki, insan haklarına, özgürlüklerine, ülkelerine tecavüz eden bu sistemi nasıl durduracağız?

Önder Apo modern kölelik çağı için şunları dile getirmişti; ‘ finans kapital çağı, ekonomik yıkımın ve topumun yıkılışının zirveleştiği bir çağdır. Toplumun neredeyse yarısını işsizliğe çeken, silah ekonomisi adı altında imha araçları üretimini temel ekonomik sektör haline getiren, sadece karı hedefleyen, toplumun zorunlu ihtiyaçlarıyla alakasız, çevreyi yıkan, doğanın ve toplumun tüm kaynaklarını kara dönüştüren çılgın bir anti tolum, anti doğa karakterini taşıyan bir canavarla karşı karşıyayız… Şirket CEO’larını da bu kategoriye dahil etmek gerekir. Ulus devletlerin esas olarak bu modern rahip düzeninin zor sistemi olduğunu hiçbir zaman göz ardı etmemek durumundayız’ finans kapital çağını iyi çözümleyen Önder Apo sorunların yanında alternatif oluşturarak insanlık için sunmuştur. Bunlardan biri de 2008 yılında önerdiği Jineoloji bilimidir.

Jineoloji’nin ekonomiye bakış açısı

Ekonomi; barınma, korunma, beslenme ilgili tüm konuları içine alan temel insani bir alandır. Ekonomisiz bir yaşam düşünülemez. Fakat öyle bir hal aldı ki günümüzde ekonomi tamamıyla özünden boşaltılmıştır. Küreselleşen kapitalizm ekonomiye dayalı durmadan büyüdü ve büyüyor. Bu yüzden ekonominin yeniden ele alıp değerlendirilmesi, asıl anlamına kavuşturulup alternatif sunulması oldukça önemlidir. ‘Ekonomi sorunu asıl kadının ekonomiden dışlanmasıyla başar’ der Önder Apo. Kadının yok sayıldığı bir alan aynı zamanda vicdanın, adaletin, paylaşımın olmadığı bir alandır. En önemlisi ahlaki ve politik toplumun temelidir. Ki bu yüzden kadının günümüzde hem fiziki hem de manevi olarak yaşam alanlarından uzaklaştırılması toplumsallaşmaya büyük bir zarar getirmiştir. Ahlaki ve politik topluma düşman bu sistem yaşamın her alanını tahrip ederek yok olmaya doğru itmektedir. Kadının ekonomiden uzaklaştırılmasıyla başlayan bu sorunlara çözüm olarak Jineoloji; kadın ve erkeğin emeğinin gerçekleştirebileceği komünal demokratik toplumsal paradigmayı geliştirmeyi hedefler. Bu paradigma kadın kültür ve değerlerinin içerildiği bir ekonomik sistem tarif edilmektedir. Her emeğe saygısı olan, cinsiyet, yaş farklılığı gözetmeyen bir özellik taşır. Her kesimden, her halktan eşit paylaşıma dayalı bir yaşamı hedefler.

Yani kadın eksenli bir ekonomi tanımı yapmak ve ona göre yaşamsallaştırmak gerekir. Jineoloji gelinen aşamada yeniden bir tanım kazandırmış ve yaşamsallaşması için de çalışmaktadır. Ekonomi ile ekoloji, siyasi, politika, yaşamın diğer alanları ile bağını sağlıklı bir şekilde ele alıp değerlendiren Jineoloji, araştırmalarını bu yönlü yapmakta ve topluma ulaştırmaktadır. Böylelikle ‘para para için’ şiarı ile toplumun değerlerine saldıran erk zihniyetine karşı, ‘ekonomi toplumun ihtiyaçları içindir’ şiarı ile çalışmak bizleri başarıya, özgürlüğe götürecektir. Bu anlamda Jineoloji’yi yaşama taşırmada tüm kadınlar büyük bir azim, coşku ve inanç ile çalışmalıdır.